SARIKAMIŞ 

(MEKTUBU )

Anam bu mektubumu sana Sarıkamış Allahü ekber dağından yazıyorum.
Bir kaç saat öncede bazı beyitler yazmıştım, mektubumun zarfında o beyitleri de bulacaksın
Götür bu yazdıklarımı muhtar emmiye okuttur anam.
Canım anam, Mektubuma başlamadan önce baki selam eder o tezek kokulu nasırlı ellerinden hürmetle öperim
Bir bilsen nasıl özledim sizleri sen de gardaşlarım da inan burnumda tütüyorsunuz, burada arkadaşlarım ile sizleri yad edince burnumun direği sızlıyor sanki ciğerlerime kor düşüyor be güzel anam.
Mektubuma başlarken,tırnaklarım dondu, üstünde parmaklarımın izi! 
Bir baktım! Kim varsa yanımda, sararmış, donuk benzi.
Özledim be ana! Ahh ah, şimdi o sıcacık tarhanandan yudum yudum içseydim.
Hani sana sormuştum ya, dedem ve babam, onlar nereye gitti diye. Sen de; "biz rahat uyuyalım diye Çanakkale'ye Sakarya'ya gitti" demiştin. O zaman nasılda, anlayamadım ,neden gittiklerini. Hatta kendi kendime; "baba niye bu kadar uzaklara gittin ki" diye hep söylerdim. Sen, kapının önünde dursanda ,biz yine rahat uyurduk, ben de seni bu kadar özlemezdim. Her gün, ne zaman gelir diye sormaz , beklemezdim. Komşumuz Fadime teyzenin oğlu vardı ya hani,osman yetim osman onunda babası yoktu, hatta okul arkaşım Nuri, onun babası da yoktu.neden çocuklar hep yetim babaları Nerdeler diye sorduğum zaman; onların babalarıda Çanakkale'ye çalışmaya gittiler derdin.
Köydeki tüm amcaların Çanakkale'de olduğunu söylerdin Çanakkalde çokmu iş vardı da herkes ora gitti Şimdi kendi kendime düşündüm, köydeki herkesin neden Çanakkale'ye gittiğini ama şimdi anladım anam! Dedemin ve babamın neden gelmediğini. Sen hâlâ onları bekliyorsun umutla ve şimdi birde beni, Sarıkamışa giden oğlunu . Biliyorum küçük kardeşime "abin sarıkamışa çalışmaya gitti" diyeceksin. Onuda büyütüp vatana göndereceksin. Sen anasın ! Sen Vatansın ! 
‘’Benim yarim Vatan, benim yavrum Bayrak" deyip karatoprakları bağrına basan anamsın , sen ki benim en kutsalım, Anadolumsun
Ben o Anadolu'nun Allahü Ekber dağında, bebeler rahat uyusun diye ve birde sen anam, anadolum yatağında rahat uyu diye gönderdiğin yerdeyim.
Sen başını koyup yastığa rahat uyu anam! Evladınla gurur duy. Yediğin ekmek, içtiğin su ,içerken içine sinsin...
Muktubu okurken ağlarsan, menekşe gözlerini melekler silsin. 
Anam! Ellerim titriyor, ayaklarım üşüdü biraz,
Allahü Ekber dağından toz kaldırdı poyraz.
Anam biliyorum ne desem boş. Dedemden, babamdan artık ümidini kes.
Şöyle bir baktım da sağıma soluma, bizim damlarda tutan buza benziyor herkes .
Ordulu Rıza, Antepli Salih, Denizlili Hüseyin herkes mektup yaziyor iki büklüm.
Artık çam kokmuyor dağlarda, ağaçlar, taşlar,mantarlaştı, burnumun dibinde ölüm. 
Anam satırlarıma son verirken hürmetle ellerinden öperim.
Unutmadan bir selamım var, hani komşumuzun kızı vardı ya İklim?
Ona cok selamımı söyle. "Bayrakmış benim yarim, vatanmış sevgilim... 

-----------------------------------------


SARIKAMIŞ DESTANI

(-BEYiT )

Anam sana derdimi beyitlerimle yazdım 
Burnumun ucu dondu sanki sonumu sezdim

Ne gün doğdu ne güneş ayağım bastığımda 
İki damla yaş düşse yaş donar yastığımda 

Ağlasam ağlayamam gözlerimde yaş üşür 
Sarılsam yorganıma zemheride kış üşür 

Yeni kuzular geldi gidip yanına vardım 
Gelenlerin hepsine bir bir köyünü sordum 

Yusuf, sen nerelisin ?Erzurumlu dadaşım 
Bende Isparta’lıyım, gelde otur gardaşım

Hasan, sen nerelisin ? Elazığ’lı gakkoşum 
Gel sarılalım gardaş valla bu gün bir hoşum 

Ali, sen nerelisin ? memleketim Bolu’dur 
Bir kızım var Sakarya yarim Anadoludur 

Gelenlerin çoğuna künyeler yazılmamış 
Sanki kutuplardayız mevziler kazılmamış

Bu nasıl soğuk sanki gökkubbe yere indi 
Gün şafağa takıldı güneş yoruldu dindi 

Burada yıldızlar yok ay kayıp güneş söndü 
Baktım nice yiğitler kar çiçeğine döndü

Gözler gördü rüzgarın dağla çarpınışını 
Nasıl yazsam Mehmedin karda çırpınışını

Bir birine yapıştı çantada ekmek sular 
Sarık külâh lerzedâr dondu demir namlular 

Elimde kaldı mavzer bir kurşun atamadım 
Buz tuttu ayaklarım uzanıp yatamadım 

Beyaz kefen üstünde ölüme giden yolcu 
Yatmışlar birer birer ilk ölen bizim kolcu 

Anam kimi dip dibe kimi uzağa gitmiş 
Gencecik yigitlerde Bıyıklar yeni bitmiş 

Ali, Hasan Yusuf’la Koyun koyuna donmuş 
Çakallar etrafında üstüne kartal konmuş 

Güneşin sönüp karın düşmeden donduğunu 
Burda gördüm kuşların ölüye konduğunu 

Toprak altında değil karın altında başlar 
Etrafımızda dönen çakallar ile kuşlar 


Bir nida kopardım mı enginde dağlar inler 
Vatan denil dimiydi gerisini kim dinler 

Vatana hudut bildik dikili duran taşı 
Sarıkamışdan selam sana Seyit onbaşı 

Ana en son beyiti zorla yazdım yaprağa 
Nice yiğitler düştü tekbir ile toprağa 

Levh-i mahfuz kalemi yazdıysa bu bozulmaz 
Toprak dondu taş dondu burda mezar kazılmaz


Artık kalemim dondu yazdım belki son anı
Bu gün tarihe düşen Sarıkamış destanı

Yedi gardaşıma can veren nefesim varya 
Bir yanım Çanakkale öbür yanım Sakarya !

Mehmet’ler kar altında yattı Sarıkamışda 
Yirmi üç bin ay güneş battı Sarıkamışda

HARUN YILDIRIM

( Sarıkamış başlıklı yazı Harun Yıldırım tarafından 25.10.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.