Halep, Suriye’nin Kuzey kesiminde bulunan kuzey batı ucundaki Kuvayk nehrinin sol tarafında kurulmuştur. Bulunduğu yer itibarıyla zeytin ve hububat üretimi yapılan arazilerinin ortasında bulunmasına rağmen ekonomik ve askeri açıdan önemli ve stratejik bir konuma sahiptir.

 

         Tarihin başlangıcından beri, kuzeyle güneyin, doğudan batının kesiştiği bir yerde yer alır. Anadolu Toprakları ve Akdeniz Limanları arasında bağlantı halkası konumunda olan Suriye, Ortadoğu ticaretinin geçiş güzergâhını kontrolü altında bulundurur.

 

         Halep şehrinin mazisi, 5000 yıldan fazla bir süredir yerleşim yeridir. Tarihin başlangıcı eski ve köklü bir geçmişe sahiptir.  Halep ismi ilk olarak Ebla tabletlerinde geçer. Tell Mardikh’te keşfedilen tarihi kent geçmişi milattan önce 2250 yıllarına kadar dayanır.

 

         Kale yakınında bulunan sokakların ve çarşıların planlamasında ve mimari dokusunda hala Helenistik ve Bizans Medeniyeti’nin izleri görülebilmektedir. Halep Şehri halen meskûn olan dünyanın en eski ve önemli şehirleri arasında yer almaktadır.

 

         Büyük İskender’in Ortadoğu bölgesini fethinden sonra dünya ticaretinde doğuyu batıya, kuzeyi güneye bağlayan bir köprü vazifesi görmüştür. Birçok medeniyeti bağrında barındırmıştır. Halep’in şekillenmesinde İslam Eyyubi ve Memluk medeniyetlerinin etkisi aşikâr olup, örnekleri birçok harika tarihi eserlerinde görülmektedir.

 

Şehrin Surları dışında olan ilk genişleme doğu ve kuzeyine doğru 13.yy’ da görülmeye başlamıştır. Ancak günümüze kadar ayakta kalan Mimari dokunun büyük bir çoğunluğu Osmanlı 1516-1918 yılları dönemine aittir.

 

Şehrin geçmişi, mimari dokusunu muhafaza etmiş olması, tarihi önem ve zenginliğinden dolayı eski Halep, 1986 yılında Unesco tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınmıştır.

 

  Halep şehrinin üzerinde geliştiği tepe genel olarak çökeltilerden oluşmuş bir jeolojik yapıya sahiptir. Çoğunlukla çevresi ikinci jeolojik zaman diliminde oluşmuştur. Bu çökeltiler muhtelif oranlarda kalsiyum karbonlarından oluşmaktadır. Halep bu güne kadar inşaat sektörü için en seçkin taş maddesinin kaynağı taşocaklarının oluşumuna sebebiyet vermiştir. Bu da mimari dokusuna yansımıştır. Halep şehrinin mimarisinde bu sert maddeye öncelik verildiğini ve bunun üzerinde yoğunlaşmıştır.

 

  Bina malzemesi tipi, mıntıkanın çevre jeolojik yapı verilerine dayalı olarak gelişmiştir. Halep mıntıkasında taşın yaygınlığı ve kolayca bulunabilir olması Arap evlerinin inşasında temel madde olmasını sağlamıştır. Düzenlemede bina malzemesinin yeterliliğini nazarı dikkate alarak, imar alan ve hacmini bu esasa göre düzenlemiştir. Taş; bina inşasında temel ve sağlam bir malzemedir. Çok eskiden beri bilinen inşaatta en temel maddedir.

 

İnsanoğlu tüm kale, sur, saray ve camii inşaatlarında kullanmıştır. Arap mimarı bu sert madde’yi sanatçı duyguları kullanmıştır. Kapı ve pencereler üstüne bitki motiflerini nakşetmiştir. Bariz ve sıkılaştırılmış siyah ile belirgin diğer renklerle dönüşümlü olarak ta beyaz renk kullanmıştır.  Şekille rengin ve mühendislikle sanatın uyum sağlaması için muhtelif mühendislik şekillerinde “alaca işlemi” olarak adlandırılır.

 

Şehir birçok deprem, yangın ve musibetlere maruz kalmasına rağmen günümüze kadar ayakta duran birçok tarihi harikayı günümüze kadar taşımıştır. Bu harikaların geçmişi ise asırlar öncesine dayanmaktadır.

