İFTAR YEMEĞİ İSRAF YEMEĞİ OLMASIN

 

Ayların en şereflisi, en bereketlisi, on bir ayın sultanı olan mübarek Ramazan ayı “gelecek, geliyor” derken nihayet geldi. Hoş geldi, Safalar getirdi. Bizleri bu kutlu aya eriştiren, bu bizlerle buluşturan Rabbime şükürler olsun.

 

Ne hoş bir duygudur değil mi dostlar; insanın hanesine sevdiği, değer verdiği birinin gelmesi. Hele bu geliş bir de günü birlik olmadan yatılı geliş ise değme gitsin keyfimize.

 

Hanemizi bir tanıdığın, bir dostun, bir arkadaşın şereflendirmesi bizleri bu kadar sevindirirken, ayların en şereflisi, en bereketlisi ve sultanı olan Ramazan geldiğinde nasıl sevinmeyiz ki?

 

On bir ayın sultanını karşılarken davetler verecek bazılarımız, çok ta iyi edecek. Allah’ın verdiği nimetleri Allah’ın kulları ile paylaşacak. Benim buradan böyle güzelliklerin aşırılığa kaçmadan yapılması hususunda naçizane tavsiyem olacaktır.

 

Bilinen ama bilinmezcesine davranılan pek çok davranışımız yüce dinimizde açık seçik ortaya konmuştur. Helal ve haram Müslüman’ım diyen herkesin çok dikkat etmesi ve titizlikle üzerinde durması gereken iki kavramdır. Bu kavramlar ana başlıktır. Alt başlıklara bakıldığında; israf, gösteriş, gurur, kibir, riya gibi pek çok davranışlar bir Müslüman’a kesinkes yasaklanmış haram kavramı içerisinde olduğu, hoşgörü, infak, sadaka vermek gibi davranışların da helal kavramı içerisinde olduğu görülür.

 

İslam Dini Müslüman’ım diyen insanın her anına müdahale etmekte, yön göstermekte, davranışlarını ona göre düzenlemesini istemektedir. Kur’an-ı Kerim bizzat yaşayanlar için, yaşadıkları olaylarda nasıl davranış sergilemeleri gerektiğini bildirmek için zaman içerisinde peyderpey ayet ayet, sure sure indirilmiş, her indirilen ayet ve sure yaşantılarında davranışa geçirildikten sonra yenileri gönderilmiştir. Gönderdikçe de eğitilmişlerdir. Günümüzde eğitimin tanımı tam da bu şekilde tarif edilmektedir ki şöyledir: “Eğitim; davranış değişikliğidir.”

 

Görüldüğü üzere davranışlarımızda bir değişiklik olmadan, Müslüman bir anne babadan doğmak ve ‘elhamdülillah Müslüman’ım’ demekle Müslüman olunmadığı aşikârdır.

 

Bu konuda Milli şairimiz Mehmet Akif ERSOY bakın ne diyor:

 

“İbret olmaz bize her gün okuruz ezber de

Yoksa hiç mana aranmaz mı bu ayetler de

 

Lafzı muhkem yalnız anlaşılan kuranın

Çünkü kaydında değil hiç birimiz mananın

 

Ya açar nazmı celilin bakarız yaprağına

Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına

 

İnmemiştir hele Kuran şunu hakkıyla bilin

Ne mezarlıkta okunmak ne fal bakmak için.”

 

Müslüman, kendini her haliyle; oturuşuyla, kalkışıyla, yemesi ve içmesiyle, giyimiyle, eviyle belli etmelidir ki bunlardan birisi de Müslüman’ın sofrasıdır. Yukarda dedik ya İslam Dini her anımıza müdahale eder diye. Eğer bu konuda bilgi eksikliği olduğunu düşünen varsa o zaman sevgili Peygamber Efendimiz (sav) in sofrasına bakıp kendini ona göre ayarlamalıdır. Çünkü O, aynı zamanda “yaşayan Kur’an”dı.

 

Ramazan geldi. İftar yemeklerine, hem akraba, dost ve yakınlarımızı davet ederek ve hem de bizler davetlere giderek birlik, beraberlik, kardeşlik, yardımlaşma, cömertlik duygularımızı diri tutmaya çalışırız. Buraya kadar yanlış giden bir şey yok. Ancak yanlış olan iftar yemeği adı altında hem israf yapılması ve hem de dinimizin haram saydığı gösteriş, kibir ve riya gibi davranışların sergilenmesidir.

O “yaşayan Kur’an” olan Yüce Peygamberimizin(sav) iftar sofrasına baktığımızda iftarların bizim bildiğimiz gibi olmadığını açık ve net olarak görürüz.

 

Sevgili Peygamberimiz(sav) Ramazan ayının özelliklerini anlatırken iftar vermeyi de teşvik ediyor: “Bu ayda her kim oruçlu bir mü’mine iftar edecek bir şey verirse, yaptığı bu iş günahlarının bağışlanmasına ve Cehennemden kurtulmasına sebep olur. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmeden onun kadar sevaba kavuşur.” Sahabiler sordular: “Ey Allah’ın Resulü, hepimiz oruçluya iftar edecek bir şey bulup verecek durumda değiliz.” Peygamberimiz de, “Allah bu sevabı bir tek hurma ile, bir içim su ile, bir yudum süt ile oruçlu mü’mine iftar ettirene de verir” buyurdular.

 

Bunun gibi sade bir şekilde israfa girmeden, iftar veren, verecek olan ve hatta “bende verebilseydim” diyen tüm dostları şimdiden kutluyor saygılar sunuyorum.

 

 

Halil MANUŞ

( İftar Yemeği İsraf Yemeği Olmasın başlıklı yazı Halil MANUŞ tarafından 18.06.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.