Dilimize Farsçadan geçen nankörlük kavramı, gördüğü iyiliğin, kadrini bilmeme, kendisine yapılan iyiliği veya eline geçen nimeti inkâr etme, nimeti verene karşı nankörce davranma (küfrân-ı nimet) gibi manaları içeren ahlakî bir boyut taşımaktadır…
 
                Nankör kimse, Yüce Allah’ın gerek beden dünyasına ve gerekse dış âlem itibariyle bahşettiği sayısız nimetlere rağmen şükrünü eda etmeyen, kendisiyle ve çevresiyle hatta Rabbiyle bir nevi kavgalı olan kimsedir…
 
                Kişinin, büyüğünden-küçüğünden, annesinden-babasından, kardeşlerinden, patronundan, amirinden, devletinden, milletinden hâsılı kimden olursa olsun gördüğü iyilik ve ikramlara karşılık kadir-kıymet bilmez bir şekilde lakayt davranması ve sürekli şikâyette bulunması hali, hainlik derecesinde bir nankörlüktür…
 
                Dinî literatürde “küfran-ı nimet” diye ifade edilen nankörlük, hele de yüce yaratıcıya karşı olursa bu küfür kelimesiyle ifade edilir ki, kişinin hem kendi nefsine karşı bir zulüm, hem de Allah’a karşı bir başkalıdır…
 
                Nitekim Rabbimiz biz kullarına şöyle seslenmektedir:
 
                “O halde beni anın, ben de sizi anayım. Bana şükredin de nankörlük etmeyin.” (Bakara Suresi, 152)
 
                “Ve hatırlayın ki Rabbiniz size şöyle bildirmişti: Yüceliğim hakkı için şükrederseniz elbette size (nimetimi) artırırım ve eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.” (İbrahim Suresi, 7)
 
                “O, Kendisinden isteyebileceğiniz her şeyi size verdi. Allah'ın nimetini saymak isterseniz sayamazsınız! Doğrusu insan çok zalim, çok nankördür.” (İbrahim Suresi, 34)
 
                “Şüphesiz Allah inananları savunur. Çünkü Allah hain ve nankörlerin hiçbirini sevmez.” (Hacc Suresi, 38)
 
                Bireylerin nankörlüklerini insanlar belli bir yere kadar değerlendirebilirler, ama nihai anlamda onlar hakkındaki Yüce Allah’ın kararının çok çetin olacağı da açıktır… Zira Allah sevmediklerini cennete koyacak değildir… İşte ilahî ferman:
 
                “İnkâr edenlere gelince, onlara cehennem ateşi vardır. Hüküm verilmez ki ölsünler, kendilerinden biraz azap da hafifletilmez. İşte biz her nankörü böyle cezalandırırız.” (Fâtır Suresi, 36)
 
                Günümüze baktığımızda şükredilmesi gereken o kadar çok nimete rağmen,  haline şükreden insan sayısı o kadar az ki!..
 
Neredeyse hiç kimse halinden memnun değil, herkes bir şeylerden şikâyetçi… Kimi işinden, kimi eşinden, kimi çocuğundan, kimi anne-babasından, kimi maaşından, kimi mesaisinden, kimi devletten, kimi milletten, kimi medyadan, kimi gidişattan, kimi Avrupa’dan, Kimi Amerika’dan, kimi mültecilerden, kimi evinden, kimi kıştan, kimi yazdan, kimi açlıktan, kimi tokluktan, kimi varlıktan, kimisi de yokluktan şikâyetçi…
 
Nan/körlerin ekseriyeti teşkil ettiği bir dünyada tabiri caizse “NAN/KÖRİZM” diye ciddi bir cereyan ortaya çıkmış oluyor…
 
Bu minval üzere bir seyrin akıbetinin hayrolması beklenebilir mi?..
 
Konumuzla ilgili birkaç özlü söze de göz atarsak meselenin ehemmiyeti daha da anlaşılmış olacaktır:
 
·         İnsan ulaşamadığı her şeyin delisi, ulaştığı her şeyin nankörüdür.” (Hz. Mevlana)
 
·         “En büyük körlük, nankörlüktür.” (Hacı Bektaşı Veli)
 
·         “Toprak, nankör bir adamdan daha kötü bir şey yetiştirmez”. (Ausonius)
 
·         “Her şey de bir kötülük görmeyi, en çok nankörler öğretir.” (P.Syrus)
 
·         Nankörlük, kusurların en büyüğüdür ve eğer insanlar unutkan olmasalardı hiçbir nankör olmazdı.” (Goethe)
 
·         “Sadakanı kör dilenciye vermeyi tercih et, seni görmeyeceği için nankörlükten kurtulursun.(Cenap Şahabettin)
 
 

Rabbine karşı nankör olanların insanlara karşı nankör olmamasını beklemek safdillik olur. Dolayısıyla nankör olmaktan, nankörlük etmekten ve nankörlerin şerrinden Yüce Mevlâ’ya sığınıyoruz…

 

Selam ve dua ile…

 

MFK


( Nan/körizm başlıklı yazı MFK tarafından 5.02.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.