ARTİST

(HAYATI SAHNE OLARAK GÖRENLERİN HİKAYESİ)



“I knew you were trouble when you walked in
So shame on me now
Flew me to places I'd never been
'Til you put me down, oh
I knew you were trouble when you walked in”

“Ne bu süs hanımefendi?Hayırdır nereye gidiyorsun kromlama Taylor Swift seni.”

“Arkadaşlarla buluşmaya gidiyorum,gidemez miyim anne?”

“Gidersin kızım.”

“Bak,üzerimdeki Taylor’un İstanbul konserinde giydiği kıyafet.”

“Tıp demiş burnundan düşmüş doğrusu.”

“Hadi ben kaçar.”

Evden çıkarken yine dilinde Taylor şarkısı:

“I just wanna make sure,
You understand perfectly,
You're the kind of man who makes me sad,
While she waits up,
You chase down the newest thing,
And take for granted what you have.”

 

“Hale!”

“Fark etmedim kız.Hoş geldin canım.”

“Kendini Taylor şarkısına kaptırırsan tabi fark etmezsin.”

“Saçlarım nasıl?Taylor’un İstanbul konserindeki gibi yaptım,biraz kıvırcık.”

“O sarı saçlara biraz gitmemiş ama idare eder.”

“Hadi beni eleştirmeyi bırak sayın İvana Sert,hadi geç kalıyoruz mekana.”

 

İki genç kız her zaman gittikleri dönemin gençleri tarafından en çok rağbet gören mekanında isyanlarla karşılaşmışlardı.Bu isyanlar,erkek arkadaşlarının isyanlarıydı.

“Nerde kaldınız yahu?”

“Geldik işte,patlamayın.”

Gençlerin muhabbeti tam anlamıyla koyuydu.İki kızın sevgilileri Galatasaray’ın Bursa karşısında yapacağı maçı izlemeye kahvehaneye gitmek için kız arkadaşlarından müsaade isterken Hale’nin arkadaşı Ulca’da evlerinde birtakım işlerinin olduğunu söyleyerek mekandan ayrılırlarken Hale,mekanda oturmaya devam ettiği sırada yüz olarak aşina olup sadece merhabalaştığı bir serserivari bir adam masasına oturdu:

               “Her zamanki gibi çok güzelsiniz.Bir o kadar da göz kamaştırıcı.”

              “Söylemene gerek yok,farkındayım.”

             “Sizi Taylor Swist görse yemin ederim halüsinasyon gördüğünü sanır.”

             “Of sıktın ya!”

            “Buralarda harcanıyorsunuz?Ya Görkem midir nedir o çocukta ne buluyorsun?”

            “Sana ne?”

            “Buralarda harcanıyorsun diyorum.Sana bir teklifim var.”

Hale,alaycı bir tavırla:

            “Hayırdır evlilik teklifi mi?”

            “Geç dalganı sen?Akşam seni hatırı sayılır akrabamın yanına götürünce de dalganı geçersin?”

Hale,yine aynı alaycı tavırla:

            “Yoksa akraban Berlusconi mi?”

             “Akşam bu sözlerinden pişman olacaksın.Berlusconi olmasa da yine tanınmış biri,sadece yaptıkları işler farklı.Kişilikleri hemen hemen aynı sayılır.”

             “Bak çok merak ettim,söyle hemen.”

             “Akşam yemeğinde detayları konuşuruz.Hadi hoşça kal.”

 

Akşam yemeği hazırlığına başına geleceklerden habersiz saatler öncesinde kah evde kah kuaförde başlayan Hale,nihayetinde son rutuşlarını yaptıktan sonra evde o çocuğu beklemeye başladı.

                   “Hayırdır kızım nereye gidiyorsun?”

                   “Ediz arkadaşınla maça gitti daha gelmedi.İçime bir şüphe düştü.Okuldan bir arkadaşla gidip dedektifliğe soyuncaz bu akşam.”

                    “Saçmalıyorsun harbi.Ediz,öyle bir çocuk değil.”

