Sonuca Odağa Kapalı Suçlama
İnsan bilmediği tahmin edemeyeceği karışamadığı bir suçtan dolayı
sorumlu tutulabilir miydi? Sorumlu tutmuşlardı, dolaylı yollarla tanışmış
olması sanki ona bu hakkı veriyormuş gibi suçlu bulmuşlardı. Neyin içinde neye
karıştığını bilmeden, iki gün olmuş odasında aç susuz konuşmadan ölmekte olan,
son nefesini bekleyen bir ceset gibi düşünmeye anlamaya çalışıyordu. Kapalıydı
tüm kapılar, kapatmışlardı suratına bir bir. Anlatmak isterken, dinlemiyorlardı.
Soğuk bir taştan ibarettiler, his duygu anlam manaları olmayan taştan daha
katıydılar. Oysa bu dünya kâinat bile ölene, yeni bir kapı açıyordu, sonsuz bir
hayatla, bilinçli olarak yaptıklarından dolayı hesaba çekmek için fırsat
sunuyordu. Onların bunu bilmemesi dünyanın da bu halde olmadığı, yaşamında böylesine
acımasız olmadığını anlatmalıydı. Ama nasıl?
İşte böylesine bir çıkmazın içinde iki gün olmuş hala bir ceset gibi
sadece nefes alarak, hiçbir hayati bağa dokunmadan anlama çıkmaya çalışıyordu. Aslında
düşmek, çıkmak içindir biliyordu ama onlar bilmiyordu… Kahramanımız Suat, bir
danışmanlık şirketinde yatırım yapanlar için danışmanlık yaparak, gelen
müşterilere kazançları için daha iyi olabilecek yatırımlar için yön veriyor, onlara
yeni imkânlar sunuyordu. Yani borçla batık durumda olmayanlara batmış durumda
bir şirketin kurtulması için pekte yasal olmayan yasal olan ama yasal olmayan
bir portföy-Para çantası da diyebildiğimiz anlamda- sunarak yardımcı olarak,
yeni projeler olanakları sunarak batmalarını yani batmayanı batmış göstererek
önlüyor, düzlüğe çıkmalarını sağlıyordu. Oysa şimdi kendi elinde olmadan
bilmediği karışmadığı bir olay yüzünden, batmasına göz yumuyorlardı. O
insanların hayatlarını yatırımlarını iyileştirmeleri için gece gündüz çalışarak,
çalıştığı şirketin müşterilerine memnuniyet sunarak, şirketin büyümesine
katkıda bulunuyordu. En son yardımcı olduğu yeni yatırımlar sunduğu
müşterisinin oğlu, bilgisayarındaki kayıtlı müşterilerin borçlarını ödeme süre
ve tutarlarını gelecekte nasıl yol izleyerek düzlüğe çıkacakları, adresleri,
inandırıcı olsun diye batmamakta olan şirketlerin, nasıl batırılacağına yön
veren dokümanları kopyalayarak ele geçirmiş, hatırı sayılır bir mafya babasının
bilgilerini alarak medyaya ya sunmuştu. Oysa bilgisayara giriş şifreleri günlük
şirket tarafından değiştirilerek, mesai saatinde çalışanlara verilir ve her
saat başı değiştirilirdi. Yine o gün hatırı sayılır son müşterisi ile
çalışırken bilgisayarı kapatmış, yanında ki müşterinin oğlu olacak zat, izin
isteyerek lavaboya gitmesi gerektiğini söyleyerek, onlardan önce büroyu terk etmişti.
Suat her gün çıkışta kartını okutarak kapıyı kapatmak üzere idi ki telefonu çaldı,
arayan ise yeni bir müşteri Kemal bey
-Suat Bey telefonunuzu Serhat beyden aldım, ben Haydar Sönmez Holdingin
patronu, güç veren Holdingin sahibi olan Serhat beyden.
Suat
-Tamam, şimdi hatırladım, buyurun nasıl yardımcı olabilirim size?
-Şirketimizin geleceği hakkında, sizden bilgi almak için randevu almak
istiyorum.
Suat saate baktı mesainin bitmesine beş dakika vardı.
