Tarihi kirletenlerden kalmış olsa gerek çevreyi kirletenler de..


Bilmiyorum ki çevreyi ve tarihi nasıl temize çekeceğiz!

- Tarih özümüz sözümüz lakin öyle çok çelişkimiz var ki bazen içtiğimde huzur bulduğum kahvemi bile yudumlamayı unuttuğumu ve soğuttuğumu farkediyorum gözlerimi tarihin penceresine sabitlediğimde.

Geçenlerde bir nisan şarkısı gibi bir beste ilişti kulağıma, bahar tınısı gibi huzurlu, musiki.. Radyodan bir ses yükseldi ardından "al içindeki sandıkları, dök ortaya" diye..
Ve yine ardından "Nisan 1 de yaklaşıyor hazır olun millet şakalara" gibi ergen bir dilde cümle yapıştı kulağıma.

-Hay Allahım dedim..

Eklemem gereken raporlarımı bitirdikten sonra derin aldığım nefesimin ardından arama motorundan bilgisayarın tarih sayfalarına daldım hemen, aslında isterdim ki bir kütüphanede eski ansiklopedilerin sararan yapraklarında diri d'iri yüzüme bakan harfler ile tarihe şahit etmeyi gözlerimi. -lakin imkan meselesi yine-

Her neyse..

Efendim 1 Nisan diye yazdığımda " tarihçesi " adı altında birkaç sayfa döküldü ana sayfaya.

Bu rivayetlere göre ilki Takvim değişimi sonra Nisan balığı ile alakalı:



" Fransa devletinde 1564 senesine kadar yılın başlangıç günü 1 Nisandı. Fakat kral 4. CHARLES takvimi değiştirme kararı aldı. Bu kararla birlikte yılın başlangıç tarihi 1 Ocak yapıldı. 1 Ocak 1565 ile birlikte herkes birbiriyle kucaklaşırdı. Hediyeleştikten sonra birbirlerine mutlu yıllar dilerdi. Fakat 1Nisan geldiğinde bazı şakacılar eskiden olduğu gibi yine birbirlerine hediyeler verip mutlu yıllar dilerlerdi .Bu yaptıklarını ise gülmek için yaptıklarını söylemişlerdi. Böylece büyük-küçük demeden herkes 1 Nisanda birbirine şaka yapmıştır.

Literatürde ki “Nisan Balığı” kavramının da bu şakadan geldiği düşünülmektedir.

Fransa da Nisan ayının başında balık avı yasaktır. Çünkü bu dönem balıkların üreme mevsimidir. Şaka yapmayı seven balıkçılar avcıları kandırmak için ırmaklara çiroz ringa balıkları atmışlar ve atarken Nisan Balığı diye bağırmışlardır.
Bazıları ise Nisan balığı kavramını 1 Nisanın balık burcunu simgelemesi kabul etmiştir.

Bazıları bu şakaladıkları insanları Nisan aptalları olarak nitelendirdiler. Bu güne “Bütün Aptalların Günü” dediler.
Bu adetin İngiltere yayılması yaklaşık 2 yüzyıl sürmüştür. Daha sonrasında Amerika ile birlikte tüm dünyaya yayılmıştır.."


..falan diye devam eder ki dikkatimi çeken bu saçma sapan rivayetin dünyaya benimsetilip resmileştirme çabasının güya 2 yüz yıl uğraşılmış olması oldu.

-Hay Allah'ım dedim okuyunca yine hay(!)...


Oysa rahmetli dedem olsaydı bunu duyduğunda aynen -biz insanlar ne kadar da boşuz, "alın size boş bir uğraş" adı altında bir slogan dağıtılsaydı -kulaktan kulağa oyunu- ile bu adet 2 günde yayılırdı da işte ingiltere sanırım bu ince detayı unutarak kibarca uğraşmış- gibi bir cümle kurardı.


