Üstünü yarım giymiş düşlerimiz sabahın ayazıda dondu
Kaç şafak bizi daha kızıl tanlar yalanı ile uyutacak şimdi


Gıcırdardı menteşeleri mekruh kapınının
Hemem,hemen her sabah o yaşlı karga öterdi uğursuzluğa
Yaşlı baykuşun geceden kalma çirkin ötüşüne ilave
Kara bir örtü gibi örtünürdü şafağımıza
Yöneldiğimiz her vuslat yarın 
Hicran olup kaldı acıya alışık dün kalan kursağımızda


Aslında hep ertesi kalan günüz
Dün  kalan bayat bir sızı
Düştükçe iliklerde janlayan zaman dilimi
Vudukça kemikleri yandıran yorgun bir ağrı
Katransı ağıtlarda yoğrulmuş iç yangını


Hangi yana dönse boyun büker düşlerimiz
Rüyalarımız kabüslarla cenk sahasında her daim
Kalbi onikiden darbe yemeye alışık hayallerimiz
Yitip giden ümitlerimizin teminatıdır belki

Belki siyahı seven bir kaderin başrol kurbanıyız
Belkide bir fırtınaya kapılan felaketzade
Düştükçe umudun suyuna
Çırpındıkça sürekli batan 
Karanlığa şevk öpücüğü konduracak
Doğmasını beklediğimiz
Kızıl şafakların kandırdığı koca can kırıklarıyız







M.Kılıçel
( Aslında Hep Ertesi Kalan Günüz başlıklı yazı M.Kılıçel tarafından 10.05.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.