Bu kadar renkli değildi hayat. Ne pembe hayallerim, ne de pahalı oyuncaklarım vardı dünyamda. Tüm dünyam küçücük bir köyden ibaretti. Köyün hemen alt tarafında çağıldayan derenin sesi şarkılar söylüyordu gün boyu. Köyün hemen karşısında çam ormanları bizi seyrediyordu mis kokularını yayarak. Ötüşen kuşlar mektup getiriyordu uzak illerden… 
O yıl okula başlayacağım için korkuyla karışık bir heyecan kaplamıştı içimi. Öğretmen kapı kapı gezip öğrenci kaydediyordu okula. Ben de kendi akranlarım gibi kaydolmuştum doğal olarak. Babam ertesi gün kasabaya gidip okul ihtiyaçlarımı karşılayacaktı. O sabah ben babamdan önce uyanmıştım heyecandan. Babam atını eyerleyip yola koyuldu. Geri dönmesi akşamı bulacağı için sabırsızlanıyordum. Saatler geçmek bilmiyordu. Nihayet akşam üstü babam köye döndü. Gözlerim heybedeydi. Çünkü her şey onun içindeydi. Heyecanla heybeyi alıp eve girdim. Siyah önlüğümü ve beyaz yakamı hemen çıkarıp üzerimde denedim. Biraz büyüktü ünlüyüm. Biliyordum; birkaç yıl giyeyim diye büyük beden almıştı önlüğümü babam. Lastik ayakkabılarım, bir iki defter, kurşun kalem…Heybeden çıkan diğer ihtiyaçlarımdı. O gece lastik ayakkabılarımı yastığımın yanına koyarak uyudum. İçim içime sığmıyordu. Okul için hazırdım artık. Bir çok eksiğim olduğunu çok daha sonra anlayacaktım. Sabah erkenden uyandım. Yeni önlüğümü giydim. Yamalı pantolonumu ve lastik ayakkabılarımı giyip defter ve kurşun kalemimi bir naylon poşete koyup okulun yolunu tuttum. Ayakkabılarım tozlanmasın diye çimlere basarak okula doğru ilerliyordum. Zaten tanıdığım ve oyunlar oynadığım arkadaşlarımın arasındaydım. Onlardan tek farkım pantolonumun yamalı olmasıydı. Aslında biliyordum babacığımın bana yeni pantolon almak istediğini ama parası olmadığı için alamadığını…Onun ne kadar mahçup olduğunu anlamak için gözlerine bakmak yeterliydi. Kahroluyordu ama belli etmiyordu. Onun bu haline üzüldüğümden ben de çok mutlu görünmeye çalışıyordum ona karşı. Aslında yamalı pantolonla okula giderken utanıyordum. Herkes oyun oynarken ben pantolonumun yaması görünmesin diye okulun merdivenlerinde otururdum. Bazen babam uzaktan beni izlerdi. Onu gördüğüm zaman ayağa kalkar oyun oynuyormuş gibi davranırdım. Mahçup olmasın, üzülmesin diye. 
Yamalı pantolonla okula gitmem komşumuz Zeycan teyzenin dikkatini çekmişti galiba. Annemle konuşurken kulak misafiri oldum. Eşi Köksal amcanın giymediği bir pantolonu olduğunu ve o pantolonu küçülterek bana vermek istediğini söylüyordu. Annem çok sevinmişti. Akşam üstü Zeycan teyze elinde gri beyaz kareli İspanyol paça bir pantolonla bize geldi. Hemen pantolonu bana giydirerek ölçümü aldı. Aslında hoşuma gitmişti. Çünkü ilk defa yamasız bir pantolonum olacaktı. Uzun uzun çalıştı Zeycan teyze. Nihayet bitirip giyebileceğim duruma getirmişti. Buruk bir sevinç vardı içimde. Nedenini bilmiyordum aslında. Beklide pantolonu emanet gibi görmemdendi burukluğum. Sabah erkenden hazırlanıp okulun yolunu tuttum. Biraz gecikmiştim, Ders zili çalmış, öğrenciler sınıflara girmişti. Tam sınıfın kapısına vardığımda duraksadım. Her zaman yamalı pantolon giymeme alışık olan arkadaşlarımın beni görünce verecekleri tepki beni korkutuyordu. Usulca kapıyı çaldım. Bütün sınıfın şaşkın bakışları arasında içeri girdim. Bir sessizlik kapladı sınıfı. Ön sırada oturan bir kız öğrencinin “aaaaa Köksal amcanın pantolonu” diye bağırması sessizliği bozdu. Öylece kalakalmıştım. Gözlerim doldu. Uzun bir sessizlikten sonra öğretmenim yanıma gelerek ellerini yanaklarıma koydu. Kulağıma eğildi ve “pantolonun çok güzel” diye fısıldadı. Beni teselli etmek için söylediğini biliyordum. O anda babam geldi gözlerimin önüne. Benim ezikliğimi o hissetmemeliydi. Onunla uzun yıllarımız olacaktı. Ben okuyacak ve vefa borcumu ödeyecektim biricik babacığıma. Ona çok şey borçlu olduğumu biliyordum. Ama onun ilkokulu bitirdiğim günü beni yapayalnız bırakıp bu dünyadan göçeceğini hesaba katamamıştım. Onu çok özlüyorum. 
Tuncay DEMİRHAN 
( Pantolon başlıklı yazı T.DEMİRHAN tarafından 17.12.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.