Son rivayete göre ise "1 Nisan Ve Müslümanlar" adı altında aynen şu bilgi var:


"Aynı zamanda 1 Nisanın farklı bir hikayesi bulunmaktadır. 15. yüzyılda Haçlı ordusu İspanya da bulunan Endülüs müslümanlarının son kalesini kuşatma altına alır. Bu kuşatmada kış ayı olması sayesinde kale korunabilmektedir.Haçlı ordusu komutanı durumu anlar ve taktik değiştirmeye karar verir. Komutanın yeni taktiği hilelerle doluydu. 31 Mart gecesinde kalenin önüne geçti ve bir eline hristiyanlığın dini kitabı İncil’i diğer eline ise Kuran-ı Kerim’i aldı. Ve bağırmaya başladı..”Şu iki kitap üzerine yemin olsun ki eğer kaleden çıkar ve ordumuza teslim olursanız size zarar vermeyeceğim.”

Müslümanlar zaten ellerinde imkan olmadığı için anlaşmayı kabul ettiler. Ertesi gün 1Nisan da Haçlı ordusu komutanı bütün müslümanların öldürülmesi için emir vermiştir.Müslümanlar ise dün verdiği sözü komutana hatırlattılar.

Komutanın sözü ise ” Ben size o sözü dün akşam için verdim” Ve orada bulunan tüm müslümanlar şehit edildi.

Bu olaydan sonra 1 Nisan müslümanlar arasında ” Hile Günü” olarak bilindi.
Malesefe Türkiyede de yaygınlaşmış bulunan bu günde yani binlerce müslümanın katledildiği günde 1Nisan lar bir şaka günü olarak bilinmektedir. Müslüman insanlardan bazıları 1 Nisan’ı kutlamaya modernleşme olarak olarak görmektedir. Ve birbirlerine şaka yapmaktadır.

Sonuç olarak 1 Nisan’ın önemi kültürlere göre değişmektedir.Hristiyan aleminin çoğunda ”Şaka Günü” olarak bilinen 1 Nisan, bazı müslümanlar tarafından ”Hile Günü” kabul edilmiştir."



Sol elimin hemen yanındaki kahveyi unutarak yine bir kaç dakika sessiz, ardından iki kez yine bu son rivayeti okuyarak olduğum yerde kaldığımı gelen bir çağrı alarmının sesiyle irkilerek farkettim.
Yine makinelerde arıza vardı, kul yapımı, beklentisi çok ama üretimi az makinelere kontrole gitmem gerekiyordu.

Aceleyle fırladım yerimden, aklımda sorular geçidi, kendi kendime:
-olmayacak şeyler bunlar, kim uydurdu kim uyarladı(!) neden takip ediyoruz avrupanın bu gibi saçmalıklarını(!) bizler yetmiyor muyuz kendimize ki binlerce kaydadeğer adet ve törelerimiz var -töre denilince hemen kötü olanlar düşünülmesin lütfen- diye diye devam ettim yine hayat telaşıma kaldığı yerden.

Evet o kadar çok örneği vardı ki bu şakaların, artık ölümler şaka gibi, tarih şaka ertesi!!

Kısa geçeceğim bu konuyu...
Gerçekten canımı yakan bir konu çünkü,
sadece bilmeyenler varsa alıntı şeklinde paylaştım 1 Nisanın tarihdeki revayetleriyle yerini.


Ne meraksız bir milletiz dedim sonra, bilip bilmeden kutladığımız ne çok kaybımız ve dahi ayıbımız var!!
Ardından;
kendimize, özümüze gelmemiz/gelebilmemiz nice nisanları huzurlu yaşamamız temennisi ile bir de duâ ekledim..


Sonra yine radyodaki müziğe verdim kulağımı birşey düşünmemek için çabalayarak "bir kedim bile yok diyordu" Sezen Aksu, gülümsedim sessizce, sustum penceremin önünde bir nisan çiçeğine konan vakitsiz bir arının bal arayan çabasını izleyerek..


Sonra bir alarm daha, hayat güzel ilaç vaktidir hadi dermanını yudumla dercesine..
Saatler 13:11'i gösteriyordu tarihse Nisan öncesi..


son olarak, eğer doğruysa o  rivayet (ki çok üzücü) şehitlerimizi de saygı ve hüzünlü bir dua ile anıyorum..


Z. Nâr
Nisan-öncesiydi2016

( 1 Nisanın Tarihi Şakası başlıklı yazı Nar-ı Çiçek tarafından 1.04.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.