  Hale alaycı tamamından sonra yine dilinde Taylor şarkısı…

“I had time to think it oh-over and all I can say is come closer,
take a deep breath and jump then fall into me”

Arabanın geldiğini baktığı pencereden gördüğü gibi evden çıkarken annesi,az evvel kendisinin baktığı pencerede kızının kimle gittiğini görmek için bakınıyordu.Hani bir söz vardır ya kaba bir tabirle,bu serseri çocuk tam bir “At hırsızı” gibiydi.Anne yüreği bu,içine doğuyor doğmasına ama yürek mantığı buna elvermeyip hem kızına hem de kızının gittiği adama güveniyordu.Börtülerin böceklerin cirit attığı kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde biraz albenisi olan bir restoranta gelmişlerdi.Yine aynı klişeler hakimdi:

“Her zamanki gibi çok güzelsiniz.Bir o kadar da göz kamaştırıcı.”

“Sizi Taylor Swist görse yemin ederim halüsinasyon gördüğünü sanır.”

 

Süslü püslü klişe kelimeler bittikten sonra yavaş yavaş konuya geçildi.Konuya fotomontaj olduğunu beş yaşındaki bir çocuğun anlayacağı cinsten üç beş fotoğrafla geçildi.Neymiş efendim Erol Köse akrabasıymış.Gel de külahlıma anlat!Bu yalanı bu oyunu anca Hale gibiler yemeye namüsaitti.

 

Çocuk çok zekiydi doğrusu.Kaba bir tabirle ne anasının gözüydü.Romantikliğin R’sinden bile nasibini almamış cinsinde son derece kibar ve nazikti.Gece geç saatlerinde mekanın kapanacağını bildirmesinden sonra garsonun,bu at hırsızı herifin tüm emeli ortaya çıkmaya başlamıştı,tabi anlayana!

 

“Biliyorum saat biraz geç oldu.Ama ne yapacaksın eniştem Erol Köse bu saatlerde müsait oluyor.Gidip seni onunla tanıştırayım.Gerçekten de çok güzel bir sesin var.Buralarda harcanma.Sonra gelsin albümler gelsin filmler.”

 

               Çocuğun Erol Köse’nin evi dediği yerde ne gelen vardı ne de giden.Zavallı kızcağız tek başına koca salonda beklerken at hırsızı olan çocuk kızın karşısına bornoz ile çıktı.

 

              Bağırışar..

              Çığlıklar..

               Haykırışlar..

               Yalvarışlar..

Her şeyden önemlisi insanı insanlığından utandıran bir mahlukatın yaptığı hayvanlıklar..

 

                 Hale,uğradığı tecavüzün şok haliyle bir süre sessiz kaldıktan sonra hafiften kendini toparlayarak çıplak ayakla İstanbul’un sokaklarında yürüyordu.Boş boş bakınıp ruhsuzca yürüyüşlerdi.Nasıl olmasın?Boğaz köprüsüne geldi.Tam şeytan aklını çelecekken vazgeçti.Yine karınca adımlarıyla ruhsuzca İstanbul caddelerini arşınlayarak sabaha doğru evinde oldu.Kapıyı açan annesi telaş ve şaşkınlık içerisindeki bakışlarına aldırmadan kendini odasına kitledi.Çığlıklar içinde ağlamaktan yorulmuş olmalı ki yine bitkin yine mutsuz yine yorgun ve depresif halinle kendini banyoya attı.

 

Çareyi kesede aradı.Üzerinde mikropların varlığına inanacak kadar aklı gitmişti.Nasıl gitmesin?İnsan kılığında bir hayvan bunu bu hale getirmişti.Etini soyup derisini yüzercesine tenini kızartıp morartana kadar keselendi.

 

“Allâhu Ekber Allâhu Ekber.

  Allâhu Ekber Allâhu Ekber.

  Eşhedü en lâ ilâhe illâllah

  Eşhedü en lâ ilâhe illâllah”

 

Sabah ezanını kılmak için abdest almaya kalkan annesi,kızı Hale’nin odasına girdiğinde gözüne çarpan boş ilaç kutularıyla kızının hareketsiz yatan bedenini gördükten sonra bir şok halinde göz yaşlarına boğuldu.Nasıl boğulmasın?

 

***Şiddet, taciz, tecavüz, öldürülme; aslında bu sorunlar sadece Türkiye’de mevcut sorun ve olaylar olmayıp, tüm dünya ülkelerinde yaşanan gerçeklerdir. Dünya genelinde kadın genelde her zaman ikinci sınıf kategoride görülmektedir.

