Sevdiğinin
kollarına sarılması ile
Mutlulukları
tıpkı bir yorgan gibi seriliyordu
gökyüzünün üzerine lacivert bir gece gibi
huzur
dolu mutluluk dolu olarak
Her
zaman uykuda karabasan gibi
rüyalarına doğan dolunay ve karanlık gece
kurt ulumaları şimdi mutluluğun ulumaları
ile rüyalarını süsleyecekti.
Asude esecekti artık tüm alemde
bir çığlık dolaşan sokaklar ve şehirlerde
terk edilmişlik yollarda yok olacak, şimdi
çiçekler
krizantem çiçekleri ile asude açacaktı.
Hüzün,
bembeyaz bir asudeye dönüşüyordu
dilden
dile doğan kavuşan mutlulukla
ayrılıkla yer değiştiren kavuşmasında.
Demek
ki yalındı görüp geçirilen tüm acılar
bitecek olan acılar onca acılarına rağmen
Mavi
bir okyanustu sanki bulutları kıskandıran gözleri
dupduru bir okyanus gibi idi bakan ışıl ışıl
asude gözleri.
Ve
o gözlerde boğulmaya mahkûmdu
binlerce
söz ile binlerce mısraları ile.
Sabaha
kadar süren iç çekmeleri
son bulmuştu artık hem de
bir
türlü sabahı olmayan sürgün olan geceleri.
Artık mutluluğun saklanacak
hiçbir
yeri kalmamıştı hayatlarında..
Yakıp
yıkıyordu sevgi, üzerine gelen sevdiğinde
ayrı bırakan bu aşkın ızdırabını.
Bir çıngıraklı yılanın ağzına saklanıyordu
pervasızca yok oluşun aşkını haykıran
mısraların
bütün itirafları kavuşmaları sevilmeleri
birer zehir birer yok oluştu sevdiğinde
ayrı geçen günleri asırların.
Yitik,
umutsuz ve çaresiz bir bekleyişi
karanlık
geceden geriye kalanlar
bir anda yok olmuştu,
sevdiğinin kollarına sarılması ile
onun bal dudaklarını öpmesi ile.