Doğasında var insanın: Aidiyet duygusu, diğer bir deyişle, bir yere ait olma, ait olduğunu hissetme.


Çoğumuz az çok biliriz Maslow’ un ihtiyaçlar hiyerarşisini. Tepelere çıktıkça, bireysel gereksinim daha entelektüel düzeye gelir.


Ve son nokta: Kendini gerçekleştirme. Bunu gerçekleştirmek adına az uğraş vermedim ömrüm boyunca, farklı sektörlerde, farklı ortamlarda bulundum ve nihayet yolum buraya düştü. Tanımadığım onlarca insan… Belki de halen fazla tanımıyorum onları ama en azından, onlarla farklı paylaşımlarda bulunmak adına interaktif bir etkileşim içindeyim.


İtiraf etmem gerekirse yazıyla olan dostluğum uzun yıllar öncesine dayanmakta; zira bu şekilde etkinlik göstereceğimi hiç düşünmemiştim, hatta tahmin bile edemezdim. Hep bir şeyler karalamışımdır ama ciddi anlamda hiçbir zaman paylaşmamıştım. Daha ziyade okumak, araştırmak adına uğraş veriyordum, son dönemlerde bu uğraşım beni farklı bir mecraya sürükledi, açıkçası bu kadar yürekli olduğumu da yeni keşfettim: Öyle ya, sanal bir dünyada düşüncelerini, duygularını ortaya koyuyorsun.


Hayatımda defalarca yaptığım gibi, pes etme noktasına da hani az gelmedim bu uğraşımda, sanırım sağduyumun sesi ve ustaların sözünü dinlemem sayesinde, aştım bunu.


Gerçek anlamda; kalitesinden ödün vermeyen, mükemmel yazılarına rağmen mütevazı kalemleri barındıran, yetkin bir site burası, ben de has bel kader ufacık bir yer buldumsa ne mutlu bana. Okuyan da okumayan da; seven de sevmeyen de sağ olsun. İki kelam etmek, bu arada farklı tarzları okuyup, farklı dünyalardan esintiler taşıyan değerleri anlamak, bir şeyler öğrenmek ziyadesiyle memnuniyet verici.


İşte; insan denen mefhumun kısa bir profili yazdıklarım. Yazımın başında da belirttiğim üzere, aidiyet duygusu insana güç veren, insan olmanın, insan olabilmenin gereklerinden biri.


Ne büyük bir gizem insan psikolojisi denen bilinmezlik. Yaradan’ ın en mükemmel eserlerinden biri, en komplikesi, sırlarla dolu, merak uyandıran ve çözülmesi en imkânsız olan. Freud bile işin içinden çıkamazken, ben kim oluyorum da hala uğraş veriyorum beyhude çabalarımla. Aslında her şey o kadar basit görünüyor ki, ama bir o kadar da karmaşık ve dipsiz bir kuyu. Duygular, düşünceler dile gelse de, daha neler var içimizde gizli, belki bizim bile bilmediğimiz ya da bastırdığımız.


Benim görevim, insan olmanın bilinciyle, vazifemi en iyi derecede ifşa etmek.


Bu gün varız, yarın yokuz; ne demişler: ‘’Baki kalan bu kubbede hoş bir sada.’’


Amaç; kalıcı ve güzel bir şeyler yapıp, dostlarla paylaşmak. Gerisi ise hiçbir önem arz etmiyor.


Hayat ne garip: En yakınlarınla paylaşmak isteyip de paylaşamadıklarını, bambaşka bir ortamda gün ışığına çıkarıp,  farklı dünyalarla buluşturuyorsun.


Ve bu güne kadar uğruna savaş verdiğin mesleğini elinle bir kenara itip, bambaşka bir hayata yelken açıyorsun ve sayısız yolcuyla beraber yoluna devam ediyorsun.


Yazdıklarımın nezdinde, tüm dostlara vefalarından dolayı teşekkür ediyorum. Tüm Edebiyat Evi ailesine, emeği geçen herkese sonsuz selam ve sevgilerimi gönderiyorum.


( Edebiyat Evi Ailesine İthaf-en... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 28.06.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.