Türkiye’de kadına yönelik şiddet olayları son yıllarda artış göstermiştir. Her ne kadar ülkeyi yönetenler artış olmadığını, aksine düşüş yaşandığını söylese de istatistiklere baktığımızda, rakamlar durumun pekte onların dediği gibi olmadığını açıkça ortaya koymaktadır.


2002 yılı kayıtlarına 66 olarak geçen kadın cinayet sayısı, 2007 yılında 1011’dir.Kadın cinayetlerinde en büyük ortak özellik öldürenlerin erkekler olmasıdır.


İçişleri Bakanlığı Emniyet ve Jandarma teşkilâtlarının istatistikî verilerine göre; 2001–2004 yılları arasında; 21.268 kadın aile efradına kötü muamele, 10.148 kadın kaçırma, 3.800 kadın müstehcen hareket, 3.366 kadın ırza geçme, 1803 kadın evlenme vaadiyle aldatılarak kızlık bozma, 1.371 kadın fuhuşa teşvik suçlarının mağduru olarak kayıtlara geçmiştir.


Türkiye'de yaşayan kadınların dörtte biri fiziksel şiddete uğramaktadır. Şiddete uğrayan kadınların dörtte üçü eşi tarafından şiddete maruz kalmaktadır. Cinayet sonucu ölen kadınların çoğu eşi tarafından öldürülmektedir.


Tecavüze uğrayanların % 50’si 18 yaş altında ve bunlardan % 10’u erkek çocuk gerisi ise kız çocuktur. Her 4 kız çocuktan biri cinsel şiddete uğruyor. Daha çok 7–9 yaş arası çocuklar cinsel şiddete uğruyor. 5–10 yaş arası çocukların % 55'i ensest mağdurudur. 10–16 yaş arası çocukların % 40’ı ensest mağdurudur. Cinsel saldırganların % 75'i tanıdık biridir. Ensest olaylarında faillerin % 50'si öz baba, sırasıyla da amcalar enişteler, ağabeyler, dedeler ve dayılardır. Acil yardım hattını arayan kadınlardan % 57'si fiziksel şiddete, % 46,9'u cinsel şiddete, % 14,6'sı enseste ve % 8,6'sı tecavüze maruz kalmıştır.


(Ensest terimi toplumumuzda “evlenmeleri, ahlakça ve hukukça, dince yasaklanmış (nikâh düşmeyen) yakın akraba olan kadın ile erkeğin cinsel ilişkide bulunmaları” anlamında kullanılmaktadır. Ensest geleneksel olarak biyolojik olarak akrabalığı olan aile bireyleri arasındaki ilişki olarak değerlendirilmektedir. Derya KURTAY Sosyal Hizmet Uzmanı)


***

1995'te başkent Ankara'daki gecekondularda yaşayan kadınlar arasında yapılan bir araştırma kadınların % 97'sinin kocalarının saldırısına uğradığını ortaya koymuştur.

1996'da orta ve yüksek gelir gruplarında yer alan ailelerle yapılan bir araştırmada, soruların başlangıcında kadınların % 23'ü kocalarının kendilerine karşı şiddet kullandığını söylemiş, fakat belirli şiddet tipleriyle ilgili sorular sorulduğunda bu oran % 71'e yükselmiştir.


Başka bir araştırmadaysa, kadınların % 58'inin yalnızca kocalarından, nişanlılarından, erkek arkadaşlarından ve erkek kardeşlerinden değil, kadın akrabalar da dâhil olmak üzere kocalarının ailesinden de aile içi şiddete maruz kaldığını ortaya koymaktadır.


Bir grup orta ve üst sınıf kadının % 63,5'unun cinsel tacizin bir türüne maruz kaldığı bulgusuna ulaşılmıştır.


Türkiye'nin kuzeybatısında yer alan Bursa şehrindeki halk sağlığı merkezlerinde yapılan bir araştırmaysa, kadınların % 59'unun şiddet kurbanı olduğunu ortaya koymuştur.


Mor Çatı'nın 1990 ile 1996 yılları arasında 1.259 kadın arasında yürüttüğü bir araştırmadaysa, kadınların % 88,2'sinin bir şiddet ortamında yaşadığını ve % 68'inin kocaları tarafından dövüldüğünü göstermiştir.


