İnsanın doğumuyla başlayan fıtratındakileri keşfetmeye yönelik öğrenme ve onu pratik etmeye eğitim diyorum. Bu bir ihtiyaçtır. Araçları bilmek ve onları kullanmak gereklidir. Bu gereklilik yaşanılan her tecrübede kendini hissettirir. Toplumsal kurumlarda olabildiği gibi, sosyal ilişkilerde de keşfedilerek yaşamı kolaylaştıran mükemmel kazanımlar sağlar.


Eğitim alma isteği insan fıtratında mevcuttur. Bunun için nelere sahip olduğunu insan keşfetmek istemeli… Başkasının başarı veya becerileri onu bir maske altında başkasının hayatını yaşamaya yöneltmeden önce-ergenlik öncesi , doğal süreçte bu keşifleri en kısa sürede bitirerek olgunlaştırmalıdır. İnsan ölene kadar eğitime ihtiyaç duyar bu yüzden. Bazen öğretmen bazen talebe oluruz. Hem almayı hem vermeyi de bilmeliyiz kısacası. Bu dengeyi koruyan huzuru yakalar.


Her kişinin yetenekleri ve becerileri ölçüsünde kazanımları farklı olabilir veya maddesel imkânları da… Bu çerçevede eğitim için ortak bir metot belirlemek oldukça zordur. Devletin çok hassas bir politika içinde bu konuyu irdelemesi zaruridir. 


Ülkemiz bir sınav sahasıdır sanki. İlköğretimin son yılında başlayan maraton işe girene hatta işte yükselmelere kadar devam eder. Yukarıda açıkladığım nedenlerle ortak bir sistem gerçekleştirilmesi zor olduğu içinde haksızlıklara uğrayan kişiler olabilmektedir. İmkânlar devlet tarafından eşit seviyede tutulabilmeli ve kişinin kendisini keşfettiği en maksimum seviyede adalete dayanan sorulara yönelik sınav sistemleri geliştirilmelidir. 


Çocuk doğal olarak ilk eğitimini ailesinden almaktadır. Teknoloji ilerlerken ve sosyal hayata ve onu işleten kurallara yansırken, bunun gerisinde kalan anne ve babalar çocukları için önem arz eden yaşamın bu alanında hem sevgide hem ilgide ve hemde ruhsal gelişimin gerisinde kalmaktadırlar. 


Ev hanımı olan annelerin çocukları ilk bakışta şanslı gibi görünebilir. Çıplak gözle bakıldığında ancak, bu anneler evlendikten sonra gerek değişen dünya içinde gerekse evlendikten sonraki hayatında devrim yaşatan değişikler gösteren şartlara uyum sağlaması için alması gereken eğitimi alamazlar. Eşlerinden gerekli sevgi, anlayış gibi huzura yol açan davranışları görmediği içinde çocuğa karşı sanki ona bir yükmüş gibi zamanla ilgisizde kalabilmektedirler. Böylece çocuklar psikolojik sorunlar yaşayan anneler tarafından çok daha yanlış koşullar içinde eğitilebilirler. 


Ev hanımı anneler, gelişen teknolojiyi-internet, medya, yeni çağ aydınlarının basılmış kitapları gibi takip edecekler. Çocuğun gelişimi için ne tür eğitim gerekliyse vazife edinip bu işlerin peşinde olacaklardır. Her işte olduğu gibi sabırlı ve anlayış her an muhafaza edilmelidir de… 


Ancak ne yazıktır ki, çocuklar genellikle kırk- elli yıl öncesinin eğitimi ile yetişmiş büyükanne, anneanne veya eğitimsiz hanımların yanında ilk beş altı yılını geçirmektedirler. Çocuğun sevgiye ihtiyaç duyduğu bu yıllar, her şeyi elde eden şımarık ve yanlış bir eğitim sürecini artırmaktadır. Birde kentlerin taş binaları arasında toprağa ayağı değmeyen, koşmayan, bisiklet kullanamayan zehirli plastik oyuncaklar içinde zamnalarını mecburi bu oyunları alışkanlık edinerek geçirmektedirler.


Günümüzde üniversitelerde, belediyelerde ve benzeri kurumlarda çocuk yetiştirici kursları açılmaktadır. Bu iyiye giden bir açılımdır. Ancak yinede küçük yaştaki çocukları kurallarla yetiştirmek dışında sevgiyi verecek sabırlı yetiştiricilere ihtiyaç duyulmaktadır. Toplum sevgiyi bulma konusunda her yaş grubunda aksaklık yaşamaktadır. Buda nesilleri ruhsuz ve robotik iş bilir-mekanik çerçevede yetiştirilmeye yöneltmektedir. 


Bu dönemi-yedi yaşına kadar geçen dönem-geçen çocuk, okula başladığında daha da baskı altında, oyuncaklardan uzak çok sorumluluk almaktadır. Çocuğa büyümüş gözüyle bakan aile ondan istedikleri beklentileri artırmaktadır. Sınavlar ve başaracaksın mesajı, sevgiden yoksun kalmış çocukları birde maddesel imkânsızlıklarda varsa, sorunlu çocuklar haline getirerek, evden kaçan, kötü yola düşen, köprü altında yaşayan, kötü insanların kötü emellerinde çalışan bedava işçiler haline dönüştürülmektedirler.


