Gerçeğe hu deyip dolarsan eğer

Ummana kavuşan çiçek olursun

Sevdanın közünde solarsan meğer

Kendini çaresiz mecnun bulursun

 

Ulu divanlara çevirme başını

Yükseğe uçanlar tepeye çarpar

Gözün sel olsa da dökme yaşını

Eksik yazılanı terazi kırpar

 

Dallara eğlensen dal yalan çıkar

Gönül figanını çula yaslandır

Hallere tutuşsan biçare yakar

Kalbine hançeri okla paslandır

 

Deseler kulları sevenler gülmez

Mübarek elleri öpen erenler

Çöl iklimlerde elbette ölmez

Kıyamet yoluna sırat gerenler

 

Gerçeğe gül deren canım efendim

Melanet kapısı kolu kırmadan

Yanarak tutuşan aşka direndim

Közden küllere daldım yanmadan

 

Sönüyor kapımın feri sönüyor

Işıksız ellerim kelam süzmede

Bu devran kötünün olsa dönüyor

Gerçeğin figanı susuz yüzmede

 

Kırkların ceminde beşler yediler

Soluksuz yüzleri düşer ferağa

Hak yoluna eriyin yanın dediler

Muhannet kapısı düştü ırağa

 

( Melanet Kapısı Kolu Efendim başlıklı yazı prens tarafından 11.10.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.