Şemsiye tutturursun keşmekeş duygularına
Oysa buluttan ayrıldığı
zaman dökülür sessizce
gözyaşları
Toprak ana kokar, koynuna kıvrılmış en
siyah muskasıyla
Rüzgar sıkıca kapattırır pencerelerini,
Korkarsın pembe düşlerinin tozlanmasından
Bir duyabilsen çıkmaz
sokaklarda aklını yitirmiş,
Sarı saçlı
çocukların ümmi ıslığını
Mevsim diyorum, mevsim
Hani çok üşüdüğün veyahut bunalttığı güneşin omuzlarından inmeyip
Cemrenin üç defa düştüğüne kanaat getirip,
Gözlerini
yeşilin her tonuyla
gülümseten bahar
Ya da anam babam hesabı sarılığa yakalanmış,
İçli bir keman sesinde ciğerlerinden öksüren eylül
Beşincisinden habersiz,
çiçekli eteğinden uçurttuğun uçurtmalarla
İyileştiğini z
annederek kırk derece ateşte yanan bebeklerin
En afilli masallar eşliğinde uyukla
Benim gönderildiğim coğrafyada,
Un çuvalına batırılmış saçlar okşanmadan sevilir
Ekmek buğusu ile zeytin kokusunun kucaklaşması gibidir
aşkKanatları kınalanmış güvercinler bilir
mavinin de bir renk olduğunu
Gökkuşağının soluklanmadığı beşinci mevsimlere,
Yağmur taneleri mızmızlanarak bakar
Bizim buralarda esmer tenleriyle küfreden
insanların,
Tükrüğü yere düşmeden donar
Baharı biliyorsun ya,
Sonrasında cemrenin
denizle öpüşerek martılara yol vermesini
Tetiğin kurşun sesine olan sevdasını da bil
Namlunun üşüyüp, titremesini de
Vuruşa vuruşa kazanılan kavgaların helal
kırmızısına da ver hakkını
Gönüle
aşk haber vererek düşse keşke,
Keşke başını çevirdiğin vakit
Evsiz barksız
sokak kedileri pembeleşen yüzleriyle yakalanmasa
Gözbebeğinin ışıltılı yalanlarına
Şimdi gidebilirsin,
Yüksek topuklarının çiğnediği kaldırımlara düşürerek rujlu tebessümlerini
Anlamadığım dilde şarkılar söyletmelisin
sokak çalgıcılarına
Ve hatta anason kokmalı bu
gece şehrinin bütün
çiçekleri,
Çiçekli eteğini her savurduğunda
Bilmediğin tek şey var,
Ben her seferinde yeniden ölüyorum
Yaralamak için her vurduğunda
yirmiikiağustosikibinonaltı
uytun ..........