BEN VE KÖYÜM

Hüseyin Yavaş yavaş yerinden kalkar ne yapacağını bilemezsin Hüseyin de şaşkındır yüreği ılız ılız sızlamaktadır Hüseyin'in ne yapabilir tutup hastaneden bir dul kadın arkasında bir çocuk alıp eve mi Götürebilir Peki yetim bir çocukla bir anayı yapayalnız orada bırakabilirmi  Hüseyin buna ne yapabilir neye karar vermeli Kendisi bile bilmiyor.
Artık Hüseyin vicdanı ile kalbi arasında kaldı kendine sorular sormaya başladı kendi kendine konuşmaya başladı Vicdan muhasebesi yapıyordu Allahu teâlâ'yı yarattığı varlıkları kaderi düşünüyordu çünkü bizim şartımız dan biri kadere inanmaktır içinden şöyle diyor ( 
Allah'ım sana hamdolsun senin çok Sevgili Peygamberim Muhammed Aleyhisselam efendimize salat ve selam olsun O yüce peygamberin Sallallahu teala Aleyhi ve Sellem temiz Ehlibeytine ve Adil Sadık ashabın her birine Radıyallahu Tealay a ,Amin ecmain hayırlı dualar olsun Allahü Teala rabbil alemin indir her canlıyı Hatta canlı cansız her varlığı hesaplı düzenli ve ifadeli olarak yaratmıştır Hâlık bari Musavvir Bedî hakim sıfatları ile varlığının düzenli ve güzel olmaları için düzenli kalabilmeleri için birbirlerine sebep vasıta vesile etmiştir varlıkların aralarındaki bu bağlantılara birbirimizin düzenine bir sebep vesile vardır Yarabbi sen beni bununla mı imtihanı ediyorsun der ) 
Başlar gönül diliyle konuşmaya
/

Kuruyan başakların, çopü var samanı var,
Cana düşen ateşin, közü var dumanı var,
Levhi mahfuz yazdıysa, mahşer de zamanı var,
Ben sana sığınırım, ey canımın sahibi.

Edebi erkanı yok, günah yüklü katırlar,
Başım avuçlarımda, beni ölüm hatırlar,
Dua edin ümmete,ey nur yüzlü yatırlar?
Ben sana sığınırım ey canımın sahibi.

Selamete ermeye zikreden dil isterim, 
Şol cennet denizinden zafiran gül isterim,
Sana ağlayan bir göz, içinde göl isterim,
Ben sana sığınırım ey canımın sahibi.

Kimisi şu alemde derdine derman arar,
Kimisi hüküm giymiş, kimisi ferman arar,
Kimisi hasat olmuş, kimisi harman arar,
Ben sana sığınırım, ey canımın sahibi.

Arzın günü, Güneşi ,gecenin sabahı var,
Aşıkların sadığı,gedaların ahı var,
Bülbüllerin neşesi, baykuşun eyvahı var,
Ben sana sığınırım, ey canımın sahibi.

Yakmasın kızıl Güneş, sırtımızı dayandır,
Ey Çalab'ım nicesi, yalın ayak yayandır,
Ya Rab'bi bu kulunu rüyalardan uyandır,
Ben sana sığınırım, ey canımın sahibi.

Adım insan-ı kâmil, aciz kulum sıradan,
Ey alemin Sultanı, geçtim aktan karadan, 
Sensin sahibim benim, sensin yüce Yaradan,
Ben sana sığınırım, ey canımın sahibi.
/
Ve içimden böyle güzel sözler şiir olur daha çok şeyler neler neler  geçiyor ki ama o vicdanın kalbinin Ruhumun hakkın sesini dinler ve Mustafaya der ki Mustafa kalk kalk gidiyoruz Gülsüm Yavaşca başını kaldırır Hayırdır Hüseyin Bey nereye gidiyoruz kaderin çizdiği yola gidiyoruz der Hüseyin Mustafa uçacak gibidir sevinçten komutan çok iyi ettin Hüseyin Bey Allah bu iyiliğinizi karşılıksız koymayacaktır der fakat Gülsüm tedirgindir gidecek bir yeri de yoktur ne yapabilir nereye gidebilir Bir kadın bu halde Hüseyin Gülsüm Hanım Buyrun Benimle Gelin gülsüm çaresizce kabul eder Zaten başka da çaresi kalmamıştır ve karakoldan çıkarlar.