Ankara'da yapılan başka bir kadın araştırmasına göre, kadınların % 64'ü kocalarından, % 12'si ayrıldıkları kocalarından, % 8'i birlikte yaşadığı erkeklerden ve % 2'si de kocalarının ailesinden şiddet görmektedir. % 60'ı ise kocalarının kendilerine tecavüz ettiğini söylemiştir.


***

Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı’ndan ulusal basına verilen bilgiye göre 2010 yılının ilk 7 ayında Türkiye’de kadına karşı işlenen suçlarda büyük artış yaşandığı anlaşılmaktadır.

2010 yılının ilk 7 ayında 226 kadın cinayete kurban gitmiştir.


Aynı dönem içinde cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar kapsamında 478 kadın tecavüze uğramış, 722 kadın taciz edilmiş, aile içi şiddet kapsamında 6423 kadın şiddete maruz kalarak hastanelik olmuştur.


Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre tecavüz ve taciz gibi cinsel saldırı suçlarında son beş yılda yüzde 30 artış meydana gelmiştir.


Buna göre; 2006’da 528, 2007’de 473, 2008’de 577, 2009’da 652 kadın tecavüze uğrarken,

2006 yılında 489, 2007 yılında 540, 2008 yılında 589, 2009 yılında 624 cinsel taciz olayı yaşanmıştır.

2005–2010 yılları arasında, 100 binin üzerinde kadın cinsel saldırı sonucunda mağdur olmuştur. Mağdur kadınların yüzde 40’ı hiç şikâyetçi olmamıştır. Kadınların korktukları için şikâyetçi olamadıkları da istatistiklere geçen bilgiler arasındadır. Şikâyetçi olmayan mağdur kadınların oranını yüzde 40 olarak tahmin ediliyor ki, bu oranı göz önüne alırsak yukarıda ki (TÜİK.) istatistiksel verilerinin ancak gerçeğin yarısını ortaya koyduğunu göstermektedir.


Ocak 2009’da yayımlanan Türkiye’de Kadına Yönelik Şiddet Raporunda ise; en yüksek şiddet oranının Kuzeydoğu Anadolu ve Orta Anadolu’da olduğu belirtilmiştir. Evli kadınların yüzde 15’i eşinin cinsel şiddetine maruz kaldığı raporda yer almaktadır. En düşük oran yüzde 9 ile Marmara’da, en yüksek oran ise % 29 ile Kuzeydoğu Anadolu’da. Fiziksel şiddet yaşayan kadınların oranı % 42’i olup en sık 40–59 yaş grubu şiddete maruz kaldığı da raporda belirtilmiştir. İlkokul düzeyinde eğitimi olan kadınlarda şiddete maruz kalma oranı % 56 iken, lise mezunu-üniversite eğitimli olanlarda bu oran % 32’i civarındadır.


Her tür istismarı % 35 ile kadının kendi istemi dışında oluşmuş ekonomik ve sosyal yoksunluk, % 8 ile evlilik dışı hamilelik ya da çocuk sahibi olma nedeniyle ailesi tarafından kabul edilmeme, % 3 ile istenmeyen evliliklere zorlanma ve % 1 ile cezaevinden yeni çıkmış olup yardım ve desteğe gereksinim duyma izledi. Kadınları istismar edenlerin % 83'ünü kocalar oluşturdu.


Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü tarafından yaptırılan 1994 tarihli Aile İçi Şiddetin Sebepleri ve Sonuçları isimli araştırmaya göre de; şiddetin Türkiye'de aile içinde çok yaygın olduğu belirtilmektedir. Ailelerin yüzde 34'ünde fiziksel şiddete, yüzde 53'ünde ise sözlü şiddete rastlanılıyor. Araştırmaya göre çocuklara yönelik fiziksel şiddete rastlanma oranı da yüzde 46 düzeyindedir.


