şehrin en güzel kızıydı esu bana göre,
saçları upuzundu şelalelere benziyordu
şöyle bir salladı mı saçlarını şehri sallardı
kaç yürek düşerdi saçlarından yere,
asılı kalırdı kaç can bilemezdim

gözleri yemyeşildi bahardı sanırsınız

şöyle yandan bir baktı mı kaç canı devirirdi

kaç canı kül ederdi, kaç can alırdı anlayamazdım

boyu ipinceydi dokunsanız kırılacak gibiydi

onun yanındaki herkes eğriydi büğrüydü, o elifti harfler içinde

bir yürüdü mü serviler salınıyor esintiden zannederdiniz

güzellik denen kavram ona kadar sadece kağıttaymış meğer, sözlükteymiş

güzelliğin ta kendisiydi yeryüzünde

görür görmez çarpıldım ona, ben olmaktan çıktım

başkasını göremez oldum kendimi bilemez oldum

aynaya baktığımda onu görüyordum

sokağa çıktığımda eve geldiğimde

sağımda solumda önümde ardımda o vardı

konuştuğu vakit sanki gül bahçesindeymişim zannederdim

bir gül kokusu yayılırdı nefesinden bana

bir gonca açıyor sanırdım dudaklarını oynattığında

bir bülbül ötüyor gibi algılardım konuştuğunda

rabbim sana milyon şükür diyordum durmadan

onu gören gözüm artık kapansa da yoktu başka sözüm

nimetlerin en güzeliydi temaşa ettiğim

o nerede ben oradaydım koridorda kantinde bahçede bankta

caddede sokakta parkta

şehrin en gözde mekanlarında avm'lerinde

en izbe yerlerinde şehrin, varoşlarında

gölgesi olmuştum desem abartmış sayılmazdım

dokunmasalar bir ömür boyu ayılmazdım

onsuz bir anım bile zayi olsun istemezdim

ona hislerimi söylemezdim içten içe özlerdim onu

herkes dersine çalışırdı ben ona çalışırdım

herkes not peşinde koşardı ben onun peşinde koşardım

herkes şehre gelirdi ben ona giderdim

yana yana kaynaya kaynaya severdim

kendimi onun varlığına bana bana severdim

o da bilirdi -tahminim- onu sevdiğimi

bir kardan adam gibi aşkından günbegün eridiğimi

mum gibi yanıp tükendiğimi

yoksa o kalbime isabet eden kaçamak bakışlarını nasıl yorumlarım ki

dudağının kıvrımına ikamet eden gülüşlerinin can alıcılığını

sonra bir gün yıkıldım enkaz oldum imdadım dahi olmadı

karanlığa büründüm yerlerde süründüm

bu şehri sevmez oldum, insan içine çıkmaz oldum

o başkasını sevdi, başkasına aşık oldu, başkasına güldü

başkasına koştu, başkasıyla konuştu, başkasının elini tuttu

bir beni sevmedi galiba,  bir bana gülmedi doyasıya

 bir bana aşık olmadı ölesiye

bütün dersleri geçtim de bir tek onu geçemedim

devamsızlığım haddi aşmışken ona devamım tamdı

şehrin en güzel yerine giderken insanlar kızardım onlara

o dururken başka güzellik mi var diye

bana göre şehrin en güzeli oydu

başkasını severek bana iyi koydu

geberesiye severken onu, bir bana meyletmedi

ölesiye arzularken onu, başkasını seçmekte beis görmedi

beni sonsuz bir yeise saldı, kaosa sürükledi

ömür dediğin nedir ki arkadaş aşk dediğin

işte şu ömrü ona feda ettim bu aşkı

onu yaşadım iliğime kadar pişman da değilim

üzerime atılmadan ilk toprak onu bekliyor olacağım

ölmeden evvel onu sevdiğimi son kez haykıracağım
esu susma artık, kusma yüzüme yokluğunu
hissediyorum soğukluğunu
susma esu
 

 

 

( Şehrin En Güzel Kızıydı Esu başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 11.04.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.