Yılların bana zalim davrandığı gibi, zaman sana da acımamış sevgili köpek “Topak”. Malkara’ya gelipte dostlarla birlikte olmak kadar, seni de dimdik karşımda görmek beni oldukça memnun etti. Kıbrıs’ta görev yaptığımız zamanlarda, benim de bir av köpeğim vardı. Ona “Karabaş” adını koymuştuk, senin gibi o da küçük bir yavruyken gelmişti evimize, annesi bir trafik kazasında ölmüştü. Çocuğum gibi bakmıştım ona, bir de kedim vardı “Mutlu” yaramaz mı, yaramaz evin sahibi kendi sanırdı, ikinci dereceden vatandaş muamelesi yapardı, zavallı köpeğime. Gülüyorum hala o hallerini düşündükçe, hatta deterjan kolilerinden yuva yapmıştım hiç üşenmeyip. İkisini de ayırmazdım, sevgileri birdi benim için.

Hatırlıyorum da bir gün inanılmaz bir fırtına çıkmıştı, gök gürlüyor, şimşekler çakıyordu, üstüne üstlük elektrikler de gitmişti, mum yakıp yanlarına koşmuştuk eşimle beraber, korkmuşlardı afacanlarımız. Kedicik yatağından kalkıp Karabaşın yanına sokuluverdi, inanamıyorduk gözlerimize iki ezeli düşman koyun, koyuna yatıyordu. Köpeğim patisini kedinin omzuna atmış sakinleştiriyordu arkadaşını, evimizin neşeleriydi onlar. 

Sol arka ayağını dışa doğru atardı Karabaş. O yüzden yandan çarklı derdik. Köye gezintiye çıktığımızda kendinden büyük köpekleri görünce çaktırmadan arkamıza saklanırdı. Bizi koruyacak diye beklerken, biz siper olurduk yandan çarklıya. 

“Topak” küçücük gövdene rağmen korkusuz bir köpeksin, seninle ne kadar gurur duysalar az olur.Biliyorum elimde olmadan mukayese ediyorum aradan çok yıllar geçmesine rağmen. Bir de durmuş seninle sohbet ediyorum, bir çok insanın da garip karşılayacağını biliyorum, lâkin en iyi sen anlarsın beni. Eşim göreve giderken ona emanet ederdi, o gece kapımın önünden hiç ayrılmazdı, bakma köpeklerden tırstığına emanete sahip çıkardı ve benim gurbet ellerde, eşimden sonra tek dayanağımdı. 

Bu arada ilk çocuğuma hamile kalınca, kedimizi iyi bakılacağını düşündüğümüz ellere emanet ettik. Ayrılmak ise oldukça zordu. Yağmurlu bir günde gelen hediyeydi bana, elektrikli ısıtıcının önünde fare gibi ıslanmış kucağımda yatıyordu. Onu sakinleştirmek için yavaş yavaş okşayışımdan olan memnuniyetiyle, mırım mırım sesler çıkarıyordu.

İşte böyle, köpeğimden ayrılışım daha da yürekler acısı; uzun süre ortalarda yoktu, kendi kendime nerelerde deyip kızıyordum. Bir gün yaralanmış bir vaziyette çıka geldi, saldırıya uğramış, ne yapabilirdim? İlk düşüncem önce karnını doyurmaktı, çok zayıflamıştı, bacağı koptu kopacak, bir sargı beziyle üstü sarılmıştı. Su vermek istedim, korktu, içmedi. Endişelendim, kuduz olan hayvanların tepkilerinden birisiydi sonra ateş aldım elime acaba yine korkacak mı derken, yandan çarklı yine korkuyor, inanılmaz derecede üzülüyorum. Yorgun, bitkin düşmüş olmasına rağmen son bir gayretle ayağa kalktı, veda eder gibi son bir kez gözlerime baktı, sadece gözyaşlarıyla gitme diyebildim. Hiç ses çıkarmadan uzaklaşıp gitti. Sonrasını ne sen sor ne ben anlatayım Topak. İnsan yıllar geçmesine rağmen unutmuyor acısını. Bir daha hiçbir zaman ne köpeğim ne de kedim oldu. Kızım çok istediği için bir muhabbet kuşumuz oldu. Onun sonu da hüsran, tövbeliyim artık. Biliyorum laftan lafa geçiyorum ama, evi yurdu olmayan sokak köpekleri, senin kadar şanslı değiller biliyor musun? İnanılmaz derecede şiddet görüyorlar. Üzülüyorum bu durumlarına, yolda izde karşılaşıyoruz beni görünce yolunu bile değiştirenler var. Sanırım hayvanlardan korkan insanlar gibi, bizlerden de onlar korkuyor. 

Sahi aklıma gelmişken söyleyeyim, ama sakın şımarma Fatmagül annem senin için doğal kapı zili diyor, hiç yanlış alarm vermiyormuşsun. Sen iyi bir arkadaşsın, gelen misafirleri haber verirken bir yandan da zarar vermek için yaklaşana gözdağı vermeyi de ihmal etmiyor, bekçilik görevini de ilerlemiş yaşına rağmen hakkıyla yapıyorsun. İyi ki varsın sadık dost, iyi ki varsın.

H.Çiğdem Deniz.
( Sadık Dostlar başlıklı yazı çitlembik tarafından 24.10.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.