Hayvan Sevgisi Üzerine Bir Öykü: Filiz Teyze,venüs, Obama Ve Patit--- 1
HAYVAN SEVGİSİ ÜZERİNE BİR ÖYKÜ: FİLİZ TEYZE,VENÜS, OBAMA VE PATİT--- 1. B ÖLÜM
Bu gün
sizlere biraz Filiz
Teyzemi daha doğrusu onun
hayvanseverliğini tanıtacağım.
Ancak konu oldukça
uzun. O bakımdan
böleceğim mecburen.
Filiz Teyze tam bir
hayvanseverdir.
İnanın şu ‘’Hayvansever’’ lfadesini
yazarken bile irrite
oluyorum. Yahu hayvanı kim
sevmez ki? İnsan olan
bir varlık hayvanı
sevmeli değil midir? Ama
gelin görün ki minicik
bir kedi yavrusunu koli bantıyla
bantlayıp ona işkence eden, sonra
da yaptığı şey iyi
bir şeymiş gibi
bunu sosyal medyada paylaşan
sapık ruhlu şerefsizleri
görünce ‘’ Hayvansever’’ ifadesinin
ne kadar doğru
ve o şerefsizlerle şerefli
insanları ayırt etmek
için gerekli bir
ifade olduğunu anlıyorum.
Mütevazi hayatında evinde
Venüs adlı bir köpek besleyen Filiz Teyzemiz başta
köpekler olmak üzere
bütün hayvanları oldukça
seviyor. Hatta öyle
ki mesela onun
evinde hiç bir
zaman sinek , sivrisinek,
hamamböceğine karşı aerosol görmeniz mümkün
değildir. Fareler için
çare olarak kapan
ya da zehir asla
kullanmaz. Hatta rivayet olunur ki sırf bu
yüzden çocukluk yıllarında ‘’Ben büyünce Karıncaezmez
Şevki ile evleneceğim’’
Diye tuttururmuş. Anne
ve babası. Kızım
adam 1919 doğumlu,
senin deden de yaşlı.
Biz sana vakti
zamanı gelince ne
karınca ezmezler buluruz.
Merak etme sen’’
Derlermiş.
Karınca ezmez Şevki 2000
yılında rahmet-i rahmana
irtihal eyleyinceye kadar Filiz
Teyzemin biricik aşkı
oymuş…Sırf adam karıncaları
ezmediği için.[ Bu vesileyle
bir Beşiktaş taraftarı
olarak Türkiye’nin ve
dünyanın en centilmen amigosu olarak bildiğim
GS lı Karınca ezmez Şevki’yi
rahmetle anlıyorum. ]
Peki evinde
fare görürse ne
yapar Filiz Teyzem? Aslında
çok basit. Başlar
kedi gibi miyavlamaya.
Kedi sesi duyan
fareler ‘’ Lan bu
evde kedi var.
Hem de bayan
bir kedi sesi
bu. Kaçalım anasını satayım’’ der,
toz olurlar ortalıktan.Her ne kadar bu
miyavlama seslerinden rahatsız
olan komşular ‘’Filiz
Hanım, evde köpek beslediğiniz
yetmiyormuş gibi bir
de kedi mi
aldınız?’’ Diye
mızıltı yapsalar da aldırış
etmez.
Mesela yaz aylarında bahçelere,
parklara çıkar Filiz
Teyzem. Koro halinde
şarkılar söylemekte olan
cırcır böceklerini dinler. Çok
iyi bir müzik
kulağına sahip olduğu
için koroda yanlış
notaya basan cırcır
böceklerini karşısına alıp
onlara nota öğretir.
O derece yani.
Kuşlarla konuşur…Onlara ‘’ Bakın
şu bankta oturan
adam ne kadar
üzgün görünüyor. Haydi.
topluca
gidin kafasına kaka yapın ki
zavallı ‘’ şansım
dönüyor galiba diye sevinsin’’
Diyerek parkta
kendi halinde gazetesini
okumakta olan bir
vatandaşı kuşların açık hedefi
haline getirir.
