Ruhunda ışık varsa, insanda güzellik olur. İnsanda güzellik varsa, evinde ahenk olur. Evde ahenk varsa, ülkede düzen olur. Ülkede düzen varsa, dünyada barış olur.

                                                                                                 Eski Çin Atasözü


       “Eğitim”, hayata ve topluma intibak edebilmenin ortak adıdır. Yeni doğan çocuğun beslenmeye alıştırılması, denilebilir ki, insan neslinin eğitimle tanıştığı ilk somut anlardır.

 

Annenin güler yüzü, sevgi öpücükleri, konuşup okşaması, sevgi göndermeleri bu eğitimin devam eden parçalarıdır.

 

Sevgi sadece insan varlığının değil, bütün yaratılmışların ortak hamurudur. Toprakta yeşeren bitki, açan çiçek, güneşin ısı ve ışık kaynağı oluşu hep bu sevginin dışa vurumudur.

 

Bir kişinin kendisini gerçekleştirebilmesi için sevme ve sevilme ihtiyacını mutlaka karşılaması  gerekmektedir. Temelinde sevgi olan hiçbir eğitim başarısızlığa uğramaz.

 

Bu gün artık şiddet, haksız rekabet, müstehcenlik, cinsel teşhir, insanın nesneleştirilmesi, kin ve nefret içerikli yayınların artması gibi pek çok sorunla örülü dünyamızda çocuklarımıza verebileceğimiz eğitimin ilk adımı; onlara bir sevgi gözlüğü armağan etmektir.

 

Bu ise, ancak ilk önce kendi sevgi gözlüklerimizi takmakla mümkün olacaktır. Yani sevmeyi öğrenmekle.

 

Sevgi tek boyutlu bir duygu değildir. O’nun pek çok özelliği vardır. Bu nedenle eğitim ortamında da bu özelliklerin tümünün yeri gelince, işe koşulması gerekir.

 

Sevgide; hem ben, hem sen, hem de biz varız. Acının, sıkıntının, korkunun, üzüntünün, sevincin, neşenin, güzelliğin, iyiliğin, erdemin, bilginin vb. öğretmen ve öğrencilerle paylaşılması sevginin oluşmasında önemlidir.

 

Anlayış esasına dayalı bir ortam, hoşgörü ortamıdır. Böyle bir ortamda kişi, kendisiyle çelişkili olsa bile, başkalarının düşünce ve duygularını özgürce dile getirmesinden rahatsız olmama tutumu sergilemektedir.

 

Zorlama olmadan, yalnız özgür olduğunda yaşanabilen, insan gücünü somutlayan bir eylem olan sevgi de buna dayalıdır.

 

Kişilerarası ve kendimizle olan iletişimde, ilgi ve bağlılık göstermeye, anlayışa yönelten temel duygu, içsel, kaynağı insanın içinde olan sevgi’dir.

 

Sevgi, insana özgü dünyadan bir şeyler vermektir. Bunlar; ilgi, sorumluluk, saygı ve bilgidir.

 

 Sevgiyi alan, karşısındaki kişi tarafından kayıtsız şartsız saygıdeğer bulunmakta, fark edilmekte, hoş görülmektedir.

 

Sevgi eğitimi ortamının düzenlenmesinde, kullanılabilecek ilkeleri şöyle sıralayabiliriz:

 SEVGİ,

- Duygu ve düşünceleri paylaşabilmedir.

- Hoşgörülü olabilmektir, fakat vurdumduymazlık, boş vermek değildir.

- Kişinin, kendini tanımasına, yeteneklerini geliştirmesine yardım edebilmektedir.

- Saydam olabilmedir.

- İnsanın en önemli gereksinimlerinden biridir.

- Merkeze hiçbir varlığı koymama, bencil olmama, her varlığın birileriyle ilişkilerini belirleyip, bu ilişkileri tutarlıya doğru geliştirme, sorunların çözümünde kubaşık çalışabilmedir.

- Tutarlı bilgiye dayalı, çoğulcu, demokratik, özgür bir ortamda gelişir.

- Bilgi, beceri ve duygunun incelmesi, tutarlı olması ve zenginleşmesidir.

 

Yapılan gözlemlere ve araştırmaya göre, sevginin işe koşulduğu eğitim ortamlarında, öğrencilerin daha başarılı olduğu söylenebilir.

 

Garry Chapman, yılların tecrübesiyle mutluluk yolunu arayanlara  Sevgi Dili’ni sunuyor. Sevgi deposunun dolu tutulması gerekmektedir. İnsanlardaki sevgi oluşumu işte bu deponun varlığına bağlıdır.

 

 Antik İbrani bilgesi Solomon; "Dil; yaşamın ve ölümün gücüne sahiptir. Kaygılı bir yürek insanı bunaltır, sevecen bir söz onu neşelendirir." Der. Sözlü iltifatlar, takdir sözleri sevgiyi güçlü şekilde iletir.

 

Sevginin hedefi, istediğiniz bir şeyi elde etmek değil, sevdiğiniz insanın saadeti için bir şey yapmaktır. Şu bir gerçektir ki onaylayıcı sözler aldığımızda karşılıkta bulunmak için daha çok güdüleniriz.

 

Sevgide nitelikli beraberlik ve sohbet çok önemlidir. Konuşanı dinlerken göz temasını sürdürmek, başka bir şeyle meşgul olmamak, duyguları dinlemesini bilmek, vücut dilini gözlemlemek, sözünü kesmemek gerekir.

 

Sevgi her kapıyı açan anahtar, yaşamın lokomotifi ve mutluluğun şifresidir. Dünyamızın yaşanılır hâle gelmesi için her şeyden fazla sevgiye gereksinim vardır. İnsanların barış ve huzur içinde yaşaması önemli ölçüde sevgiye bağlıdır.

 

Sevgi bir iletişim biçimi olarak, kişinin kendini tanımasını, sevmesini ve de kendi yeteneklerinin farkında olmasını sağlayan önemli bir etkendir.

 

İnsanın doğumundan ölümüne kadar geçen sürede, tüm ilişkilerde sevgi ve sevginin gücü başrolü oynamaktadır. İnsanı, içine düştüğü kötü durumlardan, bedensel ve ruhsal hastalıklardan kurtaracak olan yine odur.

 

Öyleyse sevgi için, yaşamın yapıcı, onarıcı ve sürükleyici gizil gücü diyebiliriz. Sevgi yaşamın lokomotifi, mutluluğun şifresidir.

 

Sevgiyle kalın…

 

 

 

 

 





 

        KAYNAKLAR

Chapman, Garry. Sevgi Dili. Çeviren : Betül ÇELİK, Sistem Yayıncılık, İstanbul: 1999

Fromm, Erich. Sevme Sanatı. ( Çeviren Işıtan Gündüz). Payel Yayınevi İstanbul:1985.

Solak, Adem. İnsan İlişkileri ve İletişim. Pegem Yayınları, Ankara:2006.

Sönmez, Veysel. Sevgi Eğitimi. Anı Yayıncılık. Ankara:2003.

Yörükoğlu, Atalay. Çocuk Ruh Sağlığı. Özgür Yayınları, İstanbul: 2006.

Yörükoğlu, Atalay. Değişen Toplumda Aile ve Çocuk. Özgür Yayınları, İstanbul:2000.

                                                                    

( Mutluluğun Şifresi başlıklı yazı KARAM-41 tarafından 10.02.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.