Kuşadası sahilleri yaz mevsiminin son günlerini yaşıyordu. Dalgalar hafifçe kıyıya vururken Varol ve Selim iki arkadaş kumsalda yürüyüşe başlamışlardı. Her denize gelişlerinde sudan çıktıktan sonra uzun sahili turlar ve sohbet ederlerdi. Bugünkü konu Atatürk, Cumhuriyet, ulusal devlet ve laiklikle ilgili idi…


-Memlekette Atatürk düşmanları var, diye söylendi Varol.


-Evet, aynı zamanda cumhuriyet, milli devlet ve laiklik düşmanları da var, diye yanıtladı Selim.


-Atatürk’ten neden nefret ediyorlar?


-Son derece basit… Bu insanların bir kısmı Türk değil. Atatürk’ten hiç hoşlanmamaları normal. Bir kısmı da yaşayış tarzı olarak Mustafa Kemal’i beğenmiyorlar. Bu yüzden Atatürk’e düşmanlar…


-Atatürk düşmanları aynı zamanda devrimlere de karşı olan insanlar.

 


Örneğin harf devrimini benimsemiyorlar. Arapların yazdığı alfabenin gelmesini istiyorlar.

 

-Evet, arkadaşım, bu insanlar rejimden de memnun değiller. Şeriatın gelmesini istiyorlar. Kadınların da kapalı çarşaflarla dolaşmalarını arzu ediyorlar. Bu insanlara göre her yerde haremlik selamlık uygulanmalı.

 

-Şapka yasaklanmalı, erkekler sarık takmalı. Hırsızlık yapanların elleri kesilmeli. Alkollü içkiler imha edilmeli ve hiçbir zaman kullanılmamalı.

 

-Ülkeyi imamlar yönetmeli. Bütün okullar imam hatip okulları haline getirilmeli. Namaz kılmayan, oruç tutmayan insanlar falakaya yatırılmalı. Osmanlı İmparatorluğu yeniden kurulmalı. Hanedanlık, halifelik ve saltanat geri getirilmeli.

 

-Atatürk’ün heykelleri yıkılmalı, Anıtkabir ortadan kaldırılmalı, Mustafa Kemal’i okuyan, Atatürk’ten bahsedenler hapse atılmalı, demokrasiye son verilmeli, partiler kapatılmalı, ülkeyi imam padişahlar yönetmeli.

 

-Okullarda Arapça ve Farsçaya yer verilmeli. Şu anki basılı kitapların dine uygun olmayanları meydanlarda yakılmalı. Medrese, tekke ve zaviyeler tekrar açılmalı.


-Cihat ilan edip kâfirler üzerine saldırılmalı. Yeni ülkeler fethetmeli. İslam İmparatorluğu kurulmalı. Milliyetçilik yok edilmeli. Milli bayramlar kaldırılmalı. Bayrağı da değiştirmek lazım, rengi mutlaka yeşil olmalı…


İki arkadaş kumsalda uzun yürüyüş ve sohbetlerine devam ederlerken mısır satıcısına rastladılar. Durdular. Sıcak su kazanından iki tane haşlanmış darı çıkarttılar. Tuzlatıp iştahla yemeye başladılar.


Mustafa Kemal’in düşmanlarını irdelemeyi sürdürürlerken batmaya hazırlanan güneş Kuşadası körfezinde gurup oluşturuyor, çıkan hafif rüzgâr deniz kıyısına vuran dalgaların büyümesine ve hızlanmasına yol açıyordu.            


Şezlonglarına doğru yöneldiler. Giyinip şehre döneceklerdi. Güzelim deniz manzarasını son kez seyrettiler. Motorlarına atlayıp plajlardan uzaklaştılar.


Kuşadası’nda bir gün ışığı daha sona ermek üzereydi. Bir iki saat sonra gökyüzünü ay ve yıldızlar kaplayacaktı…

 

( Sahilde Sohbet başlıklı yazı DÜŞÜNCE tarafından 29.04.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.