Mesela markete gidip
bir iki tane
piliç, bir koli
yumurta satın alır ama
yumurtaları evde eşi,
çocukları, kendisi yerken piliçleri ızgara yapıp
başta Venüs olmak
üzere mahallenin diğer
köpeklerine paylaştırır. Üstelik tavuk kemiği
kedi ve köpeklere
zarar verdiği için kemiklerini tamamen aldıktan
sonra verir hayvanlara.( Tavuk kemikleri kediyi de köpeği de öldürür özellikle kalın kemiklerini
vermeyin.) Konu
ile ilgili olarak ‘’
Bak Filiz..Vallahi, billahi
seni boşayacağım. Ulan
senin yüzünden tavuk
etine hasret
gideceğim öteki dünyaya’’
Diyen kocasına
da, ‘’Anne ya, biz
hayatımızın sonuna kadar hep
tavuğun kıçından çıkanı mı
yiyeceğiz? Hiç tavuk yiyemeyecek miyiz?’’ Diyen
evladına da ‘’ Maydanoz
yiyin bol bol.
İçinde selenyum vardır.
Selenyum göze ve
saç dökülmesine çok
iyi gelir’’ Diye
cevap verir de
o zavallıcıkların proteine
de ihtiyaçları olduğunu
hiç hesaba katmaz.
Ha bir
de…Filiz Teyzemiz biraz
dalgındır. Sabah kahvaltılarında kocasına,
evladına ve hatta
kendisine mısır gevreği
diye kaç defa
çanağa köpek maması
doldurup sütle karıştırarak
yedirdiğini kendisi de hatırlamaz. Kocasının ‘’
Hanım ben bir
psikoloğa gitmeliyim galiba. Çoktandır işerken
bir ayağımı kaldırıyorum.
Bana neler oluyor
yahu’’ demesinin altındaki
gerçeğin o köpek
mamaları olduğu hiç
aklının ucundan bile
geçmez. Ya da evladının
çenesini kaşımak için
ellerini değil de ayaklarını
kullanmasını hiç garipsemez.
Filiz Teyze evde
ne eşine ne
de evladına ‘’ Hevy Metal’’
den başka müzik
dinletmez. Neden peki?
Adı üstünde ‘’Hev-i
metal’’ Yani müzik , ‘’Hev hev’’ lerin müziği…Daha
doğrusu o öyle
sanır.
‘’Bu eve
bir spa lazım’’ dediğinde kocası
‘’Tamam hayatım ‘’ diye cevap
vermişti de adamcağız Filiz
Teyzenin bahsettiği spa’nın
sauna- hamam zannettiği
spa değil de
eşek sıpası olduğunu -üzerinde oturup,
elinde kumanda ile tv seyrettiği- kanepesinde
bir sıpanın uzandığını
gördüğünde anlamıştı.
Gördüğünüz ve
anladığınız gibi hayvanlara karşı oldukça
merhametlidir Filiz Teyze. O
kadar merhametlidir ki bir gün
parkta gördüğü yaralı bir
kirpiyi eve getirdi. Hayvanın önce
yaralarını temizledi, sonra karnını
doyurdu ve nihayet az
ısınsın diye götürüp
yatağına yatırdı. Ama ne
yazık ki az
ısınsın diye yatağına
aldığı kirpiyi orada
unuttuğunu akşam eve
gelen kocasının yemeği
müteakip hemen yatağa
girmesi ve az
sonra ‘’Yandım Allah’’ diyerek
ve de kevgire
dönmüş halde mutfağa
gelerek aç kuşlar
için Özbek Pilavı yapmakla
meşgul olan Filiz
Teyzeye ‘’Filiz bu
ne bu?’’ diye
gürleyerek elindeki kirpiyi
gösterdiği
anda anladı ama olayı gargaraya
getirmek için ‘’ Ne
olacak hayatım. Özbek Pilavı…
Yoksa Siirt usulü
perde pilavı mı yapmalıydım minicik kuşlarım
için?’’ Diye
cevap verdi.
Geçenlerde mesela bir hindiyi
‘’ Kabaramazsın kel Fatma’’
Diye kızdırmaya çalışan
bir vatandaşın saçlarını
ustura ile kazıyıp.
‘’ Kel sana benzer. Gör bakalım
masum hindileri kel diye
kızdırmak neymiş. Hem o kabartmaya
çalıştığın hindi erkek bi
kere. Neden erkek
adama Fatma diyorsun namussuz herif’’
Diye aleme rezil
rüsva etti. Bu
arada duyduğum kadarıyla
Sezai’ye kel dediğim
için benim hakkımda
da iyi şeyler
düşünmüyormuş.