Hüseyin karakoldan çıkıp arabaya varasıya kadar Gülsüm ve Mustafa'yı nereye yerleştireceğini kafasında hazırlamıştır arabaya binerler köye doğru yola çıkarlar Gülsüm Hüseyin Bey'den rica eder lütfen benim eski köyümden Son bir defa daha geçelim bir daha göreyim der Gülsüm yanan evini son defa Mahsun gözlerle bir daha bakar ve yola devam ederler. Hüseyin gülsün ve Mustafa'yı bağ evine yerleştirmeye karar verir ve direk bağ evine gider bağ evi köyden biraz dışarıdadır sapa bir yerdedir Hüseyin Mustafa ile Gülsüm'ün oraya yerleştirir kalacak yerleri gösterir siz merak etmeyin Ben sizin haftalık yiyeceğinizi içeceğinizi temin edeceğim der ve onlarla biraz kalır bağ evinde oturur geçmişten sohbet ederler derken Güneş Yine dağların üstünden aşmaya başlamıştır Hüseyin artık evine gitmeliydi gülsüm den müsaade ister evine gelir hanımı Fadime Hoşgeldin Hüseyin onu karşılar tabi bağ evine Gülsüm ve Mustafa'yı yerleştirdiğini söylemez Aradan birkaç gün geçer Hüseyin çarşıya iner alışveriş yapıp bağ evine götürür derken bir iki hafta geçer aynı şekilde devam eder derken 1-2 ay geçer aynı şekilde devam eder 

Hayat olduğu gibi akmaya devam eder Tabii Hüseyin'in eşi Fadime köyde ağırlığı hissedilen bir kadındır kestiği kestik biçtiği biçtik aynı zamanda yaşamasını bilen biridir dost hayatı yaşantısı da vardır Hüseyin'i bir gün bir tarla alımı için şehre gönderir Fadime nin bir iki dostu vardır hala bunlarda Gönül eyler Hüseyini de sevdiği için değil Hüseyin Köyün en yakışıklısı olduğu için kız arkadaşlarıyla iddiaya girip onun için evlenmiştir Hüseyin şehre gitmiştir sonra yukarı çıkıp dostunu arar onu özlediğini onunla buluşmak istediğini söyler Tabii ki dostunun biraz şartları vardır ondan biraz sıkıntılı olduğunu ona biraz yardım etmesini ister Para sorun değildir Fadime için Tabii ki der dostu ne zaman buluşuyoruz der bir saat sonra bağ evinde ol der dostu Tamamdır Bir saat sonra oradayım der fadimeyle orada buluşmaya karar verirler Fadime bilmez ki orada Gülsüm ve Mustafa'nın olduğunu ve bir saat sonra yola çıkar Mustafa bir arabanın bağ evine doğru geldiğini görür Annesine haber verir annesi Mustafa'yı saklar ne kadar nereye kadar saklayabilir ki insan bu durumu Fadime hiçbir şeyden habersiz dostuyla buluşmak için oraya gelir Gülsüm ve Mustafa saklanmıştır 5- 10 dakika sonra Fadime'nin dostuda gelir bağ evinin bir köşesinde buluşurlar zevklerini aldıktan sonra giderler Gülsüm ve Mustafa'yı görmezler ama Gülsüm o kadının Hüseyin'in karısı olduğunu bilmez herhangi bir buluşma olayı deyip gözü yumar ve Mustafa ya da tembihler bak Mustafa bu gördüklerini sakın ha sakın Hüseyin amcana dahi söylemeyeceksin Mustafa Tamam annele der. 
Hüseyin şehre inmişken biraz da alışveriş yapayım der Gülsüm Mustafa için biraz bir şeyler alır  evine uğramadan aldığı malzemeleri bağ evine bırakır bakar ki Mustafa ile Gülsüm Orada onlara malzemeleri indirdikten sonra evine döner ama Gülsüm ve Hüseyin arasında hiçbir duygusallık yoktur Hüseyin evine döner günlük yaşantısı devam eder Bu durumun uzun bir zaman böyle gitmeyeceğini bilir evde hanımına durumunu açmak İster Fadime Hanıma ama bir türlü açamamış tır o cesareti bulamamıştır Tabii ki Fadime bağ evinde bu geçen zaman içinde dostuyla birkaç kere daha buluşmuştur Gülsüm ve Mustafa hep saklanmıştır ve Hüseyin Bey kendin de o cesareti bulunca konuyu Fadime'yi açar Fadime seninle bir şey konuşmak istiyorum Müsait bir zamanda der Fadime Aldırmaz Çünkü Mustafa yı tınlamaz ki kafasına göre takılıp kafasına göre biçen bir insandır iki gün sonra tekrar söyler Fadime seninle bir şey konuşmak istiyorum der Fadime sinirli sinirli Ne konuşacaksın benimle ki konuşacak Neyin var senin benimle der Hüseyin'i bağıra çağıra azarlayarak Tamam konuş Tamam konuş der
Hüseyin konuya başlar aşaği köydeki evi yanan Gülsüm hanımı Ben bağ evine yerleştirdim der Fadime daha önce olayları duyduğu için bildiği için şöyle gözün tersiyle bir bakar Sen ne yapmaya çalışıyorsun der Benden habersiz nasıl getirip oraya yerleştirebilirsiniz ne zamandan beri orada onlardır hiç mi hiç istemez Çünkü Mustafa'yı tanımıştır annesinin doğumunda araba çağırmaya geldiğinde Mustafa'ya bağırıp çağırıp kapıdan kovmuştur Ama annesini hiç görmemiştir Fadime Çıldırır Hüseyin'in Bu hareketlerini derhal bin arabaya bağ evine gidiyoruz der Hüseyin Artık her şeyi göze almıştır Hüseyin ve Gülsüm arasında hiçbir duygusal bağ olmamıştır ama eşi Fadime ile de yıllardır mutsuzdur ve Fadime Hüseyin'le arabaya binerek bağ evine giderler Mustafa annesine bağırır anne anne bir araba geliyor der annesi Mustafa saklan hemen der çünkü gelen arabanın Fadime ve dostu olduğunu sanmıştım onun için Mustafa ve annesi saklanmıştır

