Düş arenalarında azad edilmiş
köleler ve katledilmiş sevdaların kırmızısı.
Seyir yerlerinde kıyasıya
nafile kadınlar… Ve iki eksik hikaye.
el ayak çekildi ,
takdiri sen vakitsizliğimden
dilimde kabulsüz artığından
kalma,
kına ağıtları
omzunda
çapraz fişek,
dağa
çıkan şiirlerimin
dünyama
hükümran
yokluğun
eşkıyası
iki
göze kesiyorum
bir
akarsu
gül
dalında su testeresi
yağmurunun
değdiği hüzün
bakır
çalığı,
dokunmaya
kıyamadığım duygular
koynumda
oğul büyüten iğnelenmiş arılar,
mum
kokusu
açık
avuçlarımda kara bulut tortusu
bu
karanlık fazla Tanrım, aç ışığımı
tozunu
silkeliyorum,
cemi
cümlesi yalnız sonralarımın
boy
aynam devrilesi
hayalsizim…
hal
ve gidişi solgun
emziğini
düşürmüş çocuk yanlarımın
bizden
olma bir eksik,
dışa
vuramadıklarım
arştaki
ipi kopuk uçurtmayım
karınca
çığlığı üstüne basılmış toprağım
içsizim
şimdi,
içimi
suya döktü gözaltı torbalarım
kaç
kış uyunur ki,
sel
basmış kovuğumda
kaç
cüz okunur ki bu hikaye
saklanıyorum
törpülenmiş gölgeme,
ölüm
körebe
suadiyeocakikibinonaltı
Demir Mutlugil