Günümüzde çocukların eğitim sorunları bu yüzden oldukça fazladır. Büyüdükçe de etkisini ve şiddetini de giderek artırmaktadır. Gerek ebeveynler gerekse maddesel kazancı ön plana çıkaran eğitimciler, çocukların iyi bir eğitim sürecinde yetiştirilmesi için gereken sabır ve sevgiyi görmezden gelmektedirler. Devlet ne kadar tedbir alsa da eğitim ortamlarında çocuk kötü alışkanlıklara yönelecek kahvehane, internet kafe ve benzeri yerlerde sigara, içki ve uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklara yönelerek bu acınası boşluklar ile yaşamını acınası bir döneml doldurmaktadır. 


Çözüm noktasında eğitici sabırlı, adaletli, kendini yetiştiren, kendi problemlerini göz ardı eden ve eğitimden başka işle uğraşmayan kişilerden birisi olmalıdır. Ebeveynler ise çocukları ile her an ilgilenerek ondaki değişikleri görebilmelidir. Gerekli olan güveni vererek, şefkat ve sevgilerini göstererek, her an yanlarında olduğunu hissettirerek güvenlerini kazabilmelidirler. Sorun durumunda onları suçlamak yerine, nedenlerini araştırarak bir daha yaşanmaması yönünde kesin ve etkileyici tedbirler almalıdırlar. Kesinlikle para gibi gerekli olan maddesel objeleri eğitim amaçlı bir araç gibi kullanmamalıdırlar. Yine başka çocuklarla kıyaslayarak onur ve gururunu zedeleyecek baskıları eğitim aracı yapmamalıdırlar.


Her çocuğun bir aile içine verilmiş bir emanet olduğu hiçbir zaman unutulmamalıdır. Aileler emanet alınmış ve varlığı istenmiş çocukları dört dörtlük yetiştirilmeye elden geldiği kadar gayret edilerek, eğitimini en güzel bir şekilde tamamlamaları sağlanmalıdır. Çocuğa sahiplenmede, emanet şeklinde bir ilgi benimsenmelidir. 


Çalışan hanımlara “ Çocuğunuzun eğitimi için siz çalışmayın, evde oturun… Kariyer yapmak olur mu?” demek veya ev hanımlarına “ Kendinizi eğitin, bunun için ne gerekiyorsa elinizden geleni yapın.” demek elbette çözüm değildir. Ancak, illaki çözülmesi gereken büyük bir sorundur. 


Çözüm bazında çalışan hanımlar için;


Mesaileri erkeklere göre daha kısa olmalı,

Çalıştıkları kurumda kreşler zorunluluk haline getirilmeli,

Çay arası gibi çocuklarını görme araları düzenlenmeli,

Kreşlerdeki eğiticiler psikiyatri ve pedagoji dalında eğitim almış üniversite mezunu uzman kişilerden oluşmalı,

Eğiticiler ve ebeveynler arasında sağlam bir bağın kurulmasını sağlayacak yaş günü, piknik vb. paylaşımları teşvik edilmeli,

Devlet her çocuk başına çalışan ailelere kayda değer eğitim yardımı yapmalıdır. (Bu destek sadece özel okullara giden çocuklar için yapılmakta ve özel kurumları destek mahiyetindedir.)


Ev hanımları içinde;


Eğitim düzeyine uygun teknolojik gelişmelere paralel eğitim kursları verilmeli,

Hafta içi programı olarak cüzi bir ücret karşılığı günlük gezi, piknik, eğitici sohbetler düzenlenmeli,

Devlet veya belediye tarafından aile psikolojisi merkezleri kurularak her ev hanımının ne tür şeylere ilgi duyduğu, hayattan neler beklediği, vb. mutluluk yollarının ne olabileceği konularında istatistiklerin belli dönemlerde yapılarak çocuğun maksimum faydalanacağı anne izlenmelidir,

En az 6 ayda bir aile ve çocuğun bir arada olabileceği ve hafta sonlarına denk gelen genel bir test yapılmalıdır,

Kadın ev hanımı bile olsa, çocuğun kreşe gitmesi desteklenmelidir.


Çalışan erkeklerde ise; iş ortamında aile içi problemlerini çözebilmek için en az 6 ayda bir belli testlerden geçirilmelidir ve bu testler psikoloji merkezine gönderilerek, kendisi için gerekli önerileri rapor edilmelidir.


Genel olarak evlenecek gençlere evlilik konusunda eğitimin verilmesi, evlilik cüzdanı gibi zorunlu hale getirilmelidir. Bu eğitimin ciddi olması açısından sınavla geçme şartı aranmalı ve bu testi geçemeyenlere evlilik izni verilmemelidir. Bu eğitim sırasında evlenecek çocukların anne ve babalarına da çeşitli tavsiyelerde bulunmalı. Gelenek haline gelmiş gelin-kaynana eziyetini bitirilmelidir. 


Artık ister mecburiyetten isterse gönüllü olsun, kadınların çalışma hayatına girmesi olağan hale gelmiştir. Bu gerçeği erkekler kabullenmelidir. Çocuk yetiştirirken bu gerçeğin kabul edilmesi esas olmalıdır. Erkeğinde ev içinde her işi yapabileceği becerileri kazanması yönünde aileler çocuklarına katkıda bulunulmalıdır. şu prensip desteklenmelidir “Hayat müşterek ve oyun iki kişiliktir. Çocuklarda bu oyuna lüks katmaktadırlar.”


Sağlıklı bir toplum, çekirdek ailelerden oluşur. Güzel bir Türkiye temennisi ile… 


Her yazdığınız yorum ve görüş bu yazıya Türkiye’ye katkıda bulunacaktır. 

Yorumlarınızı bekleyeceğim… 


Saygıyla!


Saffet Kuramaz

( Eğitim Üzerine Tespitler başlıklı yazı safdeha tarafından 21.08.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.