Her zaman düşünmüşümdür, neden iyiler, alimler, gerçekten Allah’tan korkanlar siyasetin içinde değiller, ortalıkta çok gözükmez ve bilinmezler…

Bir Müslüman İslami tebliğ yapmıyorsa, Allah indinde bir değeri yoktur. İslami tebliğ, anlatmak ve öğüt vermekle yapılabiliriliği olması ile birlikte; işin % 95’i, kişinin İslamı bizzat kendisinin tatbik etmesi, bizzat kendisinin yaşaması, diliyle kalbini aynı paralelde konuşturmasıyla mümkündür. Kişi ne kadar İslamı anlatsa ve anlattıklarını kendisi yaşamaza bu tebliğ olmaz ve yaşamadığı anlattıklarını kimseye de inandıramaz. Aslında soyut planda bu işi kütüphaneler, google aramaları yapmaktadırlar da… Bir ölüden medet ummaya benzer bu öğütler. Tıpkı Allah dostu bir kişinin kabrini gezipte el açmak gibi… Her ne kadar bu kabir ziyaretlerinde, duamız Allah’a da olsa ellerimizi dua eder gibi kaldırmamız da, sanki o ölene dua eder gibi olduğu ve islama uygun olmadığını bu vesile ile dile getireyim! Ellerimizi kadırmadan, ne okuyacaksak okuyalım yalnızca. 

Kişinin İslami inancını yaşayıp örnek olabilmesi, günümüz siyasetinde mümkün değildir. Her ne kadar, kişiler güveneceği ve dürüst insanları çevrelerinde görmek isterlerse de dilleri ile, pratikte bu yalan söyleyen siyasetçilere oy verir ve onlardan da medet ummaya devam ederler. Hal böyleyken, Allah’tan korkan insanların siyaset içinde olamadıkları ve kendilerini gizlemeleri boşuna değildir. Kişiye Allah’ın yolu ile ilgili bir soru sorulduğunda, onun doğrusunu söylemek zorunda olduğunu bile bile, siyaset bataklığında yürüyüpte ilmini ve amelini kaybetmeye götürecek seçeneği neden tercih etsin ki… zaten Allah dostu kişi, dünyayı(parayı, makamı, övgüyü…) red etmiş, yoksulluğa razı olmuştur. Ölmek onun için kurtuluştur. Hatta, bir kavuşmadır.  Tıpkı peygamber efendimizin dedesi gibi, o Kabe’nin yöneticisidirde aynı zamanda… Ebrehe, Kabeyi yerle bir edeceğim dediğinde, o kendisinin gaspettiği develerini geri almak için ondan istekte bulunmaktadır… O Ebrehe’ye der ki, Kabe’nin sahibi Allah’tır, orayı kendisi korur… Ben kendime ait malımı korumakla mükellefim…  Biz, dünyada yaşarken yalnızca kendimize ait olan ailemizi ve sahiplendiğimizi korumakla sınav derdindeyiz. Savaş, kıtlık, afet gibi tüm toplumu etkileyen sınavların sahibi Allah’tır. Ondan kurtaracak da, onu verip vermeyecek de Allah’tır. Biz üzerimize düşeni yapacağız. Yani Allah’ın ilmini öğreneceğiz ve onu tam manasıyla yaşayıp, yalnızca Allah’a kul olacağız.

“Ne olursan ol yine gel!” diyen Mevlana, siyasetin içinde değil, İslami yaşamın topluma örnek olarak yaşanması derdindedir. Biz vazifemizi yaparken ve bu yol üzerinde elimizden geleni yapıp çalışırken, Allah’ta bize ihtiyacımız olan refahın ve mutluluğun yolunu açacaktır. Rızkı veren o olduğuna göre, çalışıp ona güvenmek ve sırtımızı ona dayamak, gerçek bir akıllılık değil mi? Yoksa, iş ve rızık aramak için kendisini Allah gibi gören siyasetçilere dil döküp, torpille makam ve iş sahibi olmak için imanımıza leke sürmek olan günümüz tercihinde, bu yolu seçmeyenin aptallığı değildir.

Biz, Kur’ana ve Sünnete tabi bir yolda çalışmakla ve insanlara zulüm ederek kul hakkını çiğneyen yolları ve sebepleri reddetmek suretiyle ancak mutlu bir toplumu inşaa edebiliriz…. Bu yolu inşa etmek demek, her çalışma grubunda ki kişinin başkasına üstünlüğü ve fazla para alma yarışı ile değil, herkesin fıtratına uygun mesleklerle toplumu dini yaşam içinde ve Allah’ın razı olduğu bir toplum çizgisinde kararlı kılacak seviyede tutma gayretiyle olacaktır.   Bu refahlı toplumda herkes eşit yaşamak için kazançtan payını alacak, kötü yollar ve yanlış işlere kimse tevessül etmeyecektir. 

Bu sebeple, siyaset kendine çeki düzen vermeli, gelenekselleşmiş çirkin çizgisinden uzaklaşmalı, insanlar Allah rızası için yaşamak ve ülkesinde bunu yaşatmak için çaba göstermelidir. 

Saffet Kuramaz

( Siyaset Bir Kazanç Yolu Olmamalıdır başlıklı yazı safdeha tarafından 26.03.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.