Ya, daha
nesini
anlatayım ki. Yine üç
ay kadar
önce nereden duymuşsa
mahallelerindeki okulda Fen Bilgisi
dersinde öğretmenin sınıfta
bir kurbağayı eter
ile bayıltıp karnını
yararak bir canlının iç
organlarını göstereceğini duymuş.
O hışımla sen
git okula. ‘’ Bir
canlının iç organlarını
göstermek öyle olmaz
böyle olur’’ Diyerek
öğretmeni yatır masanın üzerine.
Al eline bisturiyi… Herifi
tam doğrayacakken öğrencilerin
‘’ Teyze kıyma öğretmenimize’’ diye
ağlamaları üzerine
adamcağızı serbest bırakmış.
Adamcağızı serbest bırakmış
ama adam o
ruhsal şok yüzünden artık
şimdi sınıflarda ‘’ Bir
prensin öpücüğü ile insana
dönüşen kurbağa hikayesi anlatıyormuş
Fen Bilgisi derslerinde.
Hele hele de
sırf Kutup Ayıları
mutlu olsun diye memleket
memleket dolaşıp bir
batsız bedevi aramasını ne
siz sorun ne ben
anlatayım.Ben bile elinden
‘’ Teyze vallahi
ben bahtsız bir adamım
tamam ama bedevi
değilim’’ Diye saatlerce yemin ettikten
sonra kurtarmıştım paçayı.
Evet…Kısaca Filiz Teyzemi
tanıdınız ve onun nasıl
bir hayvansever olduğunu
öğrendiniz.
Filiz Teyzemin köpeği daha çok küçükken
( Filiz Teyze
değil, köpek çok
küçükken) eline geçen
bir köpek.
Erkeklerin 90-60-90 a fena
halde kafayı takmalarına
oldukça gıcık olan
Filiz Teyzem sırf bu gıcıklığı sebebiyle
köpeğine aşk ve güzellik
tanrıçası Afrodit’in adını
verdi ama ona
Yunan mitolojisinde olduğu
gibi Afrodit demek yerine
Roma mitolojisinde olduğu gibi
Venüs dedi. Böylece
en azından kocasının
Afrodit Banu Alkan’a olan temayülünün
önüne geçmiş oldu.
Venüs, oldukça masum
bakan ama aynen bir zamanların
çizgi film kahramanı
Değerli gibi çaktırmadan
muzırlık yapan bir
tip.Yani masum bakışları
ile resmen duygu
sömürüsü yapıyor.
Mesela yukarıda gördüğünüz
o bakışlar ‘’ Ben
aşık oldum’’ Bakışları.
Aşık olduğu kim
peki?
Efendim Venüs adlı bu
bayanın aşık olduğu
kişi maalesef koskoca
ABD nin bir
kaç gün sonra
görevi tamamen sona erecek olan başkanı
Obama.
Filiz Teyze her
ne kadar ırkçı
olmasa da ‘’Davul bile dengi
dengine’’ Kaidesine sıkı
sıkıya bağlıdır. O bakımdan Venüs’e ‘’
Yavrum az daha
sabret. Bak Trump
başkan oldu. Ona
aşık ol. O
da senin gibi
sapsarı. Obama senin
için uygun eş
değil’’ dese de
bu büyük aşka engel
olamadı. Venüs o
masum bakışlarıyla Filiz Teyzeyi ikna
etti sonunda ve asrın
en büyük buluşması
gerçekleşti bir parkta…Yukarıdaki resimde
işte bu büyük aşkı
ve büyük buluşmayı
da görmektesiniz.
Evet…Biri hariç öykümüzün
ana karakterlerini tanıdınız.
En son karakteri
ise öykü içinde
tanıyacaksınız zaten.
*************
Bir ay
kadar önce Filiz
Teyzem, evlerine yakın
bir otobüs durağının
yakınlarında belediyenin
yeşil alan olarak
ayırdığı bir alanda
ayağı aksayan bir
köpek görünce sanki
hayatında hiç köpek
görmemiş gibi ‘’
Aman Allahım bir
köpek’’ dedi. Köpek
de Filiz Teyzeme
bakıp ‘’ Hayırdır
Teyze. Hayatında hiç
mi köpek görmedin?’’
Diye cevap verdi.
Filiz Teyze köpeğe
yaklaşmak istediyse de
köpek ondan uzaklaştı.
Yanına yaklaşılmasından hoşlanmadığı besbelliydi.
