sonuçsuzluk  ile ilgili görsel sonucu

   Büyük bir hırsla evin kapısını açtı içeriye aynı hırsla girdi ve kapıyı kapattı. Kapı kırılacak gibi apartman dairesi yıkılacak gibiydi içeriye girdiğinde sesin şiddeti ile dışarı çıkan komşular, kendi aralarında kızgın kızgın konuşmalarını hiç duymadı. Ev darmadağınıktı, lavaboya yöneldi, elini yüzünü yıkacaktı, bir duş almaya karar verdi, ayıkması gerekiyordu, anlamayanlara aynı dil ile anlatması yaşatması gerekiyordu. Birden aklına enfes bir fikir geldi. Gülümsedi türkü söylemeye başladı ve duşun altına girdi. Duştan çıkarken bir kelebek gibi uçuyordu, kurulandı, gecelik elbiselerini giydi, elini telefona uzattı. Nurettin’i arayacaktı, yıllardır birbirini seven iki arkadaştılar. Üniversiteden sonra kendisi bu işi bulmuş, Nurettin ise bilgisayar yazılımı üzerine bir şirkete girmişti. Şimdi ona çok ihtiyacı vardı. Telefon numarasını çevirdi, telefon çalındı. Telefonu açan Nurettin sevinç içerisinde.

-Maşallah yenimi aklına geldim hayırsız.

-Öyle söyleme kardeşim, hem sende hiç aramıyorsun, biliyorsun yoğunsun. Sana çok ihtiyacım var bütün dünya işlerini at bir kenara sendeki tüm program cd al gel hem de çabuk…

-Hayırdır ne oldu?

-Gelince anlatırım, bak hala konuşuyor benimle, kapat ve hemen gel.

Telefonu kapattı. İki gündür ağzına bir lokma koymamıştı, telefon ederek hazır yemek siparişi verdi. Odaya baktı çok dağınıktı, kalktı yine türkü söyleyerek dağınıklığı topladı. Kendi kendinde

-Siz bittiniz yandınız, dinsizin hakkından imansız gelir hey hey hey… Ben bunu daha önce neden düşünmedim hay akılsız kafam.

Kapı çalındı yemek siparişi gelmişti. Siparişi aldı parasını ödedi, geçti masanın başına afiyetle yemeğini yemeye başladı. Bir taraftan da Ferdi Tayfur’un bana gerçekleri söyle şarkısı çalıyordu radyoda, şenini kıstı kendince yeniden besteleyerek söylemeye başladı.

Bir derdim yoktu benim

Derdi bana siz itelediniz

Ben gerçekleri söyledim

Beni hiç duymadınız bir türlü

Anlamadım ben sizi anlayamadım

Ne türlü anlayışınız var sizin

Hep çatık kaşlarınız içten değil bakışlarınız

Size güldü bu gözlerim siz gülmediniz

 Bana zehir gibi geldi sözleriniz

 Beni öldürüyordu sözleriniz

Size gerçekleri yutturacağım

Burnunuzdan fitil fitil getireceğim

Derken kapının zili çaldı. Gelen Nurettindi, gülümseyerek kapıyı açtı, kocaman kocaman sarıldılar. Nurettin

-Hayırdır kardeşim, seni kederli göreceğimi sandım, oysa çok neşelisin?

-Haklısın kardeşim iki gün önce sanki ölüydüm ama aklıma sen dostum gelince canlandım kardeşim benim…

-Ne diyeceğimi bilmiyorum, seni dinliyorum.

-Şöyle bir soluklan, uzun saatler boyunca beraber olacağız,  Gülten’den izin aldın değil mi. Ah kusura bakma seni ararken onu soramadım hatta konuşamadım şimdi yanlış anlayacak beni.

-Dur telaşlanma, seni bilmez mi Nurten yarın ararsın, sen şimdi beni neden elimdeki bu CD’lerle çağırdın, yoksa sana sitemi kuracağım.

-Yok, yok, ben şu çayı demleyim hemen geliyorum.

Mutfağa geçti çayı demledi, bardakları tepsiye koyarak salona girdi. Karşılıklı değil yan yana oturarak konuşmaya başladılar. Suat başından geçenleri anlattı, anlatırken hala tir titr titriyor adeta yaşıyordu. Sözünü bitirdi. Bardaklara çayı döktü.

-İşte kardeşim durum bundan ibaret.

Nurettin hay aklım, oğlum beni de kendine benzettin, ben demiyorum ki Süheyla yenge ve çocuklar… Hay aksi demek onları da kaçırdılar, çok üzüldüm. Şimdi benden ne istiyorsun söyle kardeşim.

-Senden bendeki o şirketlerin bilgileri ile hesaplarına ulaşmamı sağlayacaksın.

-Ama Suat ‘çığım bu!

-Âmâsı maması yok, bana ne yap et bu programı yaz kur ben şirkete gidince onların hesabına girerek iki üç gün içinde, iki üç gün diyorum ve diyorum bu zamana kadar eşime ve çocuklarıma hemen bir şeyler yapmadan hesaplarındaki paraları başka bir hesaba transfer edelim, iflasın eşiğine düşerken yine bana koşsunlar ve bende onlara yardımı anlatayım çaresizliği yaşatayım, sonunda hapis yatmakta olsa bana bunu hazırla kardeşim.

Nurettin düşündü taşındı.

-Dur ben Amerika da ki bizim Rüstem’i arayayım, oda benim gibi yazılım uzmanı, sürücüleri oradan seçelim buradan işlem yapalım, bize bu konuda yardımcı olur, sen merak etme kardeşim canım kardeşim iş bende, sen kaç gündür uykusuzsun, geç uzan yat ben sen uyanana kadar dediklerini hazırlamış olurum.

Mehmet Aluç-Kul Mehmet

( Sonuca Odağa Kapalı Suçlama-2. Bölüm. başlıklı yazı kul mehmet tarafından 25.10.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.