***

Tecavüz olaylarına baktığımızdaysa; kadınların temel sorunlarından biri olan tecavüz olaylarının sadece Türkiye’de değil dünya kadınlarının temel sorunlarından bir tanesi olduğu görülmektedir. Bosna Hersek, Ruanda, Cezayir gibi ülkelerde tecavüz, tüm dünyanın gözü önünde bir savaş silahı olarak kullanılmıştır. Dünyada yaklaşık 9 milyon fahişe olduğu tahmin edilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre ABD’de ki kadınların % 20 si, Avrupa’dakilerin % 40 ı, az gelişmiş ülkelerdekilerin % 50 sine yakını aile içi şiddete maruz kalmaktadır. Bu rakam Türkiye’de ise % 58 civarındadır. (2010 yılı)

***


TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) verilerine göre, 10 yıl önce Türkiye’de 15 ve yukarı yaşta 22 milyon 849 bin kadın bulunuyordu. İstihdam edilen ve işsizlerin toplamı anlamına gelen kadın işgücü 1999 yılında 6 milyon 853 bin kişiydi. 2009 yılının Kasım ayı itibarıyla 15 ve yukarı yaştaki kadın sayısı 3 milyon 468 bin kişi artarak, 26 milyon 317 bine ulaşırken, buna karşın 1999 yılında 6 milyon 853 bin olan kadın işgücü sayısı 2 bin kişi azalarak, 2009′ da 6 milyon 851 bin kişiye gerilediği görülmektedir. Buna göre 1999 yılında kadınlarda % 30 olan işgücüne katılma oranı 4 puan azalışla 2009 sonunda yüzde 26′ ya inmiştir.


Kadınlarda işgücüne dâhil olmama nedenlerinin başında ev işleriyle meşgul olmak geldi. Bu nedenle çalışma yaşamının dışında kalan ev kadınlarının sayısı 2009 yılında 12 milyon 101 bin kişi oldu.” (
haberler.com)
İSMMMO'nın (İstanbul Serbest Muhasebeciler ve Mali Müşavirler Odası) raporundan yukarıya alınan bölüm oldukça düşündürücü rakamları ve açıklamaları içermektedir. Şöyle ki; ILO, EUROSTAT ve TÜİK verilerinden (ilo.org) Dünya genelinde % 74,3 erkeğe karşılık % 49,1 kadın istihdam edilirken, Türkiye’deki oran % 64,3 e karşılık % 22,2 olarak bildirilmektedir. Dünya genelinde ve yaklaşık olarak her iki cinsin sayısal eşitliği dikkate alındığında kadının istihdam edilme oranı Dünya genelinde % 50 iken Türkiye’de bu oran %25’ e kadar gerileme eğilimi taşımaktadır.

***

Yine TÜİK verilerine baktığımızda, 2002 den sonra Türkiye’de boşanmaların % 24 arttığı görülmektedir. Geçen sene 114.162 aile dağıldı. Aynı süre içinde evliliklerdeki artış yalnızca % 16. Yani nüfus artışına yakın bir artış. 2010 yılındaysa daha önceki artışın üzerine % 5,7 daha fazla boşanma görünüyor.

TÜİK verileri, hane halkı ve muhtarlık verilerine dayanmaktadır. Bu sebeple isabetli göstergeler değildir. Çünkü boşanmayla sonuçlanan davaların bir bölümü muhtarlıktaki verilere yansımadığından dolayı sağlam verileri sunmamaktadır. En sağlam veriler Adalet Bakanlığı verileridir. Adalet Bakanlığı’nın verilerine baktığımız zaman ise daha isabetli ve korkunç sonuçları görmekteyiz. TÜİK verilerine göre 2008 yılında 99.663 aile dağılmış. Adalet Bakanlığı’na göre ise 2008 yılında 166.389 aile yok olmuş.

İntihar istatistikleri ise gerçekten daha düşündürücü ve ürkütücü sonuçları ortaya koymaktadır. TÜİK verilerine göre son sekiz yılda tüm Türkiye’de intihar olayları % 52 artmış. Etnik, sınıfsal ve toplumsal cinsiyet ayrımcılığının daha sert yaşandığı Güneydoğu’da intihar olayları % 88 artarak Türkiye intiharda artış rekorunu kırdı.

Ege’de boşanma artışı % 20, Doğu Anadolu’da % 36, Güneydoğu Anadolu’da % 40. Oysaki dünyanın birçok ülkesinde boşanma yönündeki eğilim 2000’den sonra tersine dönmüştür. ABD ve Kanada’da boşanmaların son on yıldır azaldığı gözlenmektedir. (Radikal yazarı Koray Çalışkan)


***


Yukarıda ki veriler Türkiye’deki acı gerçekleri tüm çıplaklığıyla ortaya koymaktadır. Kadın sorununa erkek egemen zihniyeti yaklaşımıyla kadın sorunları çözülemez.


