Ben ve köyüm 9

Ama Mustafa sade okula gitmekle kalmamaktadır okul çıkışında da köy imamından dini dersler almaktadır ve günlerden Öyle Bir Gündür Ki tekrar Mustafa okuldan çıkmış köy imamının yanına varmıştır imam efendi ona verdiği dersleri anlatmasını ister Mustafa verilen sureleri ezberden okul ve Kuranı Kerim'den Yasini Şerifi ezbere okur Mustafa dinine de çok düşkündür ve Hoca Efendi der ki Mustafa bana bir kıssa anlat der.
Mustafa başlaranlatmaya 
Cüneyd-i Bağdadi hazretleri, deniz kenarında, elinde bol miktarda yem olan bir Mecusi’yi, balıklara yem atarken görüp, ona sorar:
– Ne yapıyorsun böyle?
– Balıklara yem atıyorum, sevab kazanacağım.
– İyi ama senin sevab kazanman için, önce kelime-i şehadet getirip Müslüman olman, Allah’a ve Resulüne iman etmen lazım. Müslüman olmayan, iyilik etmekle sevab kazanamaz.
– Benim bu balıklara yem verdiğimi o bahsettiğin Allah görüyor mu?
– Elbette görüyor, Onun bilmediği, görmediği bir şey yoktur.
– Öyleyse, bu da bana yeter.
Birkaç yıl sonra, Cüneyd-i Bağdadi hazretleri hacca gider. Balıklara yem atan zatı tavaf ederken görür. Ona, (Burada ne işin var?) diye sorunca, o zat gülerek, (Gördü gördü yâ Cüneyd, O beni gördü) der. (Nasıl gördü?) diye sorunca şöyle der:
– Sen gittikten sonra içimde bir nur parladı, baktım balıkların hepsi kelime-i şehadet getiriyor, ağaçlara baktım, kelime-i şehadet getiriyor, ben de kelime-i şehadet getirmeye başladım. Rabbimiz beni gördü, O gördüğü için de buraya geldim. Sana bir de nasihatim var: Yâ Cüneyd, iyilik et, at denize, balık görmese de, Hâlık görür
bunları anlatan Mustafa'ya imam efendi hayretle bakar Aferim oğlum Maşallah sana der ve imam girer söze Bak oğlum Mustafa 
Tevhidin ruhu adalettir Mustafa  bunu iyi bil oğlum 
Gecenin karanlığı nı fakirlerin duası aydınlatır,bunlari unutma oğlum.
Hayatta yaşadıkça çok şeyler göreceksin oğlum inanan ve inanmayan var İnkar Eden var ateşe tapanlar Hayır seven var şer seven var secde eden var İsyan Eden var yaşadıkça hayatında Hep bunlarla karşılaşacaksın Ama sen hep şükredenlerden ol Asilerden isyankarlardan olma.
Bak oğlum bir gün Mevlana Hazretlerine üç tane inkârcı gelir bunların her biri Mevlana Hazretlerine birer soru sormak ister Hazret Dergahına çağırıp buyursun sorsunlar der

İçlerinden biri Efendim ilk soruyu ben sorabilir Hazret Buyur evladım sor der.

Allah vardır diyorsunuz ama göstermiyorsunuz varsa gösterin ve inanalım ilk soruları budur Bu sorudan sonra Hazret der ki
Ikinci soruyu sor evladım der Bunun üzerine diğer  inkârcı  ikinci soruyu sorar soru şudur şeytanın ateşten yaratıldığını söylüyorsunuz fakat ardından da onun ateşle azap edileceğini belirtiyorsunuz Peki bu nasıl bir çelişki hiç ateş ateşe azap eder mi.