İşte bu
köpek artık Filiz
Teyzenin ilgi alanına
girmişti. Onun için bir şeyler yapmak
istiyor, en azından
aksayan ayağını tedavi
ettirmeyi düşünüyordu ama
köpek asla yaklaşmıyordu
ona.
Ne yapabilirim diye
düşünmeye başladı kara kara. Acaba
Mavi Masayı arasa
oradan olumlu bir
cevap alır mıydı?
Mavi Masa dediğime
göre Filiz Teyzemin en
azından İstanbul’da yaşamadığını
anlamışsınızdır. Zira İstanbul’da o
masanın rengi beyazdır.
-Alooo. Mavi Masa
mı?
-Evet efendim. Ben
Hediye Sermayeyi yükledi
kediye. Size nasıl
yardımcı olabilirim?
-Şeyyy. Burada bir
köpek var da?
-Hımmm anladım sorununuzu.
Önce Nüfus müdürlüğünden
vukuatlı nüfus kayıt
örneği alıyorsunuz. Sonra
kaymakamlıktaki Sosyal
yardım
fonuna müracaat edip
oradan size verilecek
belgeleri tamamlıyorsunuz.
Aylık kazancınız kişi
başına 104 Tl
nin altındaysa bir
iki ay içinde
maaş bağlanıyor.
-Hediye hanım. Ben
evde bakıma muhtaç engelli
için maaş isteminde
bulunmuyorum. Yanlış anladınız sanırım.
-Hımmm evde değil
de bir kurumda
mı baktıracaksınız? İyi de
böyle bir uygulamamız
yok.
-Yahu kadın..Bak oraya
gelir seni oylum
oylum oyarım. Adam gibi
dinlesene beni. Burada bir
köpek var diyorum.
-Aaaa anladım. Köpeği
evlat edinmek istiyorsunuz.
Bunun için Sosyal
Sigortalar ve çocuk
Esirgeme kurumuna müracaat
edeceksiniz.
-Yahu ne
evlat edinmesi. Hey
Allahım sen sabırlar
ver.
-Hanımefendi niçin
kızıyorsunuz? Sorun
nedir?
-Sorun köpek. Burada
bir köpek var.
-Sizi ısırdı mı? Kaşının üstünde
gözün var mı
dedi?
Ters mi baktı?
Bakışları, hal ve
hareketleriyle tehdit unsuru
mu oluyor? Kedinize sarkıntılık
mı yapıyor? Nedir
Konu?
-Yahu hayvan aç
ve hasta.
-Hanımefendi niçin beslemiyorsunuz zavallı hayvanı? Bakın yemeye yemeye hasta
olmuş. Bir deri
bir kemik kalmış zavallı.
Madem evinize hayvan alıyorsunuz
doğru düzgün baksanıza.
-Hediyeeee. Öldürürüm kız
seni. Vallahi öldürürüm
de elimde kalırsın. Sami hoca
gibi hemen yazdın kıçından bir
senaryo.
-Anlamadım efendim. Sami
Hoca kim? Muhterem
bir zat mıdır.
-Çok muhteremdir çooookk.
O da aynen
senin gibi uydurur
durur böyle. Bak
son kez söylüyorum. Burada aç
ve hasta bir
sokak köpeği var.
İnsanları yanına yaklaştırmıyor. Duyduğum
kadarıyla belediye bu
gibi hayvanları toplayıp
önce veterinere götürüyor
ve tedavilerini ve aşılarını
yapıp kısırlaştırıyormuş. Sonra
bir güzel besleyip yazın
tekrar buldukları yere
salıveriyormuş.
-Haaa şimdi anladıııımmm.
Ben acele oraya
bir ekip gönderiyorum.
-Hele şükür anlayabildin.
Ben sana şimdi…
Yahu bu
kız deli edecek
beni. Ulan bir sor. ‘’
Ekibi hangi adrese
göndereceğiz?’’ Diye..
Hediye telefonu kapattı
ve beş dakika
geçmeden Filiz Teyzemi
aradı.
-Pardon bayan. Sormayı
unuttum. Orası neresiydi?
Yani ekibi nereye
gönderiyoruz?
- Tokat
yollarında gözlerin hep
yaşlı kalsın e
mi Hediye?
-Anlamadım efendim. Taa Tokat’tan mı arıyorsunuz
bizi? Ama oraya
servisimiz yok ki.
