ÖYLE GEL
Yüreğimi açtıysam yolgeçen
hanı değil
Önce dili sohbete kurda öyle
gel bana
Dost, bir sözcük olsa da
basit bir konu değil
Fıtrat’ın mahzenine gir de
öyle gel bana
Zahir yalancısına batınından
dayanıp
Gafletin can alıcı uykusundan
uyanıp
Girdabın çemberinde, türlü
kapta boyanıp
Feleğe bilmeceni sor da öyle
gel bana
Yar deyince sineye yanan
közleri sürüp
Bencilliği eneyip gülünden
diken derip
Aşk denilen ecele günde yüz
bin can verip
Ölüme yumruğunu vur da öyle
gel bana
Kavli karar adam ol, durduğun
her durakta
Takındığın hicabın
kaybolmasın merakta
İki damla yaş için mızmızlığı
bırak ta
Çilelerde sefanı sür de öyle
gel bana
Rahata zehir döküp hasret
denen yokuşta
Cana kınalar sürüp
soldurduğun bakışta
Demli çayın başında her
sigara yakışta
Bir hayalde bin serap gör de
öyle gel bana
Çiftçi baba kanadı kırılalı
uçmuyor
Muhannetin elinden damla olsa
içmiyor
Dost kervanı burası, hesap
kitap geçmiyor
Kâr zarar defterini dür de
öyle gel bana
Ahmet Çiftçi