Tepinen ayakların altında kaykılmış bir evren

Üstelik Tanrı’nın henüz vakit varmışçasına

Beratını vermediği gölgelerde devinen

Hırçın sesi iblisin.

 

Gün üzgün haylice,

Fazlasıyla kaygılı doğmamış çocuklar,

Dünden yaralı analar bilircesine,

Doğum sonrası yitireceklerini bebelerini;

Kulağına ezan okunmazdan evvel

Yine niyazlarında saklı

Henüz çöreklenmemişken acı.

 

Cebelleşirken hayat denen terane ile

Yüksünmek mi ölümden, hâşâ,

Diyen önyargılar

Ve istifli ölü bedenler

Kimsesizler mezarlığında,

Kader dokunurken hoyratça,

Nahoş bir tekerleme belli ki

Mizacı olmuş âdemoğlunun:

Hayli sıkılgan bir terennüm çalmayan şarkıların

Girizgâhına sığınılası hüzne rükû eden meleklerden

Irak bir gönül bilmezken mutluluğu ve saflığı.

 

Tam da gece yarısı,

Fevri bir dokunuşa tahammül edemezken

Yüzü olmayan adamlar ki,

Yüzsüz demeye bin şahit gerek,

Demenin ötesinde,

İçlendikçe ölümlere,

Yorgan döşek vicdanlar,

Kâfi olmalıydı oysa.

Dergâhın içi tıklım tıklım,

Belli ki maruzatı haylice bir yorgunluk

Yine adsız ölümlerin çetelesini tutmaktan yorgun

Nice mahkûm çoktandır soğuk toprağın altında,

Demlendikçe yüreklerde,

Kalır mı hiç yaşamın tadı tuzu?

 

 

 

 

 

( Kimsesizler Mezarlığı... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 16.01.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.