Yalnızlık rıhtımında bekleyen bir seyyahım
Uzaklardan duyulur varlığımın nefesi
Gökyüzüne fırlamış yerden yükselen ahım
Şiirime yükledim buluttan çıkan sesi
 
Ruhumda dalgalanan kahrolası bir şehvet
Dudaklarımda büyür hasret dolu mısralar
Depremlere az kaldı aşkım sana emanet
Yıkılır bir kez daha bu zamanda Kisra’lar
 
Sözcüklerime sinmiş hedefi gözler silah
Zembillere saklanmış masum kalan her rüya
Durdurulmaz işkence ömür bitiyor eyvah
Ne amaçsız dönermiş boşlukta olan dünya
 
Beni bir kelebeğin kanadına hapsettin
Kozasında kayboldu o güçlü parmaklarım
Söylesem de gülerdi bu nükteye Nasrettin
Sırtımdadır izleri kaygısız hamakların
 
Artık hüzün dokuyor gecelere şarkılar
Yüzyıllık bir tebessüm kırılan şişelerde
Sonra serkeş adımlar dilde uzar türküler
Sızar ince yalnızlık ıpıssız köşelerde
 
Gece üstüme yorgan yıldızlar da minderi
El ense çekildiğim hayat oynar oyunu
Bilmem ki kaç kuruştur bu saltanat eseri
İnsan olan insana kazar iken kuyunu
 
Son sözümü söyledim kaleme düşer perde
Notasını kaybettim bestelensin eylemler
Zaman akıp gidiyor çare bulunmaz derde
Gitti güzel adamlar özlem yüklü söylemler
 
Gölgelerde kayboldum kalbim dolu vesvese
Nefsim azgın bir deniz göğe yükselir ahım
Kapının eşiğinde bize düşer mi hisse
Günahlarım dağ gibi affet beni Allah’ım


Zekeriya EFİLOĞLU
Gaziantep
02.02.2014


https://www.facebook.com/ZekeriyaEfilogluSiirleri
( Münacaat başlıklı yazı Z.EFİLOĞLU tarafından 2.02.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.