Cennetten bir müjde gibiydi genç kızın yüreğindeki aşkın, gözlerine tel tel dökülen mahmuresi..
Maşuğun heves-i hasretiyle nasılda titremekteydi pamuk teni..Öyle bir letafet vardı ki süzülüşünde, aşığının kalbi dayanabilir miydi ,sevgiliyi böyle uzaktan görmeye..Kirpiklerinde ki minik damlalar, yarin gölgesine yansıdıkça, gökyüzü mahçup bir serzenişle bulutlara sitem etmekteydi..Ve sonra aşk dile geldi iki sevgili arasında semayı inleten bir muhabbet feryadı yayıldı..

Ah ayrılık ah mümkünsüz sevdamın civan delikanlısı! 
Perçeminde ki ter olaydım da süzüleydim yüzüne...
Sen bahar toprağıma düşen ilk cemre misin?
Kalbimi ısıtarak aşkın temmuz ateşine mi hazırlamaktasın?

Ey ruhumun gözlerime yansıyan o zarif nuru..Şimdi sen tenimde en kıvrak haliyle dans eden bir rakkase gibi terime karışıyorsun..Şu kır menekşelerinin üzerine düşen bir sabah çiği gibi, sensizlikle üşüyen yüreğim yıkanırken,,beni ümidin engin maviliklerine uçurmaktasın.

Aşkın, bir ipek böceği gibi ağını örmekte kalbime. 
Biliyorum ki kurtuluşu olmayan bu sarmalamaya direnecek gücüm yok...
Hatta direnmek istediğimde yok...Ki sıyrılıp gidi verse bile can, yar elinden ölüm, yumuşak bir dokunuş gibi yaklaşacak nefesime..Haydi bir zeytin dalına iliştir ve gönder güvercinlerin çığlığı ile inleyen yakarışlarını..Ben kırmızı bir gülün yaprağına düşen kan damlasıyım..
Bülbülün figanına gizliyorum bütün aşk şarkılarının bestesini..Hiç bir makama uymuyor dilimden dökülen sevgi sözcükleri. 

Notalara imkânsızın güftesini yazıyorum.
Ey sevgili!... Gönül penceremin güneşi bile kıskandıran ışığı…
Gecenin en ahenkli ışıltılarla gülümseyişime sızan yıldız…
Ey göz yaşım da ki billur pınarım! Adını inci gibi dilime dizdiğim her harfine bir mana işlediğim yar. Ateşim,külüm, bir kere görüp de resmini kalbime nakşettiğim gönül ödülüm…
Sokul hayalime.Minik bir serçenin kanadına yükle dualarımızı..

Ve masum bir kız çocuğunun düşlerine, al götür beni, zeytin ağaçlarının gölgesinde uyut..
Ya da bekle şu koskoca evrenin bir ucunda kader diye..
Gül suyundan bir göl oluşsun  yüreğim de ki…Aşkımın hazin hikayesi aksın mümkünsüz sevdaların çağlayan misali dertli gönüllerine.

Ey bana yasak, kaderime tuzak sevgili!
Aç bağrındaki ateş çemberini al içine beni.
Yansın sonsuza kadar şu aciz varlığım aşkının nar-ı hasretinde…

Şükran Gülcenaz AYDOĞAN
( Aşkın Genç Hali başlıklı yazı Şükran Aydoğan tarafından 16.04.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.