III

Gülseren, Önder’le arasında gelişmekte olan ilişkiyi Suzan Hanım’dan gizlemeye kararlıydı. Ama nereye kadar? Bunu kendisi de bilemiyordu. Aklını kurcalayan sorulara bir türlü cevap bulamıyor, sıkıntılarını paylaşacak kimsesi olmadığı için daha da sıkılıyordu.

 

Suzan Hanım, Gülseren’in üzerindeki kararsızlığı görüyor, bir dengine getirip konuşmak istiyordu.

 

“Hayatım bizim oğlan yalı kuşuna döndü sanki... Biz bu saadetlerden uzak idik… O Maslak’ta ofisinden fazla uzaklaşmazdı. Ona bir haller oldu. Sık sık buraya gelmeye başladı. Eminim bunda seninde bir katkın var.” Gülseren’in yüzü kızarmıştı.

 

Suzan Hanım sözlerine devam etti. “Hayatım utanmana gerek yok. Oğlumla bir ilişkinin olmasına karşı çıkmam, bu sizleri ilgilendirir. Farklı yönlerinize rağmen anlaştığınızı görmek hoşuma gidiyor. Eğer oğlum, seni bu ailenin bir ferdi olmaya ikna ederse çok sevinirim,” demiş ise de Gülseren farklı düşünceler içerisinde gidip gidip gelmişti.

 

Üzeriden çok geçmedi Gülseren, komşu kızı Sevilay’ın taciz eden baskınına uğradı. “Hiç sulanma. Önder bana ait. Önder bir eşte aradığım tüm özelliklere sahip. Biz yakında nişanlanacağız. Önder çok iyi bir avukat… Mahkemenin son anda beklenmedik bir şekilde bitmesi herkesi çok şaşırttı. Önder’e senin şirkette birilerini satın almış olabileceğini söyledim ama beni dinlemedi. Tabii parayla değil… Senin gibi bir kız için zor olmasa gerek… Ayrıca duygularını da anlıyorum ama Önder yatakta muazzam bir erkek…”

 

Gülseren kendinde verecek cevabı bulamadı. Duyduklarına inanmak istemiyordu ama içinden bir ses doğru da olabileceğini söylüyordu. Kaçıp kurtulmalıydı ama nereye?

 

Ardından telefon çaldı arayan Önder’di. “Yemeğe çıkalım mı?” dedi. Hayalet görmüş gibiydi. Cevap veremedi. Önder “Gülseren orada mısın?” sorusuna boğuk bir sesle “Korkarım olmaz Önder Bey. Verilmiş bir sözüm var.” dedi ve aniden telefonu kapattı.

 

Daha sonra telefon kaç defa çaldıysa da telefona bakmadı. Önder’le konuşmaya cesareti yoktu. Akşamüstü Önder, hışımla çalışma odasına daldı. “İkiyüzlü olabileceğini hiç düşünmemiştim. Beni nasıl kandırdın?” diyordu sinirle… İkiyüzlü olan kimdi? Yalan söyleyen kimdi?

 

Önder, “Bu akşam verilmiş bir sözün yok değil mi?”   diye sorduğunda ne bahane uyduracağını düşünürken kapı çaldı. Kâhya Kadın kapıyı araladı “Bir Bey sizi görmek istiyor,” deyip kenara çeklince Vakıf toplantısından tanıştığı Kerem Bey “Nihayet sizi buldum,” dedi. Gülseren “Yemek randevunuzu unutur muyum Kerem Bey? Sekiz buçukta bekliyordum,”derken gergin havayı gören Kerem Bey odadan çıktı.

 

Önder “Sana inandığımı düşündükçe…” derken, Gülseren, “Demek yalanlarıma inanıyor, mahkemede söylediğim doğrularıma inanmıyorsun öyle mi? Belki de düşündüğüm anlamda o kadar becerikli biri değilsin!” dedi. Önder’in bakışları derinleşti, bir cevap vermedi. Önder yavaş adımlarla kapıya yönelirken, Gülseren boğazında düğümlenen yaşları güçlükle yuttu. Önder kapıda durdu “Bu akşam eve dönmeyeceksen anneme haber vermelisin,” dedi.

 

Gülseren Önder’in biraz daha acı çekmesini istiyordu.  Saat sekiz buçukta aşağıya indiğinde Kerem Beyi Suzan Hanım’la sohbet eder olarak buldu.   Suzan Hanım’ın sesi buz gibiydi. Sanki gelini olarak kabul etmeye hazır olduğu Gülseren’in Kerem Beyle çıkmasını onaylamıyor gibiydi.

 

Gülseren her şeye rağmen Kerem Beyle yemeğe çıktı. Yolda özür dilemek istediyse de, Kerem Bey buna fırsat vermedi. Yemekten sonra alelacele bir taksiyle eve döndü. Kerem Bey Gülseren’i kırmak istemedi, onun dönüş arzusuna uydu. Kerem Bey tekrar yemek davetinde bulundu. Gülseren Hanım, nazik bir dille onu reddetti. Kişisel sorunlarını çözmesi için onun gibi bir erkeği kullanamazdı. Niye bu kadar iyi kalpli birine âşık olmadığını düşündü.

 

Suzan Hanım Gülseren’i karşısına aldı. “Bak kızım, Önder’le aranda ne sorun var bilmiyorum. Ama oğlumun bu kadar üzülmesine ve perişan olmasına da dayanamam.  O seni seviyor ve seninle evlenmek istiyor,” dedi.

 

Gülseren, “Ama Sevilay?” dedi.

Suzan Hanım “O, Sevilay’ı kardeş gibi görüyor,” derken Gülseren, “Ya mahkeme…” sorusuna “Bak kızım, açıklamamaya söz vermiştim ama sana bir gerçeği söylemem lazım. Şirketin davasından Önder senin masum olduğuna inandığı için çekildi. Suçsuz bir insanın kaderiyle oynayamayacağını söyledi. Şirkette davadan vazgeçti. Mahkemeden sonra bana geldi. İlk görüşte sana âşık olduğunu, güvenini kazanmanın kalay olmadığını bildiğinden, benden yarım istedi.”

 

Gülseren ağlamaya başladı. Anlaşılan bunca acıyı boşuna çekmişti. Suzan Hanım Gülseren’i anlından öptü. “Hadi git, o da kütüphanede seni bekliyor,” dedi.

 

Gülseren “Tüm olanlardan dolayı özür dilerim. Her şeyi annen anlattı. Beni bu halimle kabul eder misin?” Önder “Etmez miyim Deli Kız? Etmez miyim?” Bak senin için neler yazdım neler?

 

Asaletli duruşun var

Arı duru görüşün var

On ikiden vuruşun var

Gülseren’im gül seren’im

Seni bekliyor bu yalı’m

Neye yarar onca çalım?

Tüm dargınlığı atalım

Gülseren’im gül seren’im

Tutundum dalına yoncam

Sensiz hayat kasavet gam

Sen bahçemde açan goncam

Gülseren’im gül seren’im

Cemalin benzemiş aya

Seninle giderim yaya

Bu masumluk asil maya

Gülseren’im gül seren’im

 

Gülseren; “Çatık kaşlı, bu sert adamda bu duygusallık inanılır gibi değil… Yakışıklı Avukat şiir de yazarmış…” dedi.  

 

Boğaziçi’nde Beykoz sahilleri, ılık ve güneşli bir sonbahar günü yeni bir evliliğe şahitlik ediyordu.

Ant-100913

( Gülseren-3 başlıklı yazı Kocamanoğlu tarafından 24.09.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.