Kamu kurumu veya özel
işletmeler tarafından gerek kapalı gerekse de açık alanlarda kamuya açık hizmet
vermek amacıyla yeni bir çalışma ya da tadilat yapıldığını görecek olsam dayanamayıp
duruyor ve “Engellilerle ilgili bir
düzenlemede yapılacak mı?” diye sorarım.
Genelde ise sorumun cevabı
evet olur. Aldığım yanıtın üzerine TS
9111 nolu engellilerle ilgili standartlara uygunluğunu sorduğumda da, “Siz kayıtsız olun tam sizlerin kullanımına
uygun olarak yapacağız” derler.
Bazen de yapılan
çalışmalarda sözde biz engellilerin kullanımı için yapılmış rampa, tuvalet,
asansör, hissedilebilir yol vb gibi düzenlemeleri görünce durup standartlara
uygun mu diye bakarak incelerim. Şu ana kadar incelediğim yerlerin yüzde 98’i
uygun değildi diyebilirim. Uygun olmadığını gördüğüm düzenlemelerin yapıldığı
an orada gördüğüm çalışanlara, ustalara ya da yetkililere, “Bizim kullanmamız için yaptığınız bu düzenleme standart dışı, bunu kullanmamız
mümkün değil” diyerek yapılması gereken uygulamayı izah etmeye çalışırım.
Bunu söylediğim kişi ister
kamu görevlisi olsun isterse özel işletme yetkilisi tamamının da yüzü hemen
asılır ve baştan savma şeklinde yanıtlar vermeye başlarlar. O asılan suratları
görseniz sanırsınız ki ben yapılan tüm düzenlemelere karşıyım, hepsinin
düşmanıyım, yapılan her şeye muhalefet olsun diye müdahale ediyorum.
Sözlerimi farklı şekilde
algılayarak suratları asılanlar bilmiyorlar ki dile getirdiğim ve olması
gerekeni söylediğim tüm düzenlemelere er veya geç kendilerinin de ihtiyacı
olacağıdır. İhtiyacı olmasını bir kenara bırakın kendilerinden hayrına bir şey
talep etmiyorum, sevabına sadaka istemiyorum… Onların yapmakla mükellef
oldukları kanunların engellilere tanıdığı yasal hakların yerine getirilmesini
istiyorum… Başka da bir şey istemiyorum…
Yıllardır dernek başkanlığı
yapmam nedeniyle yetkili-yetkisiz, engelli-engelsiz insanlar ile kamuoyu
tarafından yakından tanınan biriyim.
21 yıldır vermiş olduğum/uz
mücadelenin amacını bilmeyen kalmamıştır. Beni yakından şahsen tanıyanlar ve
yüz yüze hiç tanışmadan vermiş olduğum/uz mücadeleyi kamuoyunda yakından takip
edenler mücadelemi/zi/n gerçek amacını çok iyi bilir ve anlarlar.
Bilmeyenler için ya da bilip
de bilmemezliğe gelenler için bir kez daha açıklamak istiyorum. Benim ve arkadaşlarımın
vermiş olduğu mücadelenin tek amacı ve gayesi vardı. O da başta yaşadığımız ilimizin
her türlü mimari ve fiziki engellerden arındırılmış engelsiz bir Malatya olması
içindi. Daha sonrada engelsiz bir Türkiye ve engelsiz bir dünya yaratılması amacı
içindi.
Peki, yıllardır vermiş
olduğum/uz mücadele benim için neden bu kadar önemliydi? Neden gece gündüz
demeden, yaz kış demeden, sıcak soğuk demeden, yağmur çamur demeden bu konuda
koşturuyor ve çırpınıyordum? Bu sorunun cevabını belirtmeme gerek yok aslında,
çünkü bunun cevabını beni tanıyanlar ve görenler bilmektedir.
Engelsiz bir Malatya,
engelsiz bir Türkiye ve engelsiz bir dünya yaratılması amacıyla vermiş olduğum/uz
mücadeleyi her şeyden önce engelli bir vatandaş olarak ben kendi adıma veriyordum.
