Fazlasıyla tedirgin ve
sinirliydi adam. Daha da gerildi sıcağın etkisiyle. Odasına girip çıkanın haddi
hesabı yoktu. Yaşadıkları yetmezmiş gibi kurumun sekteri de aniden
rahatsızlanıp gelmemişti o gün.
Telefon görüşmesi henüz
bitmişti ki gelen yeni bir çağrı ile kala kaldı, içinden sayıp sövüp kibar bir
tonlama ile açtı telefonu.
‘’Işık Dil Kursu. Ben
kurum müdürü Ferit Balcı. Sizi dinliyorum…’’
‘’Evet, efendim. Konuya
yeterince vakıfım ve konuya ilişkin işlemler yapılmakta. Siz endişe etmeyin
lütfen. Saygılarımla.’’
Kapının vurulmasıyla
irkildi.
‘’Hocam, özür dilerim.
Siz müsait oluncaya kadar bekliyorum.’’
‘’Gel, Ahmet hocam,
buyur. Müsaidim şimdilik.’’
‘’Müdür Bey, rahatsız
ettiğimin farkındayım. Yalnız onlarca veli çocuklarının kaydını aldı bu gidişle
kaydı olan öğrenci kalmayacak.’’
‘’Ulaştınız mı ona?’’
‘’Hayır, efendim.
Ailesine de ulaşamadık ayrıca. Adam kayıplara karıştı adeta. Büyük ihtimalle
yurt dışına çıktı.’’
‘’Bir bu eksikti. Sahi,
bu olaydan başka kimlerin haberi var?’’
‘’Tahminimizden fazla,
hocam. Akla dahi gelmez böylesi. Görünüşünde hiç de olağan dışılık yoktu hâlbuki…
Pardon hocam. Öylesine bir sıfat ki az kalsın ağzımdan kaçırıyordum.’’
‘’Bırak Allah aşkına.
Kurum olarak nasıl da sarsıldı itibarımız. Yakında kapıya kilit vurursak hiç
şaşmam.’’
‘’İyi de müdürüm, bizim
ne suçumuz var ki. Hiç akla gelir miydi? Yetmezmiş gibi ne çok olumsuzlukla
muhatap oluyoruz.’’
‘’Sorma Ahmet Hocam. Hâlbuki
ne kadar aklıselim bir adamdı. Nasıl oldu da ayakta uyuttu bizi? Ki öğrenci
velisi fark etmeseydi daha da devam ederdik uyumaya. İtibarımız yerle bir oldu
netice itibariyle. Yanar yanar buna yanarım.’’
‘’Öğretmenim…’’
‘’Efendim evladım?’’
‘’Müdür Bey,
duyduklarım doğru mu? Yüksel öğretmen…’’
‘’Oğlum, onun adını
sakın alma ağzına. Konu ile ilgili ne gerekiyorsa yapılmakta.’’
‘’İyi de öğretmenim;
biz Yüksel Hocanın hiçbir kötülüğünü görmedik ki.’’
‘’Demedim mi sana onun
adını telaffuz etme diye.’’
‘’Ama arkadaşlarımla
merak içerisindeyiz. O çok iyi bir insandı hem de çok iyi bir öğretmen.’’
‘’Laftan anlamıyor
musun sen… Neyse ne sonuçta artık sizin öğretmeniniz değil. Hoş bu saatten
sonra öğretmenlikle de bir ilgisi kalmadı ya. Hadi, sınıfına git. Duymuyor
musun zil çalıyor.’’
‘’Görüyorsun değil mi
Ahmet Hocam. Nelerle muhatap oluyorum bu yaştan sonra.’’
Bir hafta sonra…
‘’A ve B dersliğindeki
öğrenciler nerede Ahmet Hocam?’’
‘’Cenazeye gittiler
müdürüm. Daha doğrusu gitmişler.’’
‘’Ne demek, gitmişler.
