Sen gözlerdesin. Gözdesin. Göz olansın gönüller de .Uyuyamazsın asla mavi kayaların kıskanç uğultusun da. Diz çöker acıyla, tuzak olur gövdeler. Rehin kalır gölgelerimiz bir bir karanlık dipsiz zindanlar da. Hadi öyle bir şey dile bütün yüreğinle;  bozulsun sihirler seninle. Aydınlansın zindanlar;  çıkılsın yeşilliklere.  Sabaha karşı bir yasemin kokusu sarsın uykuya hasret, boynu bükük kumsalları sayende . Ceylan inişin izlensin işte.
 
                                                Tek başına ölmez baharlar.  Takar peşine,  beraberinde  götürür öteki mevsimleri de.  Çok bedeller ödenir;  göze gelmesin, nazar değmesin diye güzelliklerine.  Fidyeleri ödenir tüm gönül rehinlerinin haramilerine. Tuza dokunmuştur bir kere dudaklar istenmese de. Ne üveyik olunabildi ne serçe. Ne de ağzı incili balıklar görülür denizler de. Bir sen varsın bilinen;  tuzsuz , inci kaplı dudakların sahibesi, bilsene.
 
                                                Sen güz çiğdemlerinin umarsız, bir yağmur sonrası bitişi gibi öbek öbek; yemyeşil topraktan,  öyle kendiliğinden,  öylesine sessiz ve hiç farkında olmadan girdiğinden beri dünyalara.  Soluk alışlar hızlandı bir gülün dudağında ve bütün yıldızları gülüşün sanmaktalar hep o yağmurlardan sonra.
 
                                               Bir kış soğuğun da yürekler emsalsiz gülüşüne, sımsıcak avuçlarına bırakıldı ürkmeden, korkmadan cesurca. Seversin belki; bir çığ gibi büyütürsün, ninnilerin de sevda şarkıları söylersin diye.
 
                                                Artık çiçekleri çalınmalı bahçelerin kucaklar dolusu, çağlaları ağaçların. Ve güle oynaya belki de ölesiye yaşanmalı gelincik kokulu sevdaları barikatlarında yaşamanın.
 
                                                 Hep seni bekleyip durdu ürkek  yürekler. Bir mucize gibi iyi ettin geldiğine. Bir alem gibi bambaşka ve her şeye bedel gelişin. Sen her şeyde ve her yerde olansın. Yürekler gönüller yanıyor buram buram. Alemler yanıyor sönmezcesine. Bilmelisin!
 
                                               Saçların da yıldızlar var, bak şimdi kıvılcımlar dolmakta alev alev. Gözler de ve dudaklarda kor gibi ateşler. Bu yangınlar sarmak da dört bir yanı. İstersen gel başını koy göğüslere. Ellerin!  Ellerin koy  hasretinden çatlak çatlak avuçlara. Öpmeye susanılmışsın.  Unutulmuş  yıllarca nedense. Bırak istersen tırnak uçlarından başlanılsın öpülmeye.  Ama titreme !
                                             Yalnızlığım;  sana özlemli bir haykırış, duyuyormusun?  Çiçeğin tomurcuğu yarması gibi. Yarıya kadar inmiş yüreğimin bayrağı. Matem yaşamak da yüreğim, ayaza durmuş.. Dallanmış acıların uçlarına tünedi  ürkek bir kuş. Gök sana yakın, yer bana uzak.  Umutlar hala kundaklarında.
 
                                           Nereye gittiler denizlerin onca martıları. Dalgaların sesi kulağımızdan , mavisi gözlerimizden.  Nereye gitti onca doyumsuz sevdalar.  Ben karanlıkları topluyorum hala bir bir yaşam heybeme.
 
                                            Gök mavidir. Çimenler yeşil. Doruklar da özlem dolu sevdam. Hadi gel artık, koş sarıl , ısıt yüreğimi yeni baştan.

( Matemde Ki Yürek ... başlıklı yazı KENAN KOÇ tarafından 21.10.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.