 

Halep’ten Hama 146, Humus 193, Şam 355 ve Lazkiye 186.km’dir.  4,5 milyonu aşan nüfusuyla Şam’dan sonra Suriye’nin ikinci büyük bir şehri olup, Suriye nüfusunun dörtte biridir. Halı, ipek, deri ve pamuk üretimi gelişmiştir. Kuyumculuk ve altın işlemeciliği de el sanatları kadar gelişkindir.

 

Bunun yanında ahşap, cam, seramik, porselen bakır, pirinç ve mozaik de gelişmiş meslekler arasındadır. Defne ve zeytinyağının soda ile pişirilerek yapılan Halep sabunu da kimyasal barındırmayan tarihi bir geçmişe sahiptir.

 

Pek çok tarihçi Halep için "Doğunun Kraliçesi" terimini kullanmıştır. Yumuşak iklimiyle, kültür ve sanat çevresiyle, eğlence hayatıyla, zengin mutfağıyla insanları kendine çeken bir özelliği vardır. Zengin bir mutfak ve yemek kültürü de mevcuttur.

 

Halep, uzun yıllar Osmanlı İmparatorluğu'nun en önemli kentleri arasında yer almıştır.  "İşte Halep işte arşın" deyimi, Âşık Ömer'in "İşte geldim gidiyorum şen olasın Halep şehri" beyiti,  Âşık Emrah'ın sevdiğini Halep'te araması, Kerem'in Aslı'nın ateşine Halep'te yanıp kül olması bu meyanda sayılabilir.

 

Halep'te her etnik kökenden topluluklar yaşar. Çarşıda pazarda Türkçe konuşan insanlara rahatlıkla rastlanır. Kentte önemli sayılacak bir Türk nüfus, iki mahalle Kürt, Nusayri Hıristiyan mahalleleri bulunmaktadır. Ermeniler de Halep'te hatırı sayılır bir nüfusa ve ekonomik etkinliğe sahiptir.

 

Tarihçi Naima Halep’te doğup büyümüştür. Mevlana Halep medreselerinde okumuştur. Nurullah Ataç’ın babası Halep’te doğmuştur. Ahmet Cevdet Paşanın kızı Fatma Aliye Hanım “Udi” adlı romanını Halep’te kaleme almıştır. Refik Halit Karay 1938’e kadar Halep’te sürgün kalmıştır. Münevver Ayaşlı çocukluk yıllarını Halep’te geçirmiştir.

 

Bu gün Suriye’de bir iç savaş yaşanmaktadır. Savaşın en büyük yıkımlarının yaşandığı şehirlerden biri de Halep’tir. Esad güçleri ne çoluk çocuk, ne de tarihi mekânların bir kıymeti harbiyesi vardır. Bombalamalar neticesinde birçok cami, külliye tahrip edilmiş Medine Çarşısında 1000 dükkân yanarak kül olmuştur.

 

Halep, Unesco listesine girmiş bir kent olmasına rağmen, tarihi ve kültür dokusu yok edilmektedir. Ne BM, ne AB, ne de NATO olmak üzere hiç kimsenin kılını kıpırdamamaktadır. Suriye’de yaşanın dramın yanında tarih ve kültür de beraberinde yok olmaktadır.

 

Halep Kalesi, Kapalı Çarşısı, Emevi Camisi başta olmak üzere birçok tarihi yer her gün bombalanıyor. UNESCO, BM, AB, NATO ve birçok büyük ülkeler bunu seyrediyor. Bu seyirler nereye kadar sürecek? Halep illa ki yerle bir mi olsun, onu mu istiyorlar?

 

Ehli iman bunun acısını yüreğinde hissediyor, insanlık dramının yaşanmasına hem de tarihi dokunun yok olmasına üzülüyor. Halep’te bir tarih yok ediliyor ama bütün insanlık seyirci kalıyor. Ne kadar acıdır ki dünya bunu ellerini ovuşturarak seyrediyor…

 

Türkiye’nin milletçe, Suriye’de barışı sağlama gayretlerine de, içimizdeki bazı siyasetçiler Esad’a arka çıkarak zulme ortak oluyorlar.

 

Halep’in adı İbrahim (a.s.) zamanındaki bereket ve bolluğundan “Bol Süt Sağılan Şehir” anlamına gelir. Şimdi bu şehirde koyunlardan süt sağmak yerine kendi, vatandaşının damarlarından kan sağılmaktadır. Nüfusunun en az % 10’u Türkiye dâhil yurt dışına sığınarak; evsiz barksız mülteci durumundadırlar...

 

Elbette sonunda zalim de bir zulme uğrayan olur,

Elbette bir gün ev yıkanın hanesi de viran olur…

 

Ant-260613

( Halepin Tarihi başlıklı yazı Kocamanoğlu tarafından 29.06.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.