Hazret diğer inkârcı ya üçüncü soru sormasına ister üçüncü soru şudur ahirette herkes hesaba çekilecek yaptıklarının karşılığını görecek diyorsunuz insanları bıraksanız da canları ne istiyorsa onu yapsalar bundan dolayı bir hak mı olurmuş dedi
Hazret sağına soluna baktı Bunun üzerine talebelerine teyemmümü tarif ederken kullandığı elindeki kuru kerpici soru soran adamın başına vurdu ve onların sorularına da cevap vermedi bunun üzerine Soru sormaya gelen inkârcılar buna çok içerleyip derhal zamanın kadısına gittiler . Ve şikayet ederek Davacı oldular Sözcü şikayeti dile getirip ben soru sordum fakat başıma kerpiç ile vurdu ve canımı yaktı dedi Kadı Efendi şikayet üzerine Şemsi Tebrizi Hazretlerini mahkeme etmek zorunda kaldığı için çağırttı ve hakkındaki suçlamaya cevap vermesini istedi
Şemsi Tebrizi hazretleri mahkemeye gelip kadıya bana soru sordular ben de onlara cevap verdim buyurdu Kadı Efendi soru soranın kafasına Kerpiç sormuşsunuz ama cevap verdim diyorsunuz Bu nasıl cevaptır efendi Dedi
Bunun üzerine Şemsi Tebrizi hazretleri şöyle dedi Efendim Bana Allahu Teala'yı göster de inanayım dedi Şimdi bu felsefeciye ben soruyorum başının ağrıdığını canının yandığını söylüyor göstersin de ben de inanayım inkârcı söze atılarak Efendim Elbette canım acıdı ama acıyı nasıl göstereyim Şemsi Tebrizi hazretleri şöyle dedi Allahu Teala da vardır fakat gösteremezsin zatı ile değil eserleriyle gözüküyor adam Şaşkın şaşkın baktı
Şemsi Tebrizi hazretleri ikinci soruya felsefe yaparak şeytan ateşten yaratıldı ateş nasıl Azad edilecek diye sordular dedi Ben de buna toprakla vurdum toprakta onun başını acıttı Halbuki onun bedeni de topraktan yaratılmış olmasına rağmen Toprak canını acıttı işte şeytanın ateşle Azad edilmesinde böyle anlatmak lazımdır .
Ve üçüncü soru bırakın Herkesin canı ne istiyorsa onu yapsın Bundan dolayı bir hak olmaz diye sordular Madem öyle Benim de canım onun başına Kerpiç vurmak istedi ve vurdum şimdi niçin hakkını arıyor . Demek ki bu dünya hayatında bile küçük bir mesele için hak aranıyorsa sonsuz olan ahiret hayatında Elbette hak aranır

Mustafa öyle dinler ki bu sözleri hocasından aldığı dersle doğru evine gider ertesi günkü derslerine çalışır Akşam olur annesiyle oturur sohbet ederler Tabii okulda olan olayları annesine yine anlatmaz annesi defalarca ağzını arayıp sorsana Mustafa'nın ağzından hiçbir Laf alamaz Mustafa çok iyi anlatır arkadaşlarını gece annesiyle uyuduklarında cam kenarından sesler gelmeye başlar Gülsüm sesleri duyar gözlerini hafifçe karanlıkta açar şöyle Pencereden camın kenarında Gecenin buğusunda o karanlıkta dışarıya doğru kafasını hafifçe uzatır onlar Meyhanede içip gelen üç beş çakaldır
Lağralar atarlar delicesine aykırılar Gülsüm'ün camına taş atarlar Gülsüm yavrusuna sarılıp iki dizinin üstüne oturur it sürüsü gibi bağırıp bağırıp Ondan sonra çekip giderler Mustafa uyanmamış tır Ama bu ilk defa olan bir şey değildir Fadime'nin dostu olan kişi yanına arkadaşlarını da alıp  her hafta birkaç kere bu hareketleri yapmaktadır Tabii ki bunları yönlendiren vardır Bunları da yaptıran Fadime dir Kadere Bak Talihe bak Şansa bak kızı bir yandan okulda Mustafa ile uğraşırken annesi de bir yandan annesiyle oluşmaktadır yüreği temiz kalbi temiz Gülsüm ile Mustafa defalarca bunları görmeseler de şükredip oturmaktadırlar kadere boyun eğmiş nelerdir 