Sorunun çözülebilmesi için; kadın sığınma evlerinin sayısının artırılması ve sığınma evlerinin ekonomik yönden desteklemesi, kadınları öldüren erkeklere uygulanan haksız tahrik indiriminin kaldırılması,(şiddete uğrayan kadınlar jandarma, karakol, adliye kapılarından aile meselesi denilerek geri çevrilmektedir.) cezai müeyyidelerin suçun niteliğine göre artırılarak en hızlı şekilde kesin olarak uygulanması, şiddet tehlikesi altında ki kadını koruyucu güvenlik tedbirlerinin alınması, can güvenliği nedeniyle gerekiyorsa kent, kimlik, barınma yerlerinin değiştirilmesi ve geçinme sorununun çözülmesi, çocuklarının eğitimine devam etmesinin sağlanması… gibi somut tedbirlerle kadına yönelik şiddet olaylarında azalma sağlanabilir.


Kötü yönetilen bir ülkede iktidar, ailenin önemi üzerinden siyaset yaparken aileler hiç olmadığı kadar hızlı bir biçimde dağılmaktadır. Ülke yöneticilerinin iddia ettiklerinin tam aksine de kadına yönelik şiddet olaylarında azalma değil artış yaşandığı yukarıda ki verilerden de anlaşılmaktadır.



**************

Bianet’in düzenli olarak yayınladığı şiddet çetelesi 2011 Kasım -2012 Kasım arası verilerinden Türkiye’de kadına yönelik cinayet, şiddet, taciz, tecavüz olaylarında herhangi bir azalma olmadığını görmekteyiz.
Basına yansıyan haberlerde erkekler 2012 yılında 171 kadın,12 çocuk,2 bebek,5 trans birey,13 erkek öldürmüştür. Aile içi şiddet ve tecavüzden dolayı ise 5 kadın 1 çocuk, 16 erkek ise tecavüz, cinayetten sonra intihar etmiştir. Cinayet ve intiharlar en çok Marmara Bölgesi’nde, İstanbul, İzmir ve Ankara gibi büyük şehirlerde yaşanmıştır. Kadınlar genelde eşleri, eski eşleri, kardeşleri tarafından öldürülmüştür. Öldürülen kadınların bir kısmı daha önce şikâyette bulunduğu ve yardım istediği halde koruma altına alınmamıştır. Katillerin ise birçoğu yakalanmamış/yakalanamamış yakalananlarsa genelde az ceza almıştır
Yine son bir yıl içinde erkekler 141 kadına, 8 çocuğa (çocuklardan 2’si hamile kalmıştır) tecavüz etmiş, 133 kadını taciz etmiş, 77 çocuk istismarda bulunmuştur. Kadın ve çocuklar en çok yakınlarındaki erkekler tarafından taciz ve tecavüze maruz kalmıştır. Bunu yapanların çoğu ya az ceza almış, ya da serbest kalmıştır.
Bir yıl içinde ki verilerde 253 kadının, 7 erkeğin ve 5 çocuğun, erkekler tarafından yaralandığını ve 83 kadının ise darp edildiği görülmektedir.
Yine geçtiğimiz yıl içinde kadınlar kendisine tecavüz eden, şiddet uygulayan 5 erkeği öldürmüştür.(Bu erkekler genelde baba, eski eş ve eşlerdir) ayrıca kendisine şiddet uygulayan 3 erkeği de yaralamışlardır.
2012 yılında Türkiye’de 5 trans birey cinayeti kayıtlara geçmiştir.(Trans Cinayetleri İzleme projesi verilerinden)

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün resmi kayıtlarına göre, Şubat 2010-Ağustos 2011 arasındaki 19 ayda 78 bin 488 aile içi şiddet vakası yaşanmıştır.

