GİDEREK YALNIZLAŞAN BİREYLER

Giderek bireyselleşen ve küçülen dünyamızda insanın yalnızlaşması çağımızın en önemli sorunlarından biri olarak hepimizin dikkatini çekmemesi mümkün değil.

Yalnızlık insanın kendini keşfetmesinin güzel bir yoludur.

Her insan kendi içinde yalnızdır.

Çok yönlü bir kavramdır,herkeste yarattığı etki ve tepki başkadır.

Zaman zaman hepimizde yalnızlığın kuytu köşelerinde yüreğimizin sesini dinler,kendimize yeteriz.

Yalnızlık bazen hüzündür,bazen karamsarlık,bazen de alabildiğince huzurdur.

Bazı zamanlarda kendinden bile kaçışın tek sığınağıdır.

Kimi insan içinde tüm hayatı boyunca kendi kendini arayışıdır.

Teknolojinin geçmişten günümüze kadar insan yaşamına birçok faydaları olmuştur.
Şimdilerde eskilere göre kıyaslıyorum da teknolojik olarak kısa sürede ne çok şeyde yol katedildi.Teknolojinin getirisi elbette çok ama insan yaşamındaki götürüleri de azımsanamaz.

Kentleşmenin ve yapılaşmanın giderek arttığı günümüzde,gündüz farkına bile varamadığımız,gecenin karanlığında ışıl ışıl ışıldayan o güzelim evlerde göremediğimiz karanlık,mutsuz ve yalnız hayatlar yaşanıyor.

Refah düzeyi arttıkça yalnız kalmalar,yalnızlaşmalar daha çok artıyor mu ne?

Herkes kendi dünyasının yalnızlığında yaşayıp giderken dolu dizgin,çevrede ise maskeli yüzlerle,sahte gülümsemelerle dolaşan insanların sayısı giderek artıyor.
Kişilerin aslında bu davranışları ile duygusal olarak tükendikleri, bir süre sonra da kendilerine bile yabancılaştıkları görülüyor.

Toplum olarak doğru yerde kullanmadığımız teknoloji bizi kültürümüzden ve birbirimizden uzaklaştırmıştır. Bugün en çok tv programı izleyen,telefon kullanan,internet başında sabahlayan ülkelerden biriyiz.Teknolojiyi doğru yerde kullanmıyoruz ve esiri oluyoruz.

İnsanlar yalnızlaşıyor!

Bireylerin anne -baba -çocuk ilişkileri,karı-koca ilişkileri,akraba-arkadaş-eş dost ilişkileri karşılıklı iletişimsizlikten dolayı olması gereken ölçülerde yaşanmayınca ruhsal sorunlar alıp başını gidiyor.

Sabah olunca günün aydın geçmesi için birlikte yapılan kahvaltılar,türlü bahanelerle yok.Akşam olunca herkesi birleştiren akşam yemeğinin bile tadı yok.

Çünkü çocuk dışarıda yemeğini yedikten sonra gezip vakitlice gelmiyor,baba bazen gecikiyor,annenin ise işleri hiç bitmiyor.

Gecede baba televizyon başında haberleri veya maçı seyrediyor.
Anne ya yine işinde gücünde ya da diğer televizyonda dizilerini takip ediyor.
Oğlan atari oynuyor,kız ise elinden düşürmediği cep telefonu.
Aynı evin çatısı içinde herkesin odası ayrı,dünyaları ayrı,ruhlar ise bambaşka bir alemde.
Kimsenin birbirlerinden haberleri yok,paylaşımları yok,anlama dersen hiç yok!
Herkes kendi havasında,kendi sevdasında bir yol tutturmuş gidiyor çıkmaz yollarda!

İş sevgiye gelince bakınız orada hiç sorun yok.

Görünürde herkes birilerini seviyor ama seviliyor mu o şüpheli işte!

Kimse mangalda kül bırakmıyor,bakarsan herkesin tuzu kuru.

İşin gerçek yüzünü inceleyecek olursanız yalnızlığın hoşluğunu yaşamak yerine boşluğu doldurulamaz olduğunu anlamamak işten bile değil.

Günlük toplu halde yaşanan yerlerde,otobüste,tramvayda umudumuz olan gençlerimiz telefonlarını çıkarıp ya oyun oynuyorlar yada kulaklıklarını takıp müzik dinliyorlar.
Yaşlılara mağdurlara yer vermek şöyle dursun,yanındaki insan bir soru sorsa, konuşmak istese cevap vermek zulüm geliyor.
Oysa yardımcı olmanın zevkini,hazını bir hissedebilseler hiç yalnız kalmayacaklar.

Yine gençlerimizin bir kısmı diyelim,yanlarında arkadaşları ile beraberken bile yalnız olduklarını görebiliyoruz apaçık.Biri elinde telefonla mesaj yazıyor,diğeri başka biriyle telefonda konuşuyor.

Kalabalıklar içinde yalnızları oynuyoruz.

Kendi kendimize oynadığımız bu oyunda konuşamıyoruz,paylaşamıyoruz,gülüp ağlayamıyoruz ve sonunda tek başına kazansak bile zevk almadan yavaş yavaş tükenip gidiyoruz.

AYLA CERMEN TÜFEKÇİ
( Giderek Yalnızlaşan Bireyler başlıklı yazı Ayışığı tarafından 14.07.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.