Küstüm sabaha kadar Uyumamıştır ertesi gün Hafta sonu evde biraz temizlik yapar Mustafa derslerini çalışırken oda evin işiyle uğraşır tabii işler bitince Mustafa eder ki Mustafa Hadi oğlum eski kaldığımız bağ evine doğru bir gidelim biraz dolaşalım oraları hava alalım der  Mustafa sevinir tabi anne tabi Hadi çıkalım der . Mustafa annesiyle bağ evine doğru çıkar Tabii ki bağ evi Fadime'nin olduğu için uzak kenarlarında dolaşırlar orada bir iki arabanın olduğunu görünce Gülsüm girmek istemez Mustafa içeri girelim içeri girenler Gülsüm Hayır oğlum Hayır artık dönelim geri der Gülsüm durumu bilmektedir orada Fadime'nin dostu ile buluştuğunu bilmektedir ama bunu hiçbir zaman Hüseyin'e söyleyememiştir Hüseyin'in yaptığı bunca iyiliklere karşın bunu yapamazdı Gülsüm söyleyemezdi  Fadime'nin durumunu biliyorum Ama bunu neden yaptığını da Buna anlam veremiyordu Çünkü Hüseyin genç yakışıklı Çalışkan akıllı biriydi ama Fadime bunu Neden yapıyor Bunu hiçbir anlam veremiyordu 
Gülsüm bağ evindeki Dere kenarından yürümektedir Mustafa ile ama içerideki sesler ta aşağıya kadar gelmektedir Gülsüm bu durumdan biraz şüphelenmiştir Mustafa Ya oğlum sen burada Bekle birazdan  ben gelirim sakın burdan ayrılma der  Mustafa Hayır anne Ben de geleyim der Hayır  sen beni bekle buradadur ?Gülsüm içeride ne olup bittiğini öğrenmek istercesine yaklaşır bahçe  kenarından hafif hafif gözükmeden içerideki seslere doğru Gülsüm yanaşır yanastıkça sesler dahada gür çıkmaya başlar 
Ve biraz daha yaklaştığında şöyle içeriye doğru bakar bunlar dün gece dizisinin camının kenarına girip bağıran kişilerdir içeride Fadime'nin bunlara para verdiğini görür Gülsüm bazı olayları artık çözmeye başlamıştır Fadime'nin nasıl bir şeytan olduğunu Fadime'nin neler yapmak istediğini artık hissetmeye başlamıştır Fadime'nin köydeki üç beş çakal sürüsüne para verip Gülsüm'ün evine saldırının Gülsüm öğrenmiştir ve oradan sessiz bir şekilde ayrılır ve aşağıya Mustafa'ya doğru gider oradan biraz uzaklaştıkça Mustafa'yı bıraktığı yerde bulamaz  ve sessizce konuşmaya başlar Mustafa Mustafa Oğlum neredesin sesimi duyuyor musun hiç bir ses gelmez saga koşar sola koşar Gülsüm Stresten bunaltı dan terler ama Mustafa'yı bulamazsın ve az ilerden bir ses gelir anne anne diye bakarki Mustafa yere düşmüş ayağa kalkamıyor 
Mustafa'nın ayağı kaymış biraz incinmiş ama eve kadar yürüyecek hali yoktur Gülsüm sırtına alır Mustafa'yı düşer köyün yoluna sırtında eve kadar götürür ve evine uzatır biraz pansuman yapar Mustafa'yı dinlendirir Ama artık olan bazı olayları kendi gözüyle kendi kulağıyla duymuştur Gülsüm bunu Kimi anlatabilir ki kime anlatabilir kime anlatacak kim anlar gülsümü kimse almaz tecessüm yine sessiz kalacaktır hiç kimseye bir şey anlatmayacak Çünkü Hüseyin'in hatırı vardır Bu yapılan yenilikleri unutacak bir kadın değildir gülsün ama bir yandan da vicdanı Hüseyin için yanmaktadır bir türlü bu çelişkiyi anlamamıştır

