***

Kapişonunu takmış yürüyordu. Kafasını önüne eğmiş, yüzünü iyice karartmıştı. Daha sonra adımlarını sıklaştırdı. Her defasında daha büyük adımlar atıyordu. Hızlandıkça koşmaya başladı. Yan sokağa dönmek isterken omuzunu duvara çarptı, yalpaladı. Toparlandı ve koşmaya devam etti. Birinden kaçar gibiydi.


Eve geldi. Nefes nefese kalmıştı. Şakaklarından dökülen ter, yanaklarından akıyordu. Banyoya gidip elini yüzünü yıkadı. Aynadaki yüzüne baktı. İçindeki korkaklık yüzüne vurmuştu. Sersem bir halde salona yürüdü. Kendini kahverengi koltuğa attı. Rahatlamaya çalışıyordu. Kalp atışları düzelmeye başladı.

Yalnız yaşadığı evinin penceresinden dışarı baktı. Arabaların farları yanmaya başlamıştı. Evde hareket ettikçe yerdeki ahşap döşeme gıcırdıyordu. Duyduğu her ses onu rahatsız etmeye başlamıştı. Sessizliğin ürpertisinden kurtulmak için hafif bir şarkı açtı. Şarkının tonu gevşemesine yardımcı oluyordu. Bugün kurtulmuştu. Ama yarın ne yapacağını bilmiyordu. Yaşadığı anlar gözünün önüne gelmeye başladı. Salonu inletecek bir kahkaha patlattı. Aniden gözleri doldu ve hüngür hüngür ağlamaya başladı. Bir yandan da duvarları yumrukluyordu.

***

Karanlıkta uyumayı sevmesine rağmen bu kez yatağının ucundaki gece lambasını açık bırakarak uyumaya karar verdi. Üzerini değiştirdikten sonra rahatça hareket edebildiği yatağına geçti. Uyurken huysuz bir çocuk gibi bir ona yana bir bu yana dönüp duruyordu. Ama bu gece uyku ona biraz uzaktı. Saatlerce uyumak için uğraştı. Yorganı kafasına geçirerek kendini bunalttı ve uyuyakaldı.

Neredeyim ben? Yardım edin! Burada kapalı kaldım!


Sakin ol, yalnız değilsin.

Sen de kimsin? Bana ne yapacaksın!

Beni tanımadın mı?

Sen neden bahsediyorsun? Buradan nasıl çıkarım söyle!

Hahaha! Buraya girmeyi sen istedin. Şimdi neden kaçmak istiyorsun? Korkuyor musun? Neden kaçmak istiyorsun? Neden kaçmak istiyorsun!? Neden kaçmak istiyorsun!

(Acı bir nefes alarak uyandı) Şoka girmişti. Vücuduna dokundu ve kendine bir çentik attı. Endişeli gözlerle loş ışıklı odayı süzdü. Büyük bir kabus görmüştü. Mutfağa giderek bir bardak su içti. Pencereyi açtı ve sokaktan derin bir nefes aldı. Takım elbiseliler işe gitmeye başlamıştı. Uyuyalı epey bir zaman olduğunun farkına vardı.

Kendine küçük bir kahvaltı hazırladı. Çay kaşığını bardağa hızlıca vurdurarak çayını karıştırdı. Bir yudum alarak ağzını ıslattı. Bal ve tereyağı sürdüğü ekmeğini büyük ısırıklarla yemeye başladı.  Hayatta her işi aceleydi. Hızlı hareket etmeye odaklıydı. Yoksa her şeyini kaybedebilirdi.

Kahvaltısının ardından koltuk, sehpa ve televizyonu simetrik olarak dizdiği salonuna gitti. Ayaklarını sehpaya uzattı ve televizyonu açtı. Sabah sefası olan bir kanal buldu ve izlemeye başladı. O sırada zil çaldı. Ağır hareketlerle ayaklarını sehpadan kaldırdı ve kapıya doğru ilerledi. Bas-konuş tuşuna basarak sordu:

Kim o?



( Yakalanamayan - Bölüm 1 başlıklı yazı Ahmet Öztürk tarafından 5.01.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.