Üç gün sonra
Bugün bilgisayarda
çalışırken kimseye yakalanmamak adına çok çaba sarf etmiş, bu üç gün boyunca
tüm paraları ve gayrimenkulleri satarak-Kendisinde hazır olan eski
vekâletnamelerle- nakde oradan Amerika üzerinden paravan kurdukları bir
şirketin üzerine yatırmıştı. Bir kaç saate kadar bu işin kokusu çıkar
diyerekten bilgisayarın Powers düğmesine basarak kapattı. Çok sevinçli ve heyecanlıydı.
Mesainin bitmesine on dakika vardı, sevincini heyecanını belli etmemek adına
önündeki kâğıt üzerine tekerlemeler bir şeyler karalamaya başladı: Büyük büyük
büyülteçli, babacan Babaeskili bonboncu Bilal’le Bigalı bıngıldak Bahir’in bön
bön bakışlarına, bomboş büyülü, büyük büyük laflarına kızıyordu. Bir berbere,
bir bibere bre berber beri gel biber al, diyordu. Sazende Şazi ile Zifos Zihni
zaman zaman sizin sokağın sağ köşesinde sinsi sinsi fiskosla sarak sizi zibidi
Suzi’ye sonsuz ve sorumsuz bir hayâsızlıkla ikide bir şikâyet ederler. Cüce
Çinici celalli hoca Çebi, geceleri içki içince gizlice marpuççular içindeki
zücaciyelere gidip, içi Çince yazılı cevizcileri ciro için iç içe geçmiş cicili
bicili üç çeşit biçimsiz civalı cam çubuğu cepceğizine indirdi.
Kendi içinden de
-İşte size beyin
jimnastiği az beyniniz çalışsın, gönlünüzle beraber, hissedin tadın bakalım.
Ben size dilimle hislerimle anlatmaya çalıştım anlamadınız, şimdi görün bakalım
anlamamak neymiş! Ay ben kendimden korkmaya başladım desem az söylemiş
olacağım. Anlamayı zorlaştırmak kolay etmemek kolaylamamak nasıl bir şeymiş
bugün yarın tadacaksınız. Umarım tadı hoşunuza gider… Siz duygularınızla
hislerinizi, çırılçıplak ederek karşıma geçtiniz, kendinizi güçlü sandınız,
oysa Yüce Allah güç ve kudret sahibidir, oyunbozanların en büyüğüdür. Gerçi
biraz acımasızda olsam, Rabbim onların ders alması için yaptım, onların
kazançlarını alacakta değilim, sen beni benden iyi bilirsin.
Karşıda müdür
yardımcısı Sinan Bey gelirken, dalgın olduğu için fark etmedi. Sinan Bey
karşısına geçerek.
-Hayırdır Suat’ım,
çok dalgın ve düşüncelisin, umarım bir sorun yoktur.
İçinden ulan… Her
şeyi sende biliyorsun ya…
-Yo yok sadece, yarın
ki işime odaklanıyorum, Patron ısrarla yardımcı olmamı istediğine göre çok
hatırı sayılır bir arkadaşı olsa gerek.
İçinde sizin de
hatırınızın da…
-Evet, biliyorum
patronun en samimi çocukluk arkadaşıymış, şirket nakde sıkışınca gerisini
biliyorsun.
İçinden, şu değersiz
aklınıza fikrinize o çıplak gönlünüze üstünüze aldığınızdan pahalı olmayan
edeple kaplatsanız da, bedeniz örtmek için o kadar pahalı giysiler almazsanız,
yırtık olanlarla gezinseniz daha güzel olacak ama neyse. Müdür bey bugün
kendisini çağırarak nasihat babında-Sanki kendileri nasihatten nasip
alıyorlardı-derken. Patron koltuğuna yayılarak alçaktan bakan bakışı ile.
-Birçok insan
hayatında mali yönden çarpık harcama tarzları var. İnsan bazen kazanır, harcarken bazen kılı kırk yaran bir karaktere sahip olmamak gerekiyorken
bazıları da savurgan harcamayı çok seven olabiliyor, arkadaşım Rüstem de
bunlardan birisi. Yani buna çarpık aşırı harcama hırsı yoğunlaşması da
tüketmesi de diyebiliriz. Babası tüm nakit varlıklarında kısıtlamaya gidince,
haliyle nakde sıkışınca dün beni aradı, yarın buraya yanına gelecek, ona saygıdan
kusur etme, bir an önce evraklarını hazırla, senin şu medyadaki arkadaşlarını
ara, yeniden batan bir şirket yalanı ile haber yapsınlar, hisselerin fiyatı
düşünce yine her zamanki gibi, tamam mı?
-Tamam, anlaşıldı
efendim, siz hiç merak buyurmayın.
-Tamam, o zaman
çıkabilirsiniz.
Mehmet Aluç-Kul Mehmet
Devam edecek...