Araba sert bir fren anlatarak durur 
Hüseyin de Fadime arabadan inerler Hüseyin bağırır Mustafa Mustafa gel ben geldim der Mustafa sesini duyunca koşarak Hüseyin Amca Hüseyin diyerek Hüseyin doğru koşar Mustafa Hüseyin'in hanımını tanımıştır daha önce evinden kovan Mustafa'yı döven kadındır Hüseyin sorar Mustafa Annen nerde Mustafa cevap vermez Hüseyin tekrar sorar Mustafa Annen nerede Annem Saklandı Hüseyin amca geliyorder Fadime Çıldırır Demek ki saklanıyordunuz siz böyle, buralarda  öyle mi. haykırırcasına haykırır bağırır Fadime çıldırmış gibi . Mustafa'ya Söylemediği laf kalmamıştır Hüseyin'e sırtını dönmüş kendi kendine bağırırken Gülsüm gelir Fadime Hüseyin'e bağırır Nerede bu kadın Nerde bu kadın Hüseyin Delirtecek misin sen beni hüseyin der Hüseyin hafifçe yüzünü çevirerek kafasını kaldırarak işte geliyorlar bir aslanın boynunu çevirdiği gibi Fadime şöyle hırçın bir şekilde boynunu çevirir bakar ki haliperişan Kadersiz Gülsüm karşıdan geliyordu
Gülsüm yavaş yavaş yaklaşır boynu yerde ve hafifçe kaldırır Fadime'nin gözlerine bakar hayretler içindedir şaşkındır ne yapacağını bilemez ne konuşacağını bilemez bağ evinde dostuyla buluşup giden kadının Hüseyin'in eşi olduğunu nereden bilebilirdi Fadime'nin gözlerine baktıkça kadınlığından utanır Fadime de Gülsüm'ün gözlerinin içine içine bakar demek Gülsüm sensin der Fadime aşağı köydeki Namlı gülsün Şanlı gülsün demek O gülsün sensinder köylere sığmayan kapılardan kovulan o sürtük Demek ki sensinder Oysa Gülsüm nedir tertemiz kalbiyle yaşamaya çalışan bir insandır Oysa Fadime kendi yaptıklarını kendisi bilmez midir Oysa Kadersiz gülsüm Hiçbir şey yapmadan adı sokak kadın olmuştur Gülsüm Fadime'nin gözlerinin içine içine bakar bir tek kelime etmez çünkü Gidecek başka yer yoktur Fadime Gülsünmü Orada öyle Aşağılar ki öyle hırçın hareketle aşalarki  Öyle kamçılar ki laflar ile  Hüseyin Halime'ye bağırır Kapa çeneni kapa çeneni Artık der konuştuğu laflara Hüseyin çıldırmıştır? 

Aslında Fadime'nin derdi başkadır orada buluştuklarını Gülsüm gördü mü görmedi mi Onun derdi odur Ama suçu Hüseyin'in üstüne ve Gülsüm'ün üstüne yıkmak ister kendisini her zaman olduğu gibi tertemiz buz gibi çıkarmak ister Peki gülsüme bağırarak sorar Ben arada geldim buraya ben hiç görmedinmi beni  ,ben sizi hiç görmedim neden bir ses vermediniz  Beni gördünüz mü der, Gülsüm Hayır biz kimseyi görmedik der Mustafa'ya sorar sen gördün mü Mustafa beni buraya geldiğimi der Hayır Fadime abla kimseyi görmedim ben der, Fadime biraz rahatlar ve arabasına biner gider Hüseyin kalmıştır orada Hüseyin gülsün den özür diler olanlar için Gülsüm gözünden yaşlar düşmez ama içi yanmaktadır Side kendine acıdığı gibi Hüseyin'e de acımaya başlar Hüseyin'in ne durumlarda olduğunu biraz görmüştür Ama tabi ki Hüseyine anlatmaz.

Kader işte bu her kulun yarası başka kanıyor 
her yürekte Her Gönülde Bir Gül yanıyor.
Gülsüm öyle dalgındı ki dalıp gitmiştir sanki yüreğinde ufuklar Paslanmış sular dereler durulmuş,
Sanki gökyüzündeki Evlek Evlek bulutlar yorulmuş,
Dalıp gitmiş sanki sonsuz bir vadiye gözleri buğulanmış dili kenetlenmiş.
Hiçbir şeyden haberi olmayan Hüseyin utanmıştır mahsun mahsun yere bakmaktadır.
Ve gülsüm şöyle der .
Hüseyin bey kader bu hayat bir kumbara 
Şerefsizlik baş tacı şeref bozuk para 

.../...

HARUN YILDIRIM



( Ben Ve Köyüm-6 başlıklı yazı Harun Yıldırım tarafından 10.11.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.