Çünkü 4 yaşından itibaren engelli bir insan olduğumdan dolayı yaşadığım
sorunların çözüme kavuşması ve her türlü engellerin ortadan kalktığı bir
Malatya, bir Türkiye ve bir dünyada yaşamak amacıyla mücadele vermekteyim.
Bunu sağlamak için de dernek
olarak 21 yıl süresince 1994 yılından 21 Mart 2015 tarihine kadar dernek çatısı
altında örgütlü bir şekilde verdiğim mücadeleyi sonlandırdıktan sonra gerek birey
olarak engelli aktivistlik yaparak, gerek Malatya Söz Gazetesi başta olmak
üzere internet haber siteleri ile edebiyat sitelerinde köşe yazarlığı yaparak ve
gerekse de kitap yazarlığı yaparak yine yaşadığım/ız sorunları dile getirmeye
gayret etmekteyim.
Yıllarca dernek olarak
vermiş olduğumuz mücadele esnasında dile getirmiş olduğumuz sorunlar ile çözüm
önerilerinde en ufak bir abartıya kaçmadan, kişisel sorun ve taleplere değinmeden,
yasaların vermiş olduğu haklarımızı dile getirip talep ettik. Yasaların bizlere,
engellilere tanıdığı hakların dışında herhangi bir talepte bulunmadık,
bulunmayı da hiç düşünmedik. Bunu ben ve benimle birlikte yönetimde bulunan
arkadaşlarım prensip edindiğimiz için yapmadık. Yapmadığımız gibi bunu yapmak
istesek de yapmamıza kişiliklerimiz elvermezdi zaten.
Dernek hayatımda prensip
olarak yaptığımızı şu anda ise köşe yazılarımda da dile getirdiğim tüm konu ve sorunlarda
en ufak bir abartıya kaçmadan, genel ve yerel sorunlarımızla alakalı
yetkili-yetkisiz kim olursa olsun hiç kimseyi karalamadan, çamur at izi kalsın
hesabı yapmadan, yıkıcı değil yapıcı şekilde eleştiri yaparak sorunlarımızı
dile getiriyorum.
Bu güne kadar yaşamış
olduğumuz yerel ve genel sorunlarla ilgili yazmış olduğum yazılarla ilgili kamu
kurum ve kuruluşları ve özel kuruluşlar tarafından en ufak bir olumsuz geri
dönüş olmadı. Bununla beraber en ufak bir tekzip eden kamu kurum ve kuruluşları
ile özel kuruluşlarda olmadı. Arada bir yazılarımın yayınlandığı basın
kuruluşlarına herhangi bir açıklama, tekzip vb gibi geri dönüş oldu mu diye
sorarım. Sorduğumda aldığım yanıt “Hayır”
olur.
Gerek sözlü olarak gerekse
de yazılarımda sorunlarımızla ilgili dile getirdiğim konularda en ufak bir
olumsuz geri dönüş, en ufak bir tekzip olmasına da imkân yok aslında. Çünkü
olumsuz bir dönüş olduğu takdirde onlara gerekirse noter huzurunda ispat etmeye
hazırım. Dile getirdiğim her sorunu yaşayan bir insanım ve sorunların çözümünü,
nasıl olması gerektiğini bildiğim gibi bu konularla alakalı yasal mevzuatları
da bilen biriyim. Bu nedenle dile getirdiğim sorunlarımızla ilgili çözüm üretme
mevkisinde bulunan yetkililer kim olursa olsun görevlerini yasalara uygun
olarak yapana kadar ve engelsiz bir Malatya, engelsiz bir Türkiye ve engelsiz
bir dünya yaratılana kadar dile getirmeye ve mücadele etmeye devam edeceğim. Kısacası
suratlarınızı asacağınıza kanunlardaki görevlerinizi eksiksiz ve hatasız yerine
getirin.