-Mesai bitmek üzere bugün görüşmemiz mümkün değil, isterseniz yarın
ofisime buyurun görüşelim.
Haydar
-Hayır, öyle olmaz siz akşam saat sekiz gibi hazırlıklı olun, şoförüm
sizi evden alacaktır.
Suat kararlı bir ses tonu ile.
-Ben eve iş götürmüyor ve mesaiden sonra, iş konusunda danışmanlık
yapmıyorum Haydar bey.
-Biliyorum Suat Bey, her şeyin bir ilki vardır…
Konuşmayı yürüyerek yaparken, ofisin kapısını kapatmayı unutarak
ofisten çıktılar. İşte ne oldu ise bu mesainin bitmesine, beş dakika kala, bu telefon konuşması arasında lavabodan çıkan
müşterisinin oğlu tarafından bilgi ve haberi olmadan, bilgisayarını kapatmasına
ve şifresinin geçersiz olmasına rağmen bu işi yapan ve bilgileri medyaya
sızdıran ismi Ruşen olan müşterisinin oğlunun yapmış olduğu hırsızlıktan dolayı
sorumlu tutulmuştu. Karısı ve çocukları kaçırılmış, bu olayla ilgili aramadığı
hiç kimse kalmamış ve her bir kapı, teker teker suratına halini anlatmadan
kapanmıştı.
Oysa en son aradığı ona milyon dolarlar kazandırdığı hatırı sayılır
Gürkan beyle villasında konuşurken ona.
-Gürkan Bey, beni tanırsınız, sizin için milyon dolarlar kazandırdım ve
bu milyon dolarlarınıza hiçbir zaman göz dikmedim, eğer dikmiş olsaydım size
kazandırmadan önce yüzde ellisini sizde biliyorsunuz komisyon olarak alırdım. Ben
Kamil Babayı tanımam ama o beni sizin aracılığınızla tanımış ve sizin ricacı
olmanızla onun şirketini batık şirket göstererek, hisselerinin değerini düşürerek,
yeniden başka bir paravan şirket kurarak satın almış, tekrar kendisine iade etmiştik,
büyük kazançlarla sattığı hisseleri çok ucuza düşmesi ile tekrar eline
geçmesine fırsat vermiştim. Daha önceden medyaya, bu holding iflas ediyor
haberini ben yayarak, hatırı sayılır medya patronlarını çevirdiğimiz işlerden
habersiz oldukları için, onlarında yardımı ile bu yalan haberle hisselerin
satışını düşürerek, yeniden almış ve daha sonrasında, iflasa gerek olmadığın
yetkili makamlara bildirmiştim. Eğer ona karşı bir yanlışım olsaydı o zaman yapardım.
Şimdi bana açık olan tüm kapıları kapattınız ve ortada benim gibi hiç suçu
olmayan, karım ve çocuklarımın kaçırılması ile onlarda suçlu durumdaymış gibi
muamele gördüler. Bana bunu açıklaya bilir misiniz?
-Suat’ım biliyorsun böylesi bir durumda, size bunu izah edecek bir söz
ve açılacak bir kapının olduğunu sanmıyorum.
Suat kızgın bir ifade içinde.
-Bunu söylerken sizler kendinizde misiniz? Ne demek açık bir kapı yok,
üstelik hiç suçumuz olmamasına rağmen! Bun söylerken insan olmadığınızı mı bana
söylemek istiyorsunuz?
Gürkan Bey sinirlenerek ama gülerek
-Ha şunu bileydin, bu insanlar bu şirkete gelen insanlar böyle insanlar
Suat’ım, anlamazlar ama anlaşılmakta isterler, çare kapısını kapatırlar ama
sıkışınca, çare kapısının tüm kapıları kendilerine açılsın isterler.
-Ama bu nasıl nasıl olabilir? Bunu açıklayacak bir kelime yok bu dünya üzerinde!
Taş olsa anlayacağım cansız ama taş, ama bun…
Hırsla ceketini kanepenin üzerinde alarak villayı terk etti.
Mehmet Aluç-Kul Mehmet
Arkası yarın veya dahada arkası ertesi gün inşaAllah...