Soğuk kış gecelerinde, sobanın başına oturur, babaannemin öğrettiği, saçma sapan; ama bir o kadar da eğlendirici bir oyun olan tututu oynardık...


Oyunun hiç bir özelliği yok aslında, en önemlisi de bu oyunda kazanan ve kaybeden yok. Uluçınar babaannem oyunu başlatmadan önce, iki iki ya da üç üç eş oluyoruz. Bir tarafta babaannem, ben, babam. Diğer tarafta iki amca oğlu bir de benim birader. Babaannem baş parmağını kaldırarak, ortaya lafı atıyor.''Ha bunu da deyin bakayım kim tututu''. Karşı tarafta cevap hazır.''Ahmet tututu''.Babaannem lafa hışımla tekrar giriyor''O niye tututu''Karşı taraf cevap veriyor''Ya kim tututu''sonra yine restleşme''Bu sefer sen tututu''İşte böyle karşılıklı aynı kelimeler, aynı cümleler, konuşmalarda yer yer hızlanarak devam edip gidiyor. Sonuç; kazanan yok, gülmek var. Bir de ''El üstünde kimin eli var''oynardık, bunu da çoğunuz bilirsiniz zaten...


Bizim amca oğulları, babaanneye sonradan babiş demeye başladılar, o da alıştı bu isme, çok da hoşuna gider oldu...

Televizyonun ilk çıktığı yıllarda çoğu zaman bakmazdı, sonra sonra bakmaya başlayınca, artistlerin öpüşme sahnelerinde''Vuuu toprak başuza'' der gözlerini kapatırdı, arada parmaklarının arasından bakar, öpüşme sahnesi bitmediyse, tekrar gözlerini açmazdı...


Hafta sonları çoğu zaman bir evde toplanır sohbet eder, akordeon çalar, horon oynardık. Babaanne doksanlı yaşlarda olmasına rağmen, hadi gel babiş, barbaşını sen çek dediğimiz zaman bizi hiç ikiletmez, hem de gözleri parlayarak gelir beş on saniye bizi oynatırdı...


Çocukluğumuzda bütün namaz dualarını ondan öğrendik. Bir gün daha on ikili yaşlardayız, sobalı evimizde oturuyoruz, mutfakta bir tıkırtı, bir gürültü, zannedersin yer gök sarsılıyor. Dolapların birinin altında azman bir fare, görse kedi bile korkar maazallah. Önce anlayamadan hepimiz doluştuk mutfağa, lakin acayip de korkuyoruz fareden, o arada hareket olunca biraz daha, ben sıçradım mutfak tezgahının üstüne....Babaannem sobanın maşasını bir aldı eline, fare önde bu arkada mutfakta dört dönüyorlar. Bağırış, çağırış, haykırış evi çınlatıyor gırıla gidiyor. Neyse babaannem sonunda elinde ki maşa ile fareyi tepeledi de biz de sonunda derin bir oh çektik. İşte böyle bizim rahmetli babaannenin hikayeleri...
( Babaannem İle Hasbıhaller - 2 başlıklı yazı AhmetZeytinci tarafından 25.12.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.