2011 yılında koruma talep ettiği, savcılığa veya polise şikâyette bulunduğu ya da sığınma evlerine yerleştirildiği halde 11 kadın öldürülmüş, 3 kadında ağır yaralanmıştır.
2011’de tecavüz vakaları basına az yansıyan haberler arasında yer almıştır. Buna rağmen, 102 kadın ve 59 kız çocuğunun tecavüze uğraması basında yer almıştır..
2011’ yılının Aralık ayında 14 kadın eşi tarafından öldürülmüş, 34 kadın yaralanmış. 15 kadın tecavüze uğramış, 16 kadın ise taciz edilmiştir. (Bianet)
Ülkemizde ki tüm cinayet, şiddet, taciz, tecavüz olayları en fazla Marmara bölgesinde ve büyük kentlerde görülmektedir.

TÜİK verilerine boşanan çiftlerin sayısı 2012 yılında, bir önceki yıla göre %2,7 artış göstererek 123 bin 325’ e yükselmiştir. Kaba boşanma hızı 2012 yılında ‰1,64 olarak gerçekleşmiştir. (22 Mayıs 2013 güncellenmiş hali)***

 

KADINA ŞİDDETE HAYIR HAFTASINDA YİNE NE YAZIK Kİ  YÜREKLERİ YAKAN HADİSELERLE KARŞILAŞTIK EKRANLARDA.BUNUN EN BÜYÜK NEDENİ KESİNLİKLE “BİLGİSİZLİK VE CAHİLLİKTİR.”

 

ABİ,BİR İNSAN SEVMEYİ BİLMİYORSUN SEVMESİN.

SADECE SEKS UĞRUNA SADECE BEL ALTI UĞRUNA SEVİYORSAN SEVME ABİ!

ADINA AŞK VE SEVGİ VERDİĞİNİZ AMA ONDAN ANLAMADIĞINIZ BU İLİŞKİYE GİRİŞME ABİ.BOŞUNA YORULMA!SEVDİĞİN İNSANA HUNHARCA HER TÜRLÜ ŞİDDETE SONRALARI MARUZ BIRAKACAKSAN SEVME.

 

SANA SENİN İÇİN EN KESTİRME YOLU SÖYLÜYORUM(BU TİP KENDİNİ BİLMEZ İNSANLAR İÇİN)AŞK DEĞİL DE SİZİN ANLADIĞINIZ AŞKIN YERİ “KERHANEDİR.”

 

Ağzımı daha da bozmadan –ki bozmaya da değmez bu tip insanlar için hikayemi bir şiirimle bitirmek istiyorum.

 

*** yer alıntıdır:DİNÇER DEMİREL

HİKAYE:OĞUZ BATIN

 

PRENSESLERİMİZİN KIYMETİNİ BİLMEYENLERE..

Bilmiyor ne yazık ki yurdum erkeği,
Kadınlarımızın değerini.
Sanıyor marifet,
Kadına eziyeti.
Sadece kadına vurmak değil,
Baskı ve hakarette şiddet.
Bilmiyor ne yazık ki yurdum erkeği,
Kadınlarımızın değerini.
Seni doğuran,
Dokuz ay karnında taşıyan,
Sana şevkatle bakan,
Sana bir şey olsa tek ağlayacak olan,
Analarımız değil mi?
Bu dünyada ki en fedakar insan.
Bilmiyor ne yazık ki yurdum erkeği,
Kadınlarımızın değerini.
O serenadlar yaptığımız,
Yere göğe koyamadığımız,
Uğruna kul köle olunacak,
Değil mi manitamız?
Bilmiyor ne yazık ki yurdum erkeği,
Kadınlarımızın değerini.
O cici bici bacımız,
Gözümüzden sakındığımız,
O bizim karındaşımız,
Değil mi?
Bilmiyor ne yazık ki yurdum erkeği,
Kadınlarımızın değerini.
Yazıklar olsun yemek tuzsuz oldu diye,
Tabağı yüzüne çarpan adama.
Bilmiyor ne yazık ki yurdum erkeği,
Kadınlarımızın değerini.
Saçma sapan kusurlar yaratıp,
Kadınına ihanet eden adama,
Yazıklar olsun..
Bilmiyor ne yazık ki yurdum erkeği,
Kadınlarımızın değerini.

Ne olur bilin biraz arkadaşlar,
Bu kutsal varlıkların değerini.
SENİ SEVİYORUM demeye varmıyorsa diliniz,
Davranışınızla gösterin onu sevdiğinizi.
Unutmayın ki
Onlar olmasa biz hiçiz.

 

 

 

 




 

( Artist başlıklı yazı Oğuz batın tarafından 26.11.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.