GELİŞTİK Mİ?  GEVŞEDİK Mİ?

 

    Bizim çocukluğumuzda köylerde her şeyi değerlendirme merakı vardı. Babaannem hiç bir şeyi ziyan etmez her şeyi rahmet diye değerlendirirdi. O yüzden ailede cimri olarak bilinirdi. Annem ile hem münakaşaya girerdi. Sebebini sorunca, “siz yokluğu bilmiyorsunuz evladım” derdi. Eriklerin, elmaların, armutların yarını marmelat yapar yarısını kuruturdu. Ekşiyen yoğurtları atmaz, onları torbada sürdürür keş dökerdi. O keşleri kışın makarnaya sos niyetine kullanırdı. Ölen hayvanların etlerini kurutur, işkembesini kurutur, çuvala doldurup ambara koyardı. Yaylardaki ahlâtları dövme yapıp kurutup, kışın pişirirdi. Meyve suyu olarak sofraya gelirdi. Pastiller, turşular, tarhanalar, ovazlar ambar yiyecekten geçilmezdi. Buna rağmen özgürce gidip yiyemezdik. Buna sebep olarak da, bir ailenin ambarında en az iki yıllık yiyeceği olması lazım derdi.  

 

   Zamanla bu alışkanlıklarımızdan saptık. Çağdaşlık adı altında Avrupa’nın beş daimi üyesi olan devletlerini ortak politikası olan Liberalizm adı altında bize dayattıkları Kapitalizm bizlere hazırcılığı aşıladı. Ekranlardan gözümüzün içine yirmi dört saat bedenini kullanarak lüks içinde yaşayan parazitleri soktular. Bin yıllık tarihi genlerinde taşıyan Türk milletinin beynini dumura uğrattılar. Sonunda tüketim manyağı bir ülke haline geldik. 

 

   Sevgili arkadaşlarım, muhterem dostlarım barışı inşa edebilecek ülkeler, savaşa hazırlıklı ülkelerdir. Bugün ki siyasete baktığımızda gündemde Dolar, borsa, altın, cari açık, büyüme oranı zart zurt, başka bir şey yok. Esas konu bir savaş olursa ona ne kadar hazırlıklıyız. Şehirleri besleyecek köyler kalmadı.Köylüler bugün ekmeği, yumurtayı kasabadan alıyor. Savaş anında kadınların kullanacağı köy koruları talan edilmiş. Doğayı dört dörtlük kullanabilecek hiç kimse kalmamış eskilerden. Ortalık daha toprağın ne olduğunu bilmeyen insanlarla dolu. Savaşın göz kırptığı şu günlerde, Ankara’ya bir füze düştüğü zaman fabrikalar çalışmayacak. Süt sanayileri size pastörize süt getirmeyecek. Süslü paketler içinde şekerle karışık ballar sadece bir yaraya sürülebilecek kadar, tere yağlar olmayacak. Fırınlarda ekmek çıkaramayacak. Eski dudak büktüğümüz babaannemizin ambarını, kileri tırım tırım arayacağız. Kaç tanemiz doğanın dilinden anlıyoruz. Çocuklarımız doğayla mücadeleyi ne kadar biliyor. Yabancı dil, diksiyon, müşteri temsilciliği kurslarının yanına bir kaç tanede doğayla mücadele kursları koyarsak iyi ederiz.

 

   Bir gün gelirde koca karı ilacı diye burnunu büktüğün ilaçlar hayatını kurtarırsa. Köyün ambarında kalmış birkaç kilo ahlat kurusu açlıktan ölmeni engellerse şaşırma.

 

                       TARİH TEKERRÜRDEN İBARETTİR.

 

 

                                        AHMET ÇİFTÇİ (ÇİFTÇİ BABA)

 

( Geliştik Mi Gevşedik Mi başlıklı yazı çiftci baba tarafından 12.10.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.