Siz hiç ayný anda iki üç iþi birden yaptýnýz mý ya da yapana rastladýnýz mý? Gerçekten zor bir olay ama benim bildiðim bu iþleri yapan çok tanýdýðým var. Bende de oluyor bazen böyle durumlar. Geçenlerde Pazar akþamý elime gazeteyi aldým. Türk erkeklerinin yüzde doksanýnýn yaptýðý gibi gazeteyi spor haberlerinin olduðu en son sayfasýndan okumaya baþlarým, öyle de yaptým. O sýrada da televizyonda sevdiðim dizilerden biri baþlamaz mý? Haliyle o da seyredilecek. Bu arada sitede ki þiirlere de yorum yazmam lazým. Aha da iki iþ derken, oldu mu üç iþ. Ayak týrnaklarým da uzamýþ onlarý da kesmem lazým bu arada. Bir beþinci ya da altýncý iþ bulursam herhalde kafayý yerim eninde sonunda.



Çok sakýncalý bir durum gerçekten, üç beþ tane iþi ayrý ayrý yapmaya kalkýyorsanýz zaten çok yoðun bir insansýnýz demektir. Gazetenin spor sayfasý, her ne hikmetse biz Türk erkeklerini çok cezp eder. Fenerbahçe berabere kalmýþ, Kartal yabancý saha da galip, Trabzon berabere, sonra televizyonda ki o popüler diziye bakýlacak, dizi enflasyonu var beyaz cam da, daha sonra da þiirler beni bekler dört gözle, bir de sitem ederler geç kalýrsam ‘'Nerede kaldýn Ahmet aðabey ya, yorumsuz býrakma bizi'' diye. Týrnaklarýný da sonra boþ bir zaman da kesiver. Hey dostum, kardeþim Ahmet'im þunlarý tek tek yapsan da iþleri birbirine karýþtýrmasan. Sadece bunlar ile kalsa iyi. Bir gün dolmuþa bindim. Orta sýralarda oturdunuz mu arkadan paralar tek tek ileriye iletilmek üzere gelir, þoföre ulaþýr, þoför para üstü verir, o paralar tekrar geride ki kiþilere ulaþýr, ayakta gidiyorsanýz ve trafik polisine denk geldiyseniz, þoförün talimatýyla bir de çökersiniz, o arada kendi paranýzý vermeye ve paranýz bozuk deðilse üstünü almaya çalýþýrsýnýz. Ýþte size ayný an da yapýlan iki üç iþ...



Seyrettiðim televizyonda ki bir dizide vardý. Birçoðunuz da seyretmiþsinizdir mutlaka dizi oyuncusu geçim sýkýntýsý çektiðinden dolayý bir iki iþte birden çalýþýyordu. Toplumda da birçok kere þahit olmuþsunuzdur. Ýþportacýlýk yapan ilkokul öðretmenleri, yine geceleri taksicilik yapan devlet memurlarý, garsonluk yapan baþka devlet memurlarý saymakla bitmez.



Esnaf olduðumuzdan belirli saatlerde dükkânýmýz müþteriler ile dolmaktadýr. Bir müþteriye hizmet verirken, diðer müþteri baþka bir þey istemekte haliyle ona da cevap verilmekte o arada telefon çalarsa haliyle ona da bakacak kimseler yoksa telefonda ki kiþi ile de muhatap olunacaktýr...



Bir akþam saat yedi gibi eve geldim. Üstümü baþýmý çýkarýp ellerimi de yýkadýktan sonra sofraya geçtim. Haným da bir güzel yemekler yapmýþ ki usta aþçýdýr da ha bizimki kendi hanýmým diye söylemiyorum. Sofraya bir güzel Ezogelin çorbasý geldi. Onu içerken bir taraftan da karþýda ki kýzýma derslerini iyi çalýþmasý konusunda nasihatler ederken, diðer tarafta oturan oðluma diploma projesinin nasýl gittiðini soruyorum, her ikisinden de ayrý ayrý cevap aldýktan sonra günlük gazeteyi de dizime koymamýþ mýyým? Bu arada hanýmýn gününün nasýl geçtiðini sorup öðrenirim. Maksat zamandan kazanmak... Daha bu iþler bittikten sonra Ýnternetin baþýna geçilip de onlarca þiire yorum yazýlacak, üç beþ öykü ve deneme okunacak beðenilenlere yine kayda deðer yorumlar yazýlacak. Bu arada baþýmý kaþýyacaktým. Yan oda da ki kýzýma sesleniyorum hemen ‘'Kýzýýým gel de boþsan bir þu baþýmý kaþýyýveeer.''



Geçenlerde kahvede tavla oynuyorum bir arkadaþ ile pazar günü öðle saatleri. Yan masada da okey oynayanlar var, ileri ki bir iki masada gazete okuyanlar var, bulmaca çözenler var, bilardo oynayan gençler var. Kamil amca oradan sesleniyor bana ‘'Ahmet bey sen az çok okumuþ mürekkep yalamýþ insansýn söyle bakalým Kanada'nýn baþkenti?'' Söylemem mi Kamil amcam söylemem mi... ‘'Ottawa Ottawa sen yaz gerisini merak etme.'' Yazmaz mý Kamil amca elinde ki tükenmez kalemin ucunu hafifçe tükürükleyerek. Bu arada yan masadakilerin ellerine bakarým ‘'Aha da Süleyman hepinizi ufalayacak þimdi göründe bakýn.'' Gazete okuyanlarda laflarýmdan nasiplenmezler mi? ‘'Hakký amca ne yazýyor köþe yazýlarýnda Yýlmaz Özdil ile Çölaþan'ý bu gün okumamýþtým minik kuþu neler fýsýldamýþ yine ona?'' bilardocular da her an bir müdahale beklemektedir. ‘'Oðlum Hakan öyle mi falso verilir o topa ben böyle mi öðrettim size keratalar.'' Bilardocular Ahmet amcalarýnýn huyunu bildikleri için hiç seslerini çýkartmazlar. Her ne kadar içlerinden la havle, fesuphanallah ve hasbinallah çekseler de... Aslýnda en iyisi bir tek iþe yoðunlaþýp onu da hakkýný vererek yapmak lakin gel de sen bunu bana anlat, hele bir müddet daha böyle gitsin de sonra ikiye daha sonrada bire düþürürüz yavaþ yavaþ, hýzlýca olmaz bu iþler...