Bu kavşak!…
Acılar çektiğim, ama uğursuz diyemeyeceğim bir kavşak…
Bu kavşak,
Değişik insanlar gördüğüm…
İçimde değişik duygular uyandıran bir kavşak…

Soğuk ve karanlık bir akşam iş dönüşü buzda ayağım kayıp düşmüştüm yıllar önce… Ayağım burkulmuş, acılar içinde çökmüştüm bir kenara… Yanında delikanlı oğulları olan ve insanlara yardım etmeyi kendinde bir görev kabul eden bir hanımefendi beni fark etmiş ve sormuştu…

“Neyiniz var beyefendi? Yardıma ihtiyacınız var mı?”

Sağolsunlar, ama zaten evim yakındı ve eve telefon etmiş, yardım çağırmıştım…

Buz gibi soğuk bir havada acılarımı kişilerin yardım talebinin bende uyandırdığı sıcacık duygular hafifletmişti…

 

Ve yine bu kavşakta, bu defa bir yaz günü iş dönüşü liseli bir hanım kız babasını görüyor…

“Babacım gelmişşşş!” diye koşuyor saatlerdir görmediği(!) için özlediği babasına. Sonra babanın eli kızının omzunda, kızın eli babanın arkasında uzaklaşıyorlar

imrenen bakışlarım altında…

 

Ve dün…

Yine bu kavşakta…

Bu defa ne iş dönüşü, ne işe gidiş, çünkü artık işsizim…

Ne sıcak ne de soğuk, ne yaz ne de kış diyebileceğim bir havada…

Bir kargo bürosunun yanından geçerken ayağım takılıyor bir paket kayışına ve acılar içinde yerde buluyorum kendimi. Zaten aylardır bilmediğim bir nedenle ağrıyan kolumun üzerine düşüyorum, dizimi çarpıyorum. Öyle bir çarpıyorum ki, pantolonun dizi parçalanıyor.

Çokkkk ama çok acı çekiyorum,

Orta yaşlı bir adam geçiyor yanımdan,

Beni görmüyor

Veya görmezden geliyor…

İnsanlıktan yoksun olan kafası uzaklarda…

 

Bir hanım kız çıkıyor karşıma…

“Geçmiş olsun… Yardıma ihtiyacınız var mı?” diye soruyor.

Belli ki acılarımı yüzümden okuyor bu hanım kız.

Ama çalıştığı bürodan bunu okuması mümkün değildi…

Onu bana koşturan yaratan Rabbimin onun kalbine yerleştirdiği güzellikler, insan sevgisi, yardım etme duygusuydu.

Birazdan başkaları da geldi bürodan ve ellerimden tutup beni kaldırdılar, bürolarına götürdüler.

Su getirdiler…

Buz gibi soğuk…

Ama insanların kalplerindeki güzel duyguların ısıttığı suyu birkaç yudumda içtim…

Kolonyalı mendil getirdiler…

Koklayıp kendime geleyim diye…

Kokladım, iyi hissetmeye başladım kendimi…

İçtiğim su ve kokladığım kolonyalı mendil de fayda etti belki ama…

Asıl kendimi iyi hissetmeme neden, bu insanların yardım etme istekleriydi…

Kalplerindeki güzel duygulardı…

Bana yardım etmek için dışarıya koşup gelen o hanım kız halen benimle ilgileniyor;

“Evinize telefon edelim mi?” diye soruyor.

“Gerek yok kızım. Bir de onları telaşlandırmayalım.” diyorum.

İsmini soruyorum o hanım kıza.

“Gül” diye yanıtlıyor…

Çiçeklerin en güzeli.

İsmi kendisine ne güzel de yakışmış.

Yaratan Rabbimin kalbine güzellikler doldurduğu bu hanım kıza en uygun ismi koymuşlar…

Anneciği ve/veya babacığı

Ne mutlu o insanlara ki…

Böyle güzel gönüllü bir hanım kız yetiştirmişler…

 

Kendimi artık iyi hissediyordum.

Ama ne büroda birazcık oturup dinlenmem,

Ne bir bardak soğuk su

Ne de bir kolonyalı mendil…

Bu insanların,

Ve özellikle GÜL kızımın sıcak ilgileri…

O güzel insanların bende uyandırdığı sevgi duygusu…

Acılarımı unutturdu bana.

 

Allah uzun ömürler versin Gül kızım,

Eğer babanız yaşıyorsa…

Ne mutlu o insana ki…

Elini öpecek,

Ona sarılacak,

Ona “babacım” diyecek…

Zor anlarında baş ucunda bulunacak…

Bir GÜL kızı var…

 

Ve ne mutlu sana ki GÜL kızım…

Allah’ın sevdiği,

Kalbini güzelliklerle doldurduğu…

Güzel bir hanım kızsın…

 

Bahtın da hep güzel olsun,

Kalbindeki güzellikler gibi…

Sevenlerin hep yanında olsun,

Sevgi yağmurları altında kal,

Gülmek hep tutkun olsun,

Gözyaşın yalnızca mutluluktan aksın.

GÜL kızım.

Ve onun iş arkadaşları,

Güzel insanlar.

Teşekkürler sizlere

 

Gül kız...

Kucak dolusu sevgiler...

Kucak dolusu güller sana...

 

Kadir Tozlu

03.03.2007

( Gül Kız başlıklı yazı superbaba tarafından 26.07.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.