Kimden izin aldılar ki? Hem de onun cenazesine öyle mi?’’
‘’Evet, müdür bey. Ben
de birazdan çıkıp çocukların yanına gidiyorum. Hem çocuklara göz kulak olurum
hem de son vazifemi yapayım.’’
‘’Allah akıl fikir
versin sana. Derhal gidiyorsun ve çocukları toplayıp buraya geliyorsun. Gerek
yok seremoniye.’’
‘’Günahtır müdürüm.
Zaten bildiğim kadarıyla cenazeye bizden giden olmamış.’’
‘’Ne de iyi olmuş.
Müstahak ona. Allah katında yeri olmayan bir…’’
‘’Demeyin öyle müdürüm.
Allah taksiratını affetsin. O kadar çok günahı var ki…’’
‘’Ne haliniz varsa
görün. Ben birazdan toplantıya gireceğim. Şu öğretmen adayları ile bir ön
görüşme yapıp değerlendireceğim başvuruları. Artık ince eleyip sık dokuyacağım.
Bir bir araştıracağım sicilini her bir öğretmen adayının. Yeter ki mesleğini
layıkıyla yapsın.’’
‘’Müdür bey, demeyim
diyorum ama Yüksel Hoca da mesleğini layıkıyla yapıyordu işin doğrusu.’’
‘’Bu saatten sonra
seninle polemiğe girecek değilim.’’
Cami avlusu…
‘’Hakkınızı helal
ediyor musunuz?’’
‘’Evet.’’
‘’Ağlama artık Zeynep.
Onu ben de çok özleyeceğim. Onun sayesinde iş bulduydu babam. Bu haksızlık
biliyorum ama artık ağlama lütfen.’’
‘’Nasıl ağlamam. O
gitti üstelik olanların hiç birini de hak etmedi.’’
‘’Bilmez miyim Zeynep.
O olmasaydı şimdi ailecek sokaklardaydık.’’
‘’Hadi arkadaşlar
gidelim artık. Zeynep, ağlamayı keser misin lütfen?’’
‘’A, bakın gazeteciler
gelmiş. Kim haber verdi ki?’’
‘’Gençler, merhaba.
İntihar eden o marjinal öğretmenin cenazesi kaçta kıyılacak?’’
‘’Ağbi, ne diyorsun
sen?’’
‘’Yanlış bir şey
demedim ki evlat.’’
‘’Ölü adamın arkasından
nasıl konuşursun böyle?’’
‘’Anlaşıldı. Sizler
onun öğrencilerisiniz. Demek ki sevenleri de varmış. Bu arada hiç mi
anlamadınız onun aykırılıklarını. Ders esnasında aykırı neler yapardı kim bilir…’’
‘’O, dünyanın en iyi ve
en güzel kalpli öğretmeniydi. Yaptığı iyilikleri asla unutamayız. Kim ne
diyorsa yalan.’’
‘’Çocuklar, yapmayın
Allah aşkına. Sağır sultan bile duydu. Çift cinsiyetli…’’
‘’Bu kadar yeter. Size
kim bu hakkı veriyor. Hadi çocuklar toparlanın. Dershaneye dönüyoruz. Hem siz
kimden izin aldınız ki?’’
‘’Ahmet Hocam, bu
haksızlık ama. Bakar mısınız, neler diyor herkes. Zaten bu abartılı haberlerin
ardından kıydı canına. Günahtır hocam. Ne olur, bir şey söyleyin siz de. Bakın
nasıl da asılsız haber yapıyorlar.’’
‘’Gazeteci arkadaşlar,
ben kefilim Yüksel hocaya. Bu haberlerin aslı astarı yoktur asla. Daha neyi
öğrenmek istiyorsunuz ki?’’
‘’Bunu teyit ediyor
musunuz hocam? Yani hiçbir yanlışı olmadığını?’’
‘’Evet, o çok iyi bir
öğretmendi ve çok da iyi bir dost. Allah taksiratını affetsin.’’