-Bir kenara yaz
da unutma Allah’ın
belası. Keçiören…..Parkı.
-Anladım. Keçilerin patik, çorap ördüğü
park?
-Hediye…Hayatın boyunca sana endazesi
on yediye fistan alan
olmasın e mi? Aha da
gidiyom ilinizden
-Of ya
ben de gideceğim…Kurtulam dilinizden.
-Ulan vallahi yeşil
baş ördek olsam su
içmem gölünüzden. O
derece illallah ettirdin
yani.
Filiz Teyzem bu telefon görüşmesinden
sonra evine geldi ve
belediyenin kendisini arayıp
‘’Hanımefendi, dediğiniz yerdeki köpeği aldık,
gereken müdahaleleri yapıyoruz’’ demesini bekledi bir
kaç saat. Derken
akşama doğru telefonu çaldı.
-Alooo. Filiz Hanımla
mı görüşüyorum?
-Evet Efendim Ben
Filiz. Kiminle müşerref
oluyorum.
-Efendim ben Büyük Şehir
Belediyesi köpek yakalama
timi baş amiri
Hüseyin Bolt. 100 Metre
koşu ve 110
engelli de dünya
rekoru sahibi bir
koşucuyum aynı zamanda.
Adım her ne
kadar Hüseyin Bolt
ise de arkadaşlar
arasında Usian Bolt da derler.
-Buyurun Hüseyin Bey. Beni
niçin aramıştınız?
-Hanımefendi. Sizi mavi masaya ilettiğiniz
köpek için aramıştım.
Biz ekip arkadaşlarımla oraya
geldik. Ki ekipte
Süreyya Ayhan, Elvan
Abelegese, Nevin Yanıt,
Aslı Çakır
Alptekin gibi yerli
arkadaşlar yanında Ejegayahu
Dibaba,Werkhnes Kidane, Edidth
Masai gibi elamanlar
da vardı ama
maalesef hiç birimiz
sizin ayağı sakat
dediğiniz köpeği yakalayamadık. Mübarek
hepimize tur bindirdi
o kırık ayağı ile.
-Eeee?
-E si
hanımafendi, bizim
yapabileceğimiz hiç bir
şey yok. Dünyamız
onun o kırık
bacakla eriştiği hıza erişebilen
bir sporcu yetiştirene
kadar onun yakalanması
mümkün değil. Biz
onu yakalayabilecek bir
koşucu yetiştirene kadar
o da iyileşmiş
olur ki o
zaman hiç yakalayamayız.
-Hay Allah..Teşekkür ederim.
Siz en azından
elinizden geleni yaptınız.
Evet…Koskoca Usian Bolt’un, Dibaba’nın,
Aslı Çakır Alptekin’in
yakalayamadığı bir köpeği bu
dünyada yakalayabilecek bir başka
varlık yoktu. Yoktu
ama Filiz Teyze
de öyle kolay
pes edecek biri değildi.
Mutlaka bir başka
çare bulmalıydı. Ki o çare aslında
en bildiği şeydi:
Sevgi…
Dünya üzerinde insan
dışında hiç bir
canlı kendisine iyilik
yapana kötülük yapmaz,
insan dışında hiç
bir canlı kendisine
uzatılan dost bir
eli ısırmazdı. Tüm
mesele o köpeğe
‘’ ben senin dostunum’’
Diyebilmek, daha doğrusu
bunu ona hissettirmekti. Ama
bu oldukça zor
olacaktı. Ayağı sakat
bir köpeğin -ki
o ayağı mutlaka
bir insan kırmıştı- kendisine uzanacak
en dost bir
eli bile öyle
hemen kabullenmesi mümkün
değildi. Yani Filiz
Teyzemi oldukça meşakkatli
bir uğraş bekliyordu.
Zaman zaman sorarlardı Filiz Teyzeye
: ‘’Neden hayvanlarla
bu kadar ilgileniyorsun?’’ diye.
Bu sorunun cevabı
gayet açık ve
netti. ‘’ Çünkü
hayvanlar Allah’ın bizlere
emanet ettiği dilsiz
yetimlerdir.’’ ‘’ Çünkü
biliyorum ki merhamet
etmeyene merhamet olunmaz’’
DEVAM EDECEK…
(
Hayvan Sevgisi Üzerine Bir Öykü: Filiz Teyze,venüs, Obama Ve Patit--- 1 başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
8.01.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.