Satılmış vicdanların
kiralık tapusu var:
Ölüme koşullu
bedenlerin ölümsüzlük sancısı,
Kayıp tefrikasında
ıslah olmamış yüreğin
İsyanı var:
Rotası meçhul bir girizgâhta,
Sonlanmamış bir hikâyede,
Aşkın damıtılmadığı bir
mecrada
Hatta tebaası yitik hükümranlığında
Sefil bir gönül ki
derbeder;
Salkım saçak bir muafiyet
ki aslı yitik bir kelam.
Biraz da yoldan mı
çıkmalı yoksa
Hani olur da başımı
okşar şiirin biri,
Tozuttuğu ikilemlerde
adı sanı bilinmedik bir şehrin
Tek kişilik
kalabalığında
Rencide edilesi mabedin
kırık sarkacında,
Sona kurulu iken zaman,
demelere ne hacet
Hem ben asla istemedim
sonsuzluğu, demek olsa olsa
Tek maharet.
Yaftalanmamış bir yürek
ki mesken edindi edineli
Şu boşluğu,
Girizgâhında asılı tek
bir kelime
Ve yürü ya kulum, demesi
ile Yaradan’ın
Söz birliği etmişçesine
kalem olmuşken
Tek dermanı izlek
bildiğim bir surede
Yine meleklerle
kuşatıldığım.
Mahlası yoksunluğun ta
kendisi;
Aşk hepten kayıp olmasa
da kiri pası
Terk edilmişliğin yüz
görümü sevdası
Yine içinde boğulduğum
kehanet.
Gölge yetilerimi
haczetti evren:
Farkındalık yüklü
düşlerimi de ihbar etti
Duygu simsarları,
Kala kaldım öylece
Gözlerin tufanında
yitik bir kelamsa
Ermedi aklın nizamına
yenik düşen yürek.
Sonrasızlığın sancısını
giyindim bilinmedik bir vakit,
Sürç-ü lisan eyledi gök
kubbede asılı o son düş.
Mecazi bir ihbardı işin
aslı,
Sevdiğim yâd ettiğim
gönüllerde tutanak adına saklandığım,
Saklanmadığım her
adımda
Yenik düştüm bir kez
daha evrene
Ve hacizli göklere
saldım aşksız yarımı:
Hani olur da eser bir
gün bilinmedik bir seferde.
Damıttım nefreti,
Kovdum elemi, kederi
Bir tek kendimi
kovamadım
Kenetli düşlerden
Tepe taklak düşüşlerden
Nefer edindiğim o
illete:
Savruk bir kıtada,
Bilinmedik bir beyitte
rehin verdim bu kez
Yüreğin tasasını
Ve bilmediğim bir
tebaanın günahını da üstlendim:
Ölümlü imgelerin,
Ölü bedenlerin hoyrat
ikrarında takılı iken aklım
Takındığım en masum
izlekte
Düşüşe geçti mevsimin
biri:
Tehir ettiğim ölümü ve
aşkı yâd ettik kuşlarla,
Sona ermesini
istemediğim bir rüya olsa da
Yüreğin tufanı,
Uyandım ansızın,
İrkildiğim miydi yoksa
boykot ettiğim
Düşlerimde mi asılı
kalmıştı kanatlanan mutluluk?
Hoyrat ve alengirli bir
söylemde buldum kendimi:
Yeniden tehir ettim
günü ve ömrü,
Saklandım köşe bucak,
Kör tayfasında âlemin
Aklım başım salkım
saçak,
Demlendim sadece densiz
bir hecede,
Dizginledim derdi
tasayı bilmediğim bir şifrede
Hatmetmişken bilinmezi…
Görünmezin indinde
rahmet ve aşk diledim:
Ulaşamadığımda saklıydı
oysa bahtım:
Sadece O’nun nezdinde
bir şiir oldum,
Biraz yükümlü biraz
hüzünlü
Ve vicdanların
tartıldığı mahkemede
Rast geldim o mecazi
tefekküre:
Asılsız bildiğim ne
ise,
Yüreğin niyaz bildiği
her sure:
Gönül teknemde soludum,
Gül bahçemde soldu
güncem,
Varlığına şükrettiğim
tek gizem:
İlahi Aşkın hatıratına
yüklediğim,
Sadece O’na kavuşmayı
dilediğim.