Ve hafta sonu bitmiş tekrar iş okul başlamıştır bu hafta Geçenki yapılan sınav sonuçları açıklanacaktır ve Hoca okula girip sınav sonuçlarını Açıklar en başarılı yine Mustafa'dır diğerleri kopya çekip soruları çalsa bile Mustafa kadar başarılı değillerdir Mustafa  hepsini yapmıştır en başarılı yine Mustafa'dır ama Arkadaşları bunu hazmedemediler Bu nasıl olabilir hepimiz soruları çaldık kopya çektik tam yaptık derken hepsi bir iki soru da hata yapmıştır ama Mustafa hiçbir sonruda hata yapmadan tam not alıp hepsi bitmiştir ama Arkadaşları bunun acısını çıkarmalıydı Zil çalar Tenefüse çıkarlar kendi aralarında toparlanıp Mustafa'ya bir oyun kurarlar Mustafa'nın başarısını hazmedemezler  ve Mustafa yanlarına çağırdılar Mustafa Tabi ki çok sevinmişti onlarla arkadaş olabildiğini sanır Fadime'nin kızı Ayşe derki Mustafa bu Başarını artık kutlamalıyız der biliyorum ben senin durumunu Mustafa bunu bizde kutlayacağız der Bize davetlisiniz arkadaşlar der 
Fadime'nin kızı Ayşe bütün oyunu arkadaşlarıyla kurmuştur arkadaşlar Akşama bizde siniz Akşam yemeğini Biz de yiyeceğiz derler ve bütün arkadaşları Tamam Ayşe akşam sizdeyiz der ve okul çıkışında okul çantaları da bırakmadan doğru Ayşegile  giderler Ayşe annesi Fadime ve babası Hüseyin der ki Baba Bugün arkadaşlarım ile kendi aramızda başarılarımızı kutlayacağız evde  tabi Fadime Hanım kızının ne halt ettiğini iyi bilmektedir ama Hüseyin'in hiçbir şeyden haberi yoktur hüseyin tabi kızım tabi Ne mutlu der Çok iyi yapmışsınız der Hüseyin de mutlu olur buna Fadime de sevinir gibi yalandan İyi yapmışsın kızım İyi yapmışsın der Ama Ayşe yaptığı oyunu annesini hafifçe anlatır annesi Güler
Yemek yedikten sonra Arkadaşlar arasında oyun oynamaya başlarlar Fadime'nin kızı Ayşe hafifçe aralarından ayrılır yukarıya annesini odasına çıkar annesinin odasından aldığı Annesinin küpesiyle bir tane bileziğini Mustafa'nın çantasında kor  Mustafa arkadaşlarıyla Öyle dalmış gitmiştir biraz karanlık çökmüş Ayşe'nin annesi Fadime Çocuklar Hadi Herkes evine artık anneniz sizi arar deyip çocukları evine göndermiştir Mustafa koşa koşa büyük bir sevinçle evine gelip annesine aldığı puanı söyler Tabii ki Gülsüm bir anne olarak çok sevinmiştir Oğlunun gözlerinden öper oğlunu koklar Aferim oğlum sana der ertesi gün yine Herkes okula gider ilk ders bitmiş İkinci derse başlamışlardır dışarılarda patır kütür sesler gelmektedir bir kadın çığlığı haykıra haykıra camları delercesine duvarları parçalarcasına öyle Azimli öyle serttir ki sanki bir gök gürültüsü gibidir Hırsızlar Hırsızlar Hırsızlar diye bir ses haykırmak tadır
Sesleri duyan okul müdürü dışarı çıkmış öğretmenler dışarı çıkmış ve bu sesleri duyan okuldaki haddime Mustafa'nın annesi Gülsüm de dışarı çıkmıştır Müdür bey koşarak Fadime Hanım Buyrun efendim Hayırdır Efendim Fadime Hanım buyurun efendim diyerek yağ çeke çeke Fadime ye köpeklik yapmaktadır  Fadime Hanım köyün zenginidir tabi 
Direk kızının okuluna gider dersteki öğretmen şaşırmıştır hanımefendi Sınıfta böyle giremezsiniz derken müdür gelir öğretmene müdür der ki sen biraz dur karışma bu işlere der ?
