Kadın psikolojisini otuz yıldır incelememe rağmen büyük soruya cevap bulamadım. Gerçekte kadınlar ne istiyor?

Diyen Sigmund Freud'a şöyle demeyi ne çok isterdim. Peki ' Erkekler ne istiyor'? Bazen tek cümlenin açılımını yaparken neden bu denli zorlanıyor cevabını veremiyordum, Emre'nin kelime oyunlarından gına gelmişti. Meğer istek ve arzular kişinin nefsinden çağlarmış da aymazlığından çözemezmiş, kendi ekseninde, muammalar da dört dönen bilgiç ademoğlu!

Hatta dinimiz eş cinselliği büyük günah sayıyor, ama dünya dinlerinden bazıları ise destekliyormuş bile. Müslüman ülkelerde lezbiyenlik ve gay ilişkiler gizlilik içerisinde keşke normal akış neyse o olsa! 21. yüzyıldayız diye her şey mubah mı olmalı? Şaşkınlık seremonilerinin arasına tüm insanlık sıkışmış, azınlık olsalar da toplumu tehdit eden, ve aşağı çeken mafya tarzı çeteler dahi var.

Allah akıl vermiş, kullanmaksa bize kalmış, özgür irade deyip sapkınlığa mahal vermemek lazım öyle değil mi Ergün? Can kulağıyla seni dinlemek ne güzel, genel bilgilerimi seninle artırıyorum dediğimde, Güzin tebessüm edip eh işte bildiğimce anlatmaya çalışayım o halde diyerek devam etmişti.

Ben neyim, kimim, cinselliğim ne mi?  Bu sorular sorulduğunda açık yüreklilikle nasıl cevap vermeli ebeveynlere. Peki ya alınacak tepki ya! Bir tokat, veya dayak, ya  evden sürülüp kovulma, belki de öldürülme korkusu! Aman Allah'ım altından çıkanlara bakar mısın?

Ergün denizden kum mu çıkarıyorsun nedir, konuşsana birader deyip beni elinde ki kalemle dürttü. Ben - Evet birde bunun hastalık yönleri var öyle değil mi dediğimde, Güzin - Ben ölümden bahsediyorum sense hastalıktan, evet bu da çok önemli bir unsur elbette.

Neden konuşmuyorsun diyen Güzin'in sesiyle irkilip kendime geldiğimde! Özür dilerim, hafızam bayağı dağıldı dediğimde. Evet diyebilen Güzin yeniden anlatmaya başlamıştı.

Beni bir erkekle aldatmak, nedir bu Allah aşkına, böylelerini nasıl yola getirmeli bilemiyorum, psikolojik travma yaşadım hemde bir yıl boyunca, aldığım seansların sayısını hatırlamayacak kadar da unutmuşluğum var, ama sil baştan yeniden! Bu olayı unutamıyorum Ergün, ne dersen de ama unutamıyorum deyip ağlamış, başını omzuma dayadığında -  Hadi toparlan biraz, bak bize bakanlar var, istersen çıkalım biraz hava alırız, baydı beni makinelerin yoğunluğu ve ses uğultuları - Ne dersin gidelim mi dediğim de Güzin başını sallayarak olur demiş ve giyinip spor merkezinden çıkmıştık.

Hava oldukça güzeldi, parkta açık havada bankların üzerinde biraz oturup konuşalım mı ne dersin? En son! En son...! Evet arkasını getirememiştim, kız yüzümün düştüğünü anlamış ve - En son ne Ergün, yüzün kireç gibi oldu, anlat lütfen korkutma beni? Demişti. En son, evden kaçtığımda diyebilmiştim!

Ben onu teselli etmek için parkı tercih etmişken, şimdi o beni teselli edecekti, ama bu durum eninde sonunda konuşulacak, bir yerlerden de patlak verecekti. Yoksa gerçek hikayemin ne olduğunu anlatmazsam Güzin gibi bir dosta ihanet telakki ederdim. Kendimi, başımdan geçenleri, ailemi, Emreyi ve her şeyi ucundan kıyısından anlattığımda!

Bana - Babanın çiğ davranışı kabul edilir cinsten değil, annen neden seni göremiyor, bu çok saçma, üstüne üstlük askere gideceksin ve en az bir buçuk yıl onu göremeyeceksin, olmaz bunu kabul edemem deyip, sana yardım etmeliyim ama nasıl? Bak aklıma ne geldi, beni dilekle buluştur, hep beraber bir kafeterya da oturup konuşalım, zaten ablanı merak ediyordum dediğinde gözlerimle tamam demiştim, ama Emre'nin benim üzerimde ki bu playboyluk baskısını anlatamamıştım. Kızın kaderine bak, sözlüsü eş cinselle beraber, dost yürekli arkadaşı ise playboyluğa aday! Emreyle konuşmalı ve son noktayı koymalıydım!

Ona - Emreyi ne kadar tanıyorsun diye sorduğumda, bana - Spor salonundan tanıyorum, kızlar onun fenomeni, ama ben değil, hatta annemle dahi sohbet etmişliği var, az çok annemi tanıyorsun Ergün, nerede eli ayağı düzgün vücut yapısı yerinde karizma bir genç görse, işi gereği sohbet edip modelliği düşünürseniz ben buradayım diyen bir hanım. Ama Emre sosyalliğinin yanı sıra itici biri, bana pek sıcak gelmez böyle tipler. Bir kaç kez disko tipi barlarda karanlık yüzlerle, hafif meşrep kadınlarla da görünce!

Ama basma kalıp düşünmem hiç, şöyle ki; Emre'nin geçmişinden gelen olumsuzluklar ile, ayağının çamura saplandığını kabul edip! Battığı gibi çıkmasını da bilsin demem, her birey dönüp bir arkasını baksın, yaşam ne cilveler ediyor, o an ki kader damarından irin akanları ile! Keşkeleri olmayanını göstersene bana canım.

- Güzin sana anlatmak istediğim, ama anlatamadığım bir problemim var fakat nereden başlayacağımı bilemiyorum deyip başımı önüme eğmiştim ki, o narin elleriyle - Lütfen başını dik tut, gerçek dostluklarda her ne olursa beraberiz demedik mi? Neden seni dışlayacağım? Yardımım olur belki,  beni böyle yalvartıp durmanın ne alemi var, hadi anlat lütfen, nedir bu huzursuzca kıvranmaların dediğinde!

Terlediğimin farkına varıp, masanın üzerinde ki temiz peçeteyle yüzümü nasıl da kuruluyordu. Fark edilmeyi beklemek dedi iç sesim! Sonra tekrar bastırıp - Ya, istediğim farklılığı, o fark etmiyor ki! Nehrimin yatağında o gümüş ve güneş renkli uzun kuyruklarıyla salınan bir ala balık olarak kalacaktı belki de hiç dokunulmayan.

( Bir Playboyun Günlüğünden 20. Bölüm başlıklı yazı GülsenTunçka tarafından 14.03.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.