Küskündü ,yine sonbahara yenilmenin hüznüyle son yapraklarını döktü...Her hazan mevsiminde yalnızlığı daha çok koyuyordu.Ihlamur ağacı evimin önündeki kaldırıma dikileli kaç yıl oldu bilmiyorum..

Kış geldiğinde hazin bir renge bürünür çıplak dalları gri bulutlara sitemle bakardı sanki. Oysa bilmiyordu onun ilkbaharla yeşeren yaprakları sarıya döndükçe insanlara ne kadar şifalı bir ilaçtı.


Ah! mevsimlerin en solgunu en hüzünlüsü beraberinde soğuk algınlığını da getirir. Ve ıhlamurun o mis kokan çayı adeta vitamin deposu gibi bedenimize nasıl güzel bir rahatlık sağlık verir.

Sabaha karşı şiddetli bir hapşırık nöbeti ile uyandım. Vücudumda berbat bir sızlama burnumun akıntısı ise sanki çeşme. Öylesine sık ve bunaltıcı bir nöbetti ki artık hapşırmaktan kalbim yorulmaya başladı.Neyse sabah kahvaltısı bir iki ağrı kesici ilaç biraz kendime geldim. Günlük hayatın işleri öğleden sonra dışarı çıkma mecburiyeti ile hapşıra tıksıra giyinip çıktım.Tabi aklıma ilk gelen bizim küskün ıhlamur ağacının o nefis tadı ve kokusu oldu.. Aktara uğrayıp biraz ıhlamur almalıydım..


Ah ah bizim ıhlamur ağacı hazana küse dursun kilosunun iki yüz tl olduğunu söylemez mi aktar.Şaşırdım kaldım tabi.Yahu kardeşim şu mübareği verin kuyumculara onlar satsın demekten kendimi alamadım.Neyse bir miktar alıp dükkandan çıktım ama içten içe bizim ıhlamurla konuşuyorum.


Ey güzel ağacım boşuna hayıflanıyor küsüyorsun bak sen ne kadar pahalı bir şeysin gördün mü bence hiç üzülme.Şunun şurasında bahara ne kaldı bir kaç ay sonra yine yeşerir nazlanırsın .Hapşırık nöbetim aynı hızla devam ederken işlerimi halletmeye çalışıyordum..

Ben hapşırdıkça yanımdan her geçen 'çok yaşa' diyor.Komşu teyze, eczacı, kasap,marketteki eleman.Bayağı hoşuma gitti bu ‘çok yaşa’ olayı, kendimi önemli hissetmeye başladım.Aman aman bu ne ilgiydi böyle.Nezlem sayesinde sandığım kadar kopuk bir toplum olmadığımızı anlamak beni bayağı keyiflendirdi.


Karşı kaldırıma doğru yürürken yanımdan doğulu bir vatandaş geçti benim hapşırmam ise öyle bir sesli ve hızlıydı ki adeta salladım.Adamcağız durakladı yüzüme baktı yardım gerekiyor mu gibilerinden.Ve o doğu şivesi ile 'çok yaşayahsın ablam' demez mi..O an ki memnuniyetimi ve hatta mutluluğumu anlatamam.


Yahu biz ne güzel bir milletiz dedim.Muhteşemiz, ne kadar bölmeye parçalamaya çalışsalar da biz bir bütünüz.Ben değil, biz hepimiz ve ülkemiz ve milletimiz ve bayrağımız çok ama çok yaşasın..

Hangi etnik kökene sahip olursak olalım ÇOK YAŞAYAN ve yaşadıkça çoğalan yaşadıkça güçlenen asla kopmayan bir millet.


Ihlamur ağacı,nezlem, çok yaşa diyenlerim ve ben hep birlikte umutla ve sevinçle eve döndük..Güzel ülkemin ıhlamur kokan sokaklarında ilkbaharı milletçe yeniden karşılamak ümidi ile ÇOK YAŞAYIN.


Şükran Gülcenaz AYDOĞAN / 5.KASIM.2015 / YALOVA

( Çok Yaşa başlıklı yazı Şükran Aydoğan tarafından 5.11.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.