Dur! Dökme Yaprağını...

 

Meçhul sandığın yollar, bil ki mâlûma çıkar
Alnına yazılandan, kaderden kaçamazsın.
Rabb’be tevekkül eden, ye’si doğarken yıkar
Baht kapısı kitliyse, kırarak açamazsın!

Bir poyraz esme ile, yıkılmaz muhkem yuva?
Verme hemen gözünü, kanlı yaşlarla sele
Hiç bir dert onmaz değil! Dua her derde devâ
Ufku tararken gözün, yeniden düşün hele!

Varsın ağarsın saçın; bırak beyaz utansın
Kadere eğ başını! Her kedere de "PEKi"
Dört mevsim de kış olsun; ilkbahar, yaz utansın
Ne ayazlar gördün sen; fırtına olsa ne ki?

Rehberi "güneş" olan, akşam olunca ağlar
"BAHAR"ı hedef bilen, Yaradan’ı yâr eder!
O yâr ki, "OL" deyince, diz çöker yüce dağlar
O’nsuz olan gönüller, çölleri diyâr eder!

Bunca sene beslerken, umudun, toprağını
Ölüme hasret niye? Neden bu kasvet, matem?
Hazan yol kesti diye, dur, dökme yaprağını!
Kökten dala uzanan yağmur etmesin sitem.

Her musîbet nimettir, kıymetini bilene
Rabb’bi çile verir de, kulun sabrını sınar.
Aldırma, "dostum" deyip, ardın sıra gülene
Hergün karlar yağsa da, başını eğmez çınar!

Değil mi ki bu handa, üç günlük misafiriz
Unutsak da ölümü, can teni birgün boşar.
Gâyeden uzak kalsak, kim bilir ne fakiriz
insanoğlu direnip, hayal kurdukça yaşar!

Mecit AKTÜRK

( Dur! Dökme Yaprağını... başlıklı yazı Mecit Aktürk tarafından 14.06.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.