AŞKIN İNTİKAMI

 

   Köyde ilk vapura binenlerden biriydi. Geri döndüğünde bu olayı anlatırken vapur yerine papur deyince lakabı Papur Hasan kalmıştı. Nerde iki kişi görse, binlerce kişiye hitap eden siyasetçi edasıyla konuşmaya başlar. Sohbetin ardı arkası kesilmezdi. O yüzden dinlermiş gibi yapıp kimse fazla dinlemezdi.

 

   Bir gün kahvenin yanına vardığın da gene öyle hararetli bir konuşması vardı. Bir taraftan çayımı içerken bir taraftan Papur Hasana kulak misafiri oluyordum. Birden ağzından bir kelam döküldü.

 

-         “Bakın oğlum, aşk ne isterse verin, yoksa hayatınızı alır.”

 

   Bu söz yüreğime mıh gibi çakılmıştı. Çok büyük sözdü. 17-18 yaşlarındaydık, yerimizde duramıyorduk. Arkadaşım biriyle tüfekleri alıp ava çıkmıştık. Birbirimizle inat ediyorduk. Bugün bir şey vurmadan eve gelmeyecektik. Ormanın en kör noktasına kadar giriyorduk. Bir ara arkadaş bir ses duyduğunu söyledi. Kayalık uçurumunun dibine yaklaştıkça, kayaların dibinden bir leş görüntüsü belirdi. Arkadaş domuz ölüsü galiba dedi. Biraz daha yaklaştık. Bu görünen maalesef insan cesediydi. Cesedin gözleri yoktu. Birde hayâlarını bir şey yemiş. Oysa yattığı yere kum serip ayakkabılarını başucuna koyup öyle yatmıştı. Derhal köye dönüp haber verdik.

 

   Bir saat sonra bizi jandarma alıp götürdü. O mezraya vardığımızda bütün mülki amirler ordaydı. Garnizon komutanı,  hâkim,  savcı, doktur, dedektif, cinayet masası hepsi yerini almıştı. Bize olayı anlattırıp raporu tuttular. Uzman anlatmaya başladı.

 

-         Bakın arkadaşlar insan cesedi o kadar pistir ki onun etini hiçbir mahlûk yemez. Gözlerini büyük ihtimal karakuş çıkarmıştır. Hayâları ve parmaklarını da sansar yemiştir. Ceset yaklaşık altı ay önceden.

 

   Kayıp tarihiyle tespit birbiriyle örtüşüyordu. Cenaze kaldırıldı, bizde köyümüze geri geldik. Bu ceset komşu köyden deli bir adamın cesediydi.

 

   Aradan bir süre geçtikten sonra hasat mevsimiydi. Halam ardıç göl gecesinde çayı demlemiş beni çağırmıştı. Halam çok çalışmayı pek sevmez, keyif ehli biriydi. Başkalarının bir günde yaptığı bir işi o üç günde yapardı. Nedenini sorunca filozof gibi konuşurdu. 

 

-Yavrum bu zamana kadar dünyanın işini bitirebileni gördün mü? Bitmez. Dünya seninle dalga geçeceğine sen dünyayla dalga geç. Nasıl olsa akıbet bir top bez.

   Sözü döndürüp dolaştırıp ceset meselesine getirdi. Laf cambazlığında üstüne yoktu zaten.

 

-Yavrum bu ceset işini çözdünüz mü siz?

-Evet, halacığım çözüldü. Ormanda ölmüş. Rapor tutulup defnedildi.

 

-Yani hepsi bu kadar, olay bitti.

-Halacığım tabuda koyup gökyüzüne mi çıkaralım, ne yapalım. Yapılması gerekenler yapıldı.

 -Evladım! Bu erkek milletinin hepside öküz mü? Siz hiç olayların manevi tarafını düşünmez misiniz?

-Delinin biri ormanda ölmüş. Bana bunun manevi tarafını söyler misin?

-Bak yavrum

   1) Deli neden bizim köyün ormanındaydı.

   2) O adam neden delirdi.

-Deliye sebep sonuç olur mu?

-O adam eskiden pehlivandı. Çevrede onunla güreş tutabilecek bir erkek yoktu. Tam bir baba yiğitti. Bizim köyden bir kıza aşık oldu ve kızı kaçırdı. Kızı ailesi istemeyip geri gönderdi. Ondan sonrada kafayı bozdu. Geceleri o kadar yolu gelir. Uzaktan sevdiğini seyreder kimse görmeden geri köyüne giderdi.Velhasıl o deli diye baktığınız adam sevdasının uğruna öldü.

 

-Halacığım bu adam deli. Deli geçmişini nerden bilsin onda beyin yok ki.

-Ulan geri zekâlı yavrum. Bu adam neden delirdi? Aşkı yüzünden. Aşkı yüzünden deliren aşkı unutur mu? Aşka teslim olan kişiye deli denir. 

   İkinci çiviyi de halacığım çakmıştı gönlüme. “Aşka teslim olan insana deli derler.”sözü aklımdan hiç çıkmamıştı. Ömründe okul yüzü, kitap yüzü görmeyen bu insanlar bu kadar şeyi nasıl biliyordu Yarabbi.

 

  Veliyi karıştırırsan altından aşk çıkıyor.

  Diriyi karıştırırsan altından aşk çıkıyor.

  Deliyi karıştırırsan altından aşk çıkıyor.

  Ölüyü karıştırırsan altından aşk çıkıyor.

 

   Bu aşk nasıl bir şeydi Yarabbi. Bütün evrenin hücrelerine kadar sirayet etmişti gücü. En sonunda Papur Hasan’ın sözü aklıma geldi.

 

“Bak oğlum aşk ne isterse verir yoksa hayatınızı alır.” 

 

 

    Ahmet çiftci (ÇİFTÇİ BABA)

( Aşkın İntikamı başlıklı yazı çiftci baba tarafından 24.08.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.