.

..

...

Tam iki sene önceydi. 20 yaþýnda Vinay Þarma (Sharma) diðer üç arkadaþýyla birlikte hapiste mahkeme kararýnýn üzerine idam saatini bekliyordu. Vinay ölümden ziyade ölümden sonra baþýna geleceðinin korkusunu yaþýyordu.

Korkudan dolayý alnýnda yumurta þeklinde olan siyah doðum lekesinin üzerinden soðuk terin aktýðýný tüm vücuduyla hissediyordu.

O güne kadar Hinduizm’in öðretilerinin hiç birini önemsememiþti. Onlarý önemseyip inansaydý bu kadar de ölümden korkmazdý belki. Hayatýnýn o son dakikalarýnda kötü þeyleri yaptýðýndan dolayý ölümünden sonra daha da düþük bir dereceye inip ruhu bir hayvanýn cisminde kendine yer bulacaðýndan korkuyordu. Eðer o andaki gibi duduðu korkularýna her zaman önem verseydi arkadaþlarýyla beraber Delhi þehrinde toplu taþýma araçtaki o genç kýza tecavüz edip onun ölümüne sebep olmazdý ve hapiste korku içinde sürekli alnýnýn yumurta þeklinde olan siyah lekesinin üzerinden akan terleri silip idam saatinin gelmesini beklemezdi o an.

Hapishane polisleri Vinay’ý daraðacýna doðru götürürken yolda “Hari Kriþna, hari Kriþna, Kriþna Kriþna hari hari. Hari Rama, hari Rama, Rama Rama hari hari” diye dua ediyordu. Gelecek yaþamýnda en azýndan tatlý bir köpek þeklinde Avrupa'da dünyaya geri dönmeyi ve sarýþýn bir kýzýn ona sahip çýkmasýný istiyordu. “Ne olur beni affet de yumurta olarak bir tavuðun poposundan dünyaya indirme” diye Kriþna’ya yalvarýyordu.  

Münevver haným eþinin gerçekten neden bu hale geldiðini bir türlü anlayamýyordu.

“Sorun bende miydi? Keþke ilaçlarýmý öylesine düþüncesiz masa üzerine býrakmasaydým. Hayýr, suçlu olan ben deðilim. Asil suçlu o geri zekalý doktordu. Israr etmeme raðmen hayýr olmaz deyip, kalbim için yazdýðý viagra haplarýný deðiþtirmedi” diye düþünüp duruyordu.

Eþi sürekli yaþadýðý migrenini sakinleþtirmek için yanlýþlýkla kendi ilaçlarý yerine doktorun ona verdiði viagra haplarýný kullanmýþtý. Bunu anladýðý ilk günlerde hiç önemsemedi. Hatta geceleri yatakta onun vahþi bir çoban köpeði gibi davranýþýndan da baya hoþlanmýþtý.

Ama bir gün küçük kýzlarý “ben de Kýzýlderili çadýrý istiyorum” diye tutturduðunda “Kýzýlderili çadýrý nereden geldi aklýna be kýz” diye sordu ondan. Kýzýnýn verdiði yanýttan eþinin durumunun ne kadar vahim olduðunu anlamýþtý artýk.

Eþi iki hafta boyu hep viagra haplarýný kullanmýþtý ve bu yüzden de artýk kendini kontrol edemiyordu. Duyduðu her hangi haberi, gördüðü her þeyi yalnýz ‘o açýdan’ düþünüyordu.

Ýþte o yüzden de gazetede “Babanýn öz kýzýna duyduðu þehvet haram deðil” haberini okuduktan sonra ufacýk günah falan duymadan bile rahat rahat kendi kýzýný seyretmekten haz alýyordu.

Kýz çocuðu “Baba pijamanýn önü neden öyle dik duruyor” diye sorduðunda durumu o an fark etmiþti ve hemen kendini toparlamaya çalýþýp düþünmeden aklýna gelen ilk cümleyi yani “kýzým o bir Kýzýlderili çadýrý” diye söylemiþti.

Neyse, Münevver haným küçük kýzlarý merak edip de olayýn ta dibine gitmesin diye bir Kýzýlderili çadýrý alýp onun odasýnda kurdu.

O günden sonra evden her dýþarý çýktýðýnda kýzýný babasýyla yalnýz býrakmýyordu. Karþýlarýndaki tek baþýna yaþayan komþularý kadýndan eve dönene kadar kýzýna bakmasýný rica ediyordu.

Komþuluðundaki olan yalnýz kadýn her zaman evinde olurdu. Sadece belli bir saatlerde köpeðini gezdirmek için dýþarý çýkarýrdý. Bu durumlarda da kýzla babaný yalnýz baþlarýna býrakmak zorunda kalýrdý ve “Ben gelene kadar sakýn çadýrdan dýþarý çýkma” diye kýzýný uyarýrdý.

Komþusu iyi bir kadýndý. Eþini kaybedeli çok olmuþtu. Bir kýzý vardý ama o da evlenip baþka bir kente yerleþmiþti.

Ýki sene önce köyde yaþayan bir akrabasýný ziyaretine gitmiþti. Ayný günlerde  akrabasýnýn sahip olduðu akbaþ köpeði altý yavru doðmuþtu. Yavru köpeklerin alnýnda yumurta þeklinde siyah bir leke alaný çok sevmiþti. Onun hoþlandýðýný görünce o yavru akbaþ köpeði de akrabasý ona hediye etmiþti.

