Kendi ayak sesinden ürkerek güpegündüz,
Yan basınca tabana düşmek midir mesele?
Dönüp şaşkın haline söverek düpedümdüz
Sonra düştüğün yeri eşmek midir mesele?
Zora ayak uydurmak nedir? Dur düşün hele


Mesele teselliyse ey gözü yaşlı insan!
Sessizlik dehlizinde kendini çek hesaba
Bilmez misin ölçüde akla sunulan ihsan;
Sabrı sınava tutup, nimeti koyar kaba
Şikâyet üslubunda figânın olmaz kaba


Belli ki, çetin sınav; kaç firede bedeli,
Mukabelede kelam hacetinde zorlanır
Araya giren şeytan uzatınca bed eli
Kaşı inmiş Adem’in tahammülü horlanır
Kayıp, kazanç sofrası ikrama müddet tanır


Değil mi ki kor ateş sıcağında rakseder
Kendinden geçen alev hevasını ar sanır
Dilin çözülen bağı suretine akseder
Yürek eğriliğinden gönül korkup, aldanır
Zenbili yüksek ocak kubbesini dar sanır


Nihai mesafede talimdeki heyetin
Yorulmuş nefesinde semai fasıl olur
Sakın ha! Ağırdan al; tempo tutmuş niyetin
Can ağzına gelenin duası nasıl olur
Kimbilir, düşmüş kulun maksadı hasıl olur.


Nezahat YILDIZ KAYA
( Mesele başlıklı yazı Nezahat KAYA tarafından 29.09.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.