İbrahim
ile Halil Gibi Olmalı Kardeş
Kardeş, tırnağın acısa senden çok canı yanan
tek kişidir anne ve babandan sonra. Kimi çok şanslıdır birden fazla kardeşi
vardır bu dünyada, kimi şansızdır evin tek çocuğu olarak gelmiştir bu fani
dünyaya. Kimse sahip olduklarının yokluğunu bilmez, bilemez. Bir kardeşin yokluğu,
küslüğü, uzak oluşu belki de dünyadaki en derin yalnızlıktır. Kardeş en iyi
oyun arkadaşıdır bazen de hayallerinize eşlik eden en yakın yol arkadaşınızdır.
Çok küçükken ben polis olacağım diye hayal kurarken o ise ben asker olacağım
diye size eşlik etmiştir. Oyuncak tabancalarınızla hırsız-polis oynadığınız
günlerin ardından bir gün elinizde gerçek tabancalarla asker, polis olmuş
karşınızdaki düşmanla boğuşursunuz. Ve bakarsınız ki düşman diye boğuştuğunuz,
size silah doğrultmuş kişi bir zamanlar polislik hayali kurduğunuz kardeşinizdir.
Ne acıdır o sahne?
Günümüzde de sık sık yaşandığı gibi
yıllardır hiç görüşmediğiniz o lise arkadaşınız bir gün bir meydanda elinde
taşla sopayla molotoflarla karşınıza dikilir. Siz ise polis arabalarının
ardından kendinizi savunursunuz. Orada o sahnede bozuluverir tüm kardeşlikler,
dostluklar. Ne acıdır anlamsız düşünceler, kışkırtmalar, yalan yanlış
dolduruşlar yüzünden insanlar birbirine düşer nedenini bilmeden. Apayrı
görüşler savunulur herkesin doğru bildiği tek görüş karşısında. Evin iki
delikanlısı ayrı takımları tutar, biri Beşiktaş diğeri Galatasaray diye inletir
ortalığı. Maç günü geldiğinde ayrı tribünlerde izlerler taraftarı oldukları
takımı. Yenilgi karşısında birbirlerine küfür eder, taş, sopa atarlar. Söyleyin
şimdi kardeşlik Halil ile İbrahim gibi mi olmalı yoksa Habil ile Kabil gibi mi?
Kardeşlik sadece kan bağı ile birbirine bağlı olmak
değildir. Kardeşlik hiç tanımadığın bir insanın acısını yüreğinin en derininde
hissetmektir. Bazen sıra arkadaşının bazen yüzünü hiç görmediğin sadece
varlığından haberdar olduğun bir insanın, bazen ise sokakta yardım bekleyen kimsesiz
birisinin derdine derman olarak, acısını paylaşarak kardeşlik yaparsın. Ne
güzel şeydir kardeş olmak, kardeş olmayı bilmek, kardeşçe yaşayabilmek hiç
kimsenin dilini dinini rengini hesaba katmadan sadece insan olduğunu bilerek.
Öyle ya kardeşlik duygusu o kadar yüce ve kutsal ki herkes yüreğinde
barındıramıyor işte.
İlla aynı anneden babadan mı olmak gerekir
sorarım sizlere? Aynı vatanın topraklarında yaşamak, aynı dünyanın atmosferinde
nefes alıp veriyor olmamız yetmez mi birbirimizi kardeş bilmemize? Kardeşlik
için önce sevgi saygı gerekir yürekte. Yaşlına hürmet ister kardeşlik. Kalbindeki
nefretini, öfkeni, alıp atacaksın dipsiz bir kuyuya. Sarılacaksın, elini
uzatacaksın sonra sokaktaki aç kardeşine, Soma’da babasız, evlatsız kocasız
kalan kardeşine, yokluğun içinde, hastalığın pençesinde eriyip yiten insanlığa.
Büşranur ERAYABAKAN