Tam da eþinin o tehlikeli zamanýnýn ortasýnda ve gazetede yayýnlanan o tuhaf haberin olduðu günlerde komþusu evlerinin ziline basýp ondan bir istekte bulundu.

“Kýzým doðum yaptý. Onun evine gitmeliyim. Bu süreçte benim köpeðime bakar mýsýnýz?” diye sordu. Tabii ki o kadar iyiliðinden sonra ona hayýr demek de mümkün deðildi.

Bir kaç gün geçti. Bir gün komþunun köpeðini evde eþine býrakýp kýzýný da yanýna alýp alýþveriþe çýktý.

Binanýn önündeki bahçede apartman görevlisi kürekle çalýþmaktaydý. Ona kolay gelsin deyip uzaklaþtý evden.

Ama markette tam da salatalýklarý poþete doldururken birden telefonu çaldý.

“Acele edin Münevver haným hemen evinize gelin. Eþinizi, hayýr köpek .. eþiniz köpeði...” diye apartman görevlisi hattýn öbürü tarafýndan tedirgin bir ses tonuyla konuþuyordu.

Hemen taksiye atlayýp eve doðru yola koyuldu.

Salona girdiði an karþýsýndaki sahneyi görünce beyni birden dondu. Ýki elini de Kýzýnýn gözlerinin üstüne koyup salondan dýþarý çýkardý. Sonra onu odasýndaki Kýzýlderili çadýrýnýn içine sokup tekrar salona döndü.

“Allah belaný versin be adam senin” diye masa üstünde açýk duran gazeteye de bir göz attý. Apartman görevlisi “Býrakýn Allah aþkýna gazete okumayý. Hemen bir ambulans çaðýrýn” diye konuþtu.

“Eyvah, kesin þimdi de köpeklerle o iþi yapmanýn kutsal bir þey olduðunu söylemiþler” diye düþündü ve gazeteden yüzünü çevirip hemen acil durumunu aradý.

Doktor röntgen filmine baktý. “Of, of. Ne yaptýnýz zavallýya” diye karþýsýnda duran apartman görevlisine söylendi.

“Doktor bey, baðýrýþ çaðýrýþlarýný duyunca hemen bahçeden evlerine doðru koþtum. Kürekle kapýlarýný da kýrmak zorunda kaldým. Bir türlü ayýramýyordum o ikisini. Ne bileyim ben de öyle duymuþtum iþte. Elimdeki kürekle sýrtýndan vurdum” diye yaptýklarýný doktora anlattý apartman görevlisi.

“Kardeþim, sen ayýrmak deðil öldürmek için vurmuþsun. Bir de adamý deðil köpeðin sýrtýndan vuracaktýn. Zavallýnýn omurga diskleri yerinden oynamýþ. Hele o da yemeyip bir de kaynar su dökmüþsün adamýn orasýna” doktor dedi.

“Efendim, kürekle vurdum. Ýþe yaramadý. Ben de kaynar su kullandým” apartman görevlisi dedi .

“Kardeþim, sen suyla ilgili bir þeyler duymuþsun ama o duyduðun su olayý kaynar su deðil. Yalnýz biraz sýcak su olsaydý yeterdi. Bir taraftan adamýn þeyini piþirmiþsin öte yandan da köpeði korkutup daha da sýký tutmasýna neden olmuþsun” diye doktor apartman görevlisine söyledi ve sonra Münevver hanýmla onun dýþarýda beklemelerini istedi.

Ýkisi de hastane salonundaki koltuklarýnda oturdular. Münevver haným televizyondan yayýnlanan Muðla’daki çiftliði izlerken baþýna gelenlerin hepsinin biran gerçek olmadýðýný düþündü.

“Belki de uykudayým” diye kendi suratýna bir kaç tokat attý. Yanýnda oturan apartman görevlisi “Aman Allahým, size ne oldu Münevver haným” diye onun ellerinden tutup kendi vurmasýna engel oldu.

“Sorun bende miydi? Ýlaçlarýmý keþke öylesine masa üzerine býrakmasaydým. Hayýr, asil suçlu o geri zekalý doktordu. Israr etmeme raðmen hayýr olmaz deyip durdu. Kalbim için yazdýðý viagra haplarýný deðiþtirmedi sonunda” diye olup gidenleri tekrardan düþündü.

“Bu olaydan sonra bir de o mahallede nasýl normal yaþamalarýný sürdüreceklerdi” diye, aklýna geldi. Derin bir ah çekti.

Bundan sonra yediden yetmiþe onlarla alay edeceðinden emindi. 

Doktor ona doðru gelip “Eþinizin orasýný pansuman ettim. Ama omurgasýný ameliyata almamýz için hastanede yatmasý gerekiyor. Köpeðiniz de öldü maalesef” söyledi

O anda, televizyon programýnda Muðla’daki çiftçi tavuðunun siyah bir yumurta býraktýðýný söylüyordu. Ardýndan Japon bilim adamlarýnýn araþtýrmalarýna göre siyah yumurtanýn kalp hastalýðýný iyileþtirebileceðini de ekledi.

“Tüh kalp hastalýðýna da, siyah yumurtaya da, yayýnladýðýnýz saçma sapan haberlerinize de” diye hastane salonunun duvarýndaki televizyona baðýrdý. Sonra eþinin ve alnýndaki yumurta þeklinde siyah doðum lekesi olan komþusunun ölen köpeðinin yanýna gitti.

.

..

...

Muhammed Ahmedizade