Yaşananlar her zaman derin izler bırakıyor insan hayatında. Hepimiz iş güç
sahibi insanlarız. Kimimiz emekli de olsa, ailesine helal rızk yedirme gayreti
içerisinde hâlâ da çalışıyor. Bizler, mesleklerimiz ne olursa olsun, işlerimizi
her şartta ve zamanda iyi, hakkını vererek yapmak durumundayız. Biz işimizi iyi
yapmadığımız takdirde, tek tek bireyler olarak içinde yaşadığımız ülke de
bundan nasiplenecek, toplum bir kargaşa, kaos ortamına ister istemez
sürüklenecektir.
Yıllardır düşünür dururum. Niye özellikle yurdumuzun Güneydoğusunda terör ve
anarşi olayları çok fazla olmaktadır? Tabi ki burada tutup da bir çok neden
sıralayabiliriz lakin geçmiş senelerden beri iş başında olan hükumetler, devlet
adamları herkeslerden daha çok vebal altındadır. Zamanında işgal ettikleri
makamlarda doğru işler yapmadıkları içindir ki en fazla terör olayları bu
bölgemizde gerçekleşmektedir. İnsan vicdanı ile baş başadır her zaman. Vicdan
azaldığı zaman ya da sekteye uğradığında, önemli makamlarda olan insanlar
bulundukları toplumlara da haliyle zarar vermekte ve tamir edilmesi çok zor
yaralar açabilmektedirler... Bir özlü söz de ''Bir kuruluşun sahip olduğu yeri
doldurulamaz tek sermaye insanların bilgisi ve yeteneğidir.'' der. Bu cümle
ülkeler ve tabi bizim ülkemiz içinde geçerlidir her durum ve zamanda...
Türkiye Cumhuriyeti Devleti içinde hepimizin farklı farklı görev ve
sorumlulukları var. Bizler eğer bu görev ve sorumluluklarımızı hakkı ile yerine
getirir isek ruhumuzda, kişiliğimizde ancak o zaman huzura erer. Ben esnaf
tüccar olarak hiç bir zaman hakkım olmayan bir parayı müşterilerimden almadı
isem, yastığa başımı koydum mu uyurum. Sen öğretmenim hiç bir öğrencine kin
gütmeyip herkese eşit davrandıysan ve hakkı olan notları verdi isen sen de
rahat uyursun o gece. Sen askerim polisim, o çok zor görevlerinde vatan
sevgisini hiç bir zaman aklından çıkarmadı isen, canını, kanını her zaman için
hiç düşünmeden akıtmaya hazırsan, sen de rahat uyursun. Sen Belediye de çalışan
zabıtam, sen maliye de memurum, sen işçim, sen köylüm, işlerinizi hakkı ile
yaptığınız/yaptığımız zaman gözümüze uyku girmemesi diye de bir problemimiz
asla ve asla olmayacaktır bu topraklar üzerinde...
Bizler rahat yataklarımızda uyurken, tatlı rüyalar görürken , sınırlarda vatanı
bekleyip uyumayan Mehmetçiklerimiz de var tabi ki... Allah onlardan da razı
olsun bin kere yüz bin kere... Onlarda ancak görevlerini tamamladıkları zaman,
çocuklarına helal lokma yedirdikleri zaman rahat uyuyacaklardır.
Elle tutulur, yenilir yutulur bir şey de değil bu vicdan denen, her insanda da
olmayan duygu yoğunluğu. Uykularımıza kan doğrayanların hepsi, vicdansızlar
olarak anılacaklardır. Askerime polisime silah sıkanlar. Telefon
dolandırıcıları, bankalardan kredi alıp da ödemeyenler. Yaşlı insanlara, anne
ve babalarına kötü davrananlar, onları insan yerine koymayanlar. Hayvanlar
eziyet edip de aç susuz bırakanlar, şiddet uygulayanlar. Bu düşüncesiz
insanların uyuyup uyumamak ile ilgili bir sorunları yoktur tabi ki vicdan denen
nesne bunlarda olmadığı için lakin onların da uykuları ahirette kaçacak, orada
da hesabını sonuna kadar Rablerine vereceklerdir. Hepinize en derin sevgi ve
saygılar...