Müdür Fadime hanıma durumu sorar Ne oldu efendim Hayırdır ne bu durum der Fadime Hanım anlatır Dün çocukları güzel not almışlardı bize gelip kutlama yaptılar ama İçlerinden biri odama çıkıp benim küpemle yüzüğümü çaldılar müdür sert bakışlarla hanginiz yaptı bunu çabuk çıkarın yüzükle küpeleri der çocukların hiçbirinden ses çıkmaz yoksa hepinizin çantasını arayacağım der çocuklar tabi hocam arayabilirsiniz bir şey kalmadı derler öğretmen ve müdür çantaları aramaya başlarlar zaten Fadime'nin evine gidenler bellidir onların çantasını ararlar ve bu arada Mustafa'nın annesi de koşa koşa gelmiştir Hayırdır Hayırdır ne oldu öğretmenim Ne oldu der Öğretmen Sakin olun hanımefendi bir şey yok der ve küpe ve yüzük Mustafa'nın çantasında çıkar Mustafa şaşkındır 
Ne olduğunu Anlayamamış tır müdür kutahca bağırarak haykırarak bir tokat vurur hırsız hırsız Mustafa der annesi koşar hemen Mustafa ya sarılır Hayır benim oğlum böyle bir şey yapmaz der Biliyorum sana mı inanayım kadın gözlerime mi inanacağım der Mustafa'nın çantasından yüzük ve küpeler çıkmıştır öğretmende şaşkındır Bu işin içinde bir iş olduğunu öğretmen çakmıştır diğer arkadaşların birbirine bakıp fisıl fısıl gülmesinden öğretmen bazı davaları çakmıştır 
Yüzük ve küpeleri bulunan Fadime Hanım Gülsüm'ün yüzüne baka baka öyle laflar Söyler ki Gülsüm Ezer orada Gülsüm yerin dibine geçmiştir yüreğine kurşunlar dolmuştur sırtına Hançer saplanmış tır ama  içi ferahtır Mustafa'nın böyle bir şey yapmayacağını İyi bilmektedir müdür sınıftan kovar Mustafa'yı kGülsüm'e al git Hanım çocuğunu buradan disipline sevk ediyorum der Gülsüm ağlayarak Mustafa'nın elinden tutar hadi oğlum hadi gidiyoruz der Eve götürür artık sınıf arkadaşları Mustafa'ya hırsız diyerek iftira da alabileceklerdir
Ama Gülsüm işin içinde iş olduğunu artık bağdaki konuşmayı  duymuş olduğu sözlerden çözmüştür durumu Hüseyin Beye Anlatmak ister ama bir türlü cesaret edemez Ertesi gün okula gider oğlunun böyle bir şey yapmadığını müdüre anlattır ama müdür ikna olmaz bir hafta okuldan uzaklaştırılır Mustafa  bu bir hafta zarfı içinde ogretmen olayı çözmüştür bunu duyan aysenim annesi okula gelir hemen ve öğretmene bu konuyu kimseye söylememesi için para verir onu tehdit eder ve öğretmene onu daha güzel memlun edeceğini kadınlık zarefetiyle gösterir  tabiki öğretmen buna dayanamaz  

.../...

HARUN YILDIRIM

( Ben Ve Köyüm 9 başlıklı yazı Harun Yıldırım tarafından 24.11.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.