ÇANAKKALE ’DE
Ruh vardı
Çanakkale de, maneviyat, vatan aşkı, millet aşkı vardı. Düşman kapıya
dayandığında yokluk, kıtlık vardı. Bunca zorun yanında yürek vardı, emek vardı,
kararlılık vardı. Bu topraklar düşmana verilmeyecekti.
Düşmanın gücü,
sayısı, topu, tüfeği önemli değildi. Yurt savunması vardı. Savaş değildi
derdimiz, vatanı düşmandan kurtarmaktı, hürriyetti, özgürlüktü, bayrağımızın
gölgesinde kendi vatanımızda hür dolaşmaktı derdimiz, hür olmaktı.
Geliyordu
çapulcular dört yandan Çanakkale’ye. Geçseler
boğaza yerleşeceklerdi, ülkeyi alacak, pay pay edeceklerdi ve yok olacaktı
Türkiye. En zayıf anında bastırdılar, vurdular, yaraladılar ancak alamadılar.
Zira Türk milletinin şanlı bir geçmişi vardı, yüz yıllardır destanlar yazmışlardı dünyada, hala o asil, o cesur kan dolaşıyordu damarlarında bu
milletin, bilemediler.
Böyle bir
milletti Çanakkale’yi savunanlar. Düşmanlar unuttular Türk
milletinin cengâverliğini, yürüdüler karadan, denizden. Hesaba katmadılar iman
gücünü, vatan sevgisini. Geldiler, gördüler, baktılar ki, Türk
yenilmez. Dönüp gittiler arkalarına bile bakmadan. Canını kurtaran bahtiyardı.
Bir Seyyit onbaşı binleri temsil etti bir başına. Nice Seyyit onbaşılar vardı o
savaş meydanında, nice ulular, nice kahramanlar vardı.
Böyle şahlandı
Türk ordusu Çanakkale’de, Conkbayırı’nda, Kocatepe’de, Sakarya’da,
Eskişehir’de, İzmir’de, İstanbul’da, vatanın dört bir yanında. Antep neden gazi
oldu? Maraş niçin kahramandı? Urfa niye şanlı? Her biri kendi topraklarında
kahramanlık destanı yazdırdılar da ondan. Ya istiklal ya
ölüm dedi Mustafa Kemal; ölmek var, dönmek yoktu. Tek nefer kalıncaya kadar
savaşacağız, vatan bizi bekliyor dedi, çekilmek yoktu.
Böyle kurtardık
bu vatanı, böyle yazdık kurtuluş destanını. Vatan için, bayrak için savaştık,
ölmemek için öldürdük, Allah emriydi böyle bir savaş, dünya Türk’ün gücünü bir kez daha gördü. Türk yenilmez dedirtti Çanakkale.
Şehitler verdik manga manga, tabur tabur, her karış toprağa mermi düştü, her
milim toprağa kan düştü, kanla suladık Çanakkale’yi.
Böyle baş koydu
şehitlerimiz, böyle can verdi gelecek için. İmanla girdi hücum seline, kırpmadı
gözünü ölümden, içti şehadet şerbetini arkasındakine vasiyet ederek. Aman dedi
canını ver, vatanı verme, geleceğimiz için, torunlarımız için. Böyle bir
milletin evlatlarıyız, onlar Bedrin arslanları gibi şanlı, Uhut’un şehitleri gibi imanlı idi.
Böyle aldık bu
vatanı. Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak dedi Mehmet Akif,
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber, Sana âguşunu açmış duruyor
Peygamber diye kutladı şehitlerimizi. Hatimler borçluyuz biz onlara, hiç
değilse bir fatiha. Bugün toprağımızın üstünde özgür nefes alıyorsak onların
sayesinde alıyoruz. Onlar önce Allah için sonra bizim selametimiz için şehit
oldular. Nur içinde yatsınlar...
Rabia BARIŞ