Düşünce insan!
En çok ya dizleri kanar ya avuç içine doluşur çakıl taşları..
Kendi düşünce,
Eğer çocuksa ağlar
Bir de aşıksa...
Çünkü, büyükler ağlamaz.!

Bense kendim düştüm.
Ve kendim ağlıyorum.

Ne dizim kanadı
Ne de avuç içime çakıl taşları doldu.
Ben sevdadan düştüm.
Ağlayışım ondan!

Sanki kalbime hançerler saplandı.
Sanki dağlar devrildi!
Sanki ateşlere atıldım!
Ama, ölmedim...!
Ölmekten beter olmak neyse artık,
İşte öyle oldum.

İnsan sevdiğinden vazgeçer mi?
Kader ayrılık fermanı yazmışsa vazgeçiyor demek Vazgeçmediğini bile bile...
Sırf o daha fazla üzülmesin diye.
Kendinden vazgeçersin!

İnsan ister istemez
Ne aklından ne de kalbinden çıkarabiliyor.
Sevdası kalbe girmişse artık onundur.

Yitirmek ise benzemiyor ölüme!
İnsan yitirdiğini arar durur umut ede ede
Bulurum diye diye..

Oysa ölüm öyle mi? Hayır!
Vazgeçersin aramaktan!
Oturursun bir köşeye ve açarsın Kur'an-ı Kerim' i Sayfaları mahzun mahzun 441'e getirirsin
Ve boğazına düğümlenir
"Yasin vel kuranil hakim" diyerek başlarsın.
"Sadak Allahulazim" diyerek ruhuna yollarsın 
Aşkını gözyaşlarınla...
İşte o zaman gerçekten sevdiğini anlarsın.
Ve de vazgeçmediğini...

Ahmet Teker
( Ayrılık Mı Yitirmek Mi Yoksa Ölmek Mi? başlıklı yazı